Sosyal medya ve psikosomatik süreçler

Ebeveynler özellikle ergen yaştaki çocuklarının beden ve imaj algılarına dikkat etmeliler. Çünkü bu yaşlarda sosyal medya üzerinden oluşagelen beden ve imaj algısı yıkıcı olabiliyor ve gençleri depresyona sürükleyebiliyor.

SOSYAL medya her geçen gün hayatımızın merkezine biraz daha yerleşirken, bireyin kişilik, kimlik ve karakter oluşumuna aidiyetlerinden hobilerine kadar çok sayıda parametreye çok ciddî bir şekilde etki eder hâle geldi. Hatta psikosomatik bazı hastalıkları tetiklediğine dair çok sayıda araştırma mevcut. Bunlardan biri de depresyon.

Özellikle genç bireyler, zamanlarının çok önemli bir kısmını sosyal medyada geçirdikleri, haber alma, bilgi edinme ve eğlenme gibi çok sayıda ihtiyaçlarını sosyal medya üzerinden karşıladıkları için yaşama yönelik kıyaslamaları sosyal medya üzerinden yapıyorlar.

Yaşam kalitesinden sahip oldukları bedensel özelliklere kadar birçok şeyi sosyal medyayı referans alarak şekillendirmeye çalışan bireyler, hem sosyal medyada örnek aldıkları kişilere benzemek, hem sosyal medyada gördükleri yaşamlara sahip olabilmek, hem de bunlar üzerinden bir tür kişisel tatmine ulaşmak için çok fazla zaman ve para harcamak durumunda kalabiliyorlar. Bu da yaşamın diğer alanlarının ihmâl edilmesi sonucunu doğuruyor.

Kimi bireyler bedenlerinden memnun değiller. Kimileri sahip oldukları şeyleri yetersiz buluyorlar.

Norveç’te yapılan “Norveç’teki Ergenler Arasında Elektronik Medya Kullanımı ve Depresyon Belirtileri” başlıklı bir araştırmada, günde üç saatten fazla video oyunu oynayan ergenlerin daha yüksek oranda depresyon semptomları yaşadıkları ortaya konuluyor. İspanya’da yapılan araştırmalar da benzer sonuçlar ortaya koyuyor. Özellikle 20 yaş altı gençler ve çocuklarda bu durum daha da fazla görülüyor.

Beden ve imaj algısını sosyal medya şekillendiriyor

Sosyal yaşamda birebir ilişki ve iletişim kurma yerine sosyal medya aracılığıyla ilişki kurma biçimi yaygınlaştıkça, bu ilişkilerden beklenen psikolojik tatmin de o derece azalıyor. Psikolojik tatminin azlığı ise depresyona kapı aralıyor.

Bazı araştırmalar 20 yaş altı genç kızların sosyal medya içeriklerinden daha fazla etkilendiklerini, dolayısıyla depresyon eğilimlerinin daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle genç kızların bedenleri üzerindeki memnuniyetsizliğin fazla olduğunu ortaya koyan bu araştırmalara benzer sonuçlar işaret eden ülkemizde yüksek lisans ve doktora seviyesinde yazılmış tezler de mevcut. İsteyenler YÖK’ün tez sayfasından bu sonuçlara ulaşabilirler. Ya da yurt dışındaki araştırmalara küçük bir Google araştırmasıyla ulaşıp daha detaylı bilgilere ulaşabilirler.

Araştırmalarda ortaya konulan önemli bir husus da ideal bedenlere sahip olmadıklarını düşünen bazı gençlerin birebir ilişki kurma noktasında isteksiz davrandıkları, bazılarının bu durumu saplantı hâline getirip depresyona sürüklendikleri kaydediliyor.

Örneğin ergen yaştaki bireyler üzerine çok sayıda çalışması bulunan ABD’deki Child Mind Enstitüsü’nde yapılan araştırmalar, sözünü ettiğim bulguların 20 yaş altı (12-20 yaş) gençler ve çocuklarda daha baskın olduğunu ortaya koyuyor. Aynı enstitüde yapılan bir başka araştırma da sosyal medya kullanan gençlerin kullanmayanlara göre daha az uyudukları, az uykunun ise depresyonu tetiklediği vurgusu yapılıyor. Tabiî ergen yaştaki bireylerde bu durumun daha baskın olduğu da dile getiriliyor.

Minimal ayarlamalar çok işlevsel olabilir

Sonuç olarak sosyal medya kullanımının depresyona kapı araladığı, özellikle genç bireyler üzerinde bu olasılığın daha fazla olduğu hemen tüm araştırmaların ortak noktasını oluşturuyor. Onun için sosyal medyayı bilinçli bir şekilde kullanmak son derece önemli. Bunun için öyle mucizevî şeyler yapmaya gerek yok. Minimal ayarlamalar bile bu etkileri en aza indirmeye yetiyor.

Örneğin sosyal medya bildirimlerini kapatmak, sosyal medyada geçirilen zamanı önemli oranda azaltır. Çünkü gelen bildirimi görmek, sadece bir bakıp çıkmak amacıyla sosyal medyaya girenlerin önemli bir kısmı, öngördüğü zamanın onlarca katı süreyi sosyal medyada geçirmek durumunda kalıyor. “Beş dakika girip çıkayım” deyip bir saat sosyal medyada kalmak gibi…

Ebeveynler özellikle ergen yaştaki çocuklarının beden ve imaj algılarına dikkat etmeliler. Çünkü bu yaşlarda sosyal medya üzerinden oluşagelen beden ve imaj algısı yıkıcı olabiliyor ve gençleri depresyona sürükleyebiliyor.