Sosyal Medya Yasası yolda!

ABD, kişisel verilerin gizliliği konusundaki ihlâlleri öne sürerek Facebook’a 5 milyar dolar ceza kesmişti. Bu ve benzeri haberleri hatırlayanlarınız vardır elbet. Görüldüğü üzere, plâtformu kuran bile çözüm arayışında! Türkiye’nin 11 maddelik yasa ile sosyal ağlara kişisel hak ihlâlleri noktasında düzenleme getirmesi ve bu mecralar aracılığı ile ortaya konulan olumsuz tutum ve davranışlara “Dur” demesi, yüreklerde serinliğe vesîle oldu.

GOOGLE’YE sordum: “Sosyal medya nedir?”

Aldığım cevap: “Kullanıcılar tarafından oluşturulan bilginin anlık ve çift taraflı olarak paylaşılmasını ve ulaşılmasını sağlayan yeni bir medya biçimi…”

Evet, tam olarak bu! Düşünmeye, kitap veya ansiklopedileri arayıp taramaya gerek yok. Siz yazın, istediğiniz bilgi anlık olarak karşınıza geliversin. Oldukça kolay görünüyor, değil mi?

Günde kaç kez akıllı telefonlarımıza baktığımızı bilemem. Ola ki, yeni bir mesaj, e-posta gelmiştir… Gelmemişse yüzümüzün düştüğü zamanlar da olmuyor değil.

Gittiğimiz yeri, etkinliği, aldığımız elbiseyi, yiyip içtiğimizi hemen fotoğraflayalım ya da video çekelim ve en yakın sosyal medya plâtformuna ekleyelim “Oradaydım” ya da “Benim yemek masam daha güzel” gibi cümlelerin altını doldurmak adına…

Mesele, araç olarak “sosyal medya” dediğimiz şeyi kullanarak görünür olmak. Kimsenin kimseye bir şey demesine gerek yok, “Az ya da çok, hepimiz biraz bağımlıyız” desek yeri...

Küçüklüğümde her akşam babamın eve getirdiği gazete kokusunu özlüyorumdur. Oysa şimdi bırakın gazeteyi, gazeteler kendi sitelerinden bile sınırlı okunuyor. Yakın bir zamanda kâğıt gazeteleri görmek için müzeler bizi bekler.

Televizyon yerini Youtube, Facebook, Instagram ve Netflix’e bırakır oldu. Araya reklâm girmeden, istenen zamanda ve süre boyunca dizi, film izlenebiliyor. Gayet iyi, sıkıntı yok.

Problem şu ki, bir şirketin, bilgileri para karşılığı alabiliyor olması; arama geçmişinden ne tür içeriklere ilginizin olduğunu görebilmesi, telefondan lokasyon tespit edilebiliyor olması… Bunun gibi birçok alanda kişisel hakların ihlâle uğrayabildiği bu verileri işleyebilmek için yapay zekâ kullanımı ne kadar doğru olabilir? Hele her gün milyonlarca kişinin ziyaret ettiği bir mecra ise, elde edilen verilerin büyüklüğünü tahmin etmek zor. Bu şekilde, birileri tarafından kontrol ediliyor olmak bir hayli ürkütücü! Tıpkı filmlerdeki gibi…

Dünyanın kontrol altına alındığı düzene karşı tedbir alınmaz ise kendimizi nasıl bir bilimkurgu filminin içinde bulacağımız düşüncesi bile yeterince kötü.

We Are Social 2020 Raporu’na göre Türkiye’de 62 milyon internet, 54 milyon sosyal medya ve 77 milyon mobil kullanıcı mevcût. En çok kullanılan sosyal medya plâtformu sıralaması noktasında ilk sırada Youtube var. Sıralama tabloda görüldüğü üzere Instagram ve Whatsapp şeklinde devam ediyor...  

İşin aslı şu ki, burada hangi sosyal ağın kaçıncı sırada olduğu çok da önemli değil. Önemli olan, bunların ciddî rakamlarda kullanıcı sayısına ulaşmaları ve sosyal medyada geçirdiğimiz süreye ve ilgi alanlarımıza bakarak bize neyin sunulacağı konusunda bizim adımıza karara varmaları… Tabiî bu sırada bu mekanizmaya karşı kendimizi ne kadar koruyabiliyoruz? Nitekim koruyamadığımız zamanlar oldu. İşte tam bu noktada, öncelikle kişisel haklarımızı korumak ve olumsuzluklar karşısında muhatap bulabilmek adına Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla 11 maddelik Sosyal Medya Yasa Tasarısı, Meclis’e sunuldu. Meclis tatile girmeden tasarının yasalaşması plaâlanmakta.

Bu düzenlemenin üç ana ayağı bulunmakta: Hıza karşı hızlı yanıt, Türkiye’de muhatap ve ceza kanunlarının sosyal medya için de geçerli olması…

Buna göre sosyal ağ plâtformlarının, Türkiye’deki kullanıcıların verilerini Türkiye’de barındırma zorunlulukları olacak. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlere para cezası verilmesi öngörülmekte.

Günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurtiçi veya yurtdışı kaynaklı sosyal ağ plâtformları, Türkiye’de temsilci bulundurmak zorunda olacaklar. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler için internet trafiği önce yüzde 50, sonra yüzde 95’e kadar daraltılacak.

Olumsuz içerikler nedeniyle kişiler, içeriğin kaldırılması ya da erişimin engellenmesi başvurusu yapabilecek. Başvurulara belirli bir sürede yanıt verilmesi zorunlu tutulup, yine bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda para cezası uygulanacak.

Sosyal Medya Yasa Tasarısı’nda öncelik, bu sosyal ağların kapanması değil! Toplumda sosyal medya plâtformlarının kapatılacağı yönünde algı oluşturulma çabalarını geçiyorum, bu tasarı ile niyet edilen, kişinin onuru ve özel hayatın gizliliğini korumak ve sosyal medyadaki hakaret, küfür, taciz gibi olumsuzluklara son vermek.

Bu noktada dünyada da yeni arayışlar ve örnekler bulunmakta.

Fransa Parlamentosu, 2020 Mayıs ayında sosyal medyada nefret söylemini yasaklamak için Nefret Söylemi Yasası’nı onayladı. Yasaya göre, 24 saat içerisinde nefret içeriğini kaldırmayan sosyal medya devlerine milyonlarca avroluk ceza öngörülmekte. Şirketler nefret söylemi, şiddete teşvik, ırkçı söylem, dine hakarette bulunan içerikleri kaldırmadıkları takdirde 25 milyon avroya kadar para cezası ödeyecekler.

İtalya’da 2019 yılının Ekim ayında, “Sosyal medyaya kimlik ile girilmeli” tartışmaları gündem olmuştu.

Avrupa Birliği, 2016 yılında yalan haber ile mücadele kapsamında çıkarmış olduğu yasa ile sosyal medya şirketlerinin nefret söylemi içeren paylaşımları 1 saat içerisinde kaldırmazlar ise 50 milyon doları bulan cezalara maruz kalacağını ilân etmişti.

Yine ABD, kişisel verilerin gizliliği konusundaki ihlâlleri öne sürerek Facebook’a 5 milyar dolar ceza kesmişti.

Bu ve benzeri haberleri hatırlayanlarınız vardır elbet. Görüldüğü üzere, plâtformu kuran bile çözüm arayışında! Türkiye’nin 11 maddelik yasa ile sosyal ağlara kişisel hak ihlâlleri noktasında düzenleme getirmesi ve bu mecralar aracılığı ile ortaya konulan olumsuz tutum ve davranışlara “Dur” demesi, yüreklerde serinliğe vesîle oldu.  

Önceki haftalarda Tiktok ve Zoom plâtformları ile ilgili yazmış olduğum yazılarımda da ifade etmiştim, naçizâne dileğim, Büyük Türkiye’nin kendi yerli ve millî plâtformlarını oluşturarak birçok alanda olduğu gibi sosyal mecra noktasında da dışa bağımlılığı sıfırlaması. Neden kendi Twitter’imiz olmasın?

Olumsuzluklardan arınmış plâtformlarda sağlıkla buluşmak dileğiyle…  

 

https://dijilopedi.com/2020-turkiye-internet-kullanimi-ve-sosyal-medya-istatistikleri/