Sosyal medya ve haysiyet cellâtlığı

Sanal gettoların en önemli özelliklerinden biri, öteki gördüklerine karşı linç histerisidir. Genellikle bu histeri, aşırı politikleşme sonucu ortaya çıkar. Aşırı politikleşme sonucu sağduyularını yitirmiş olan bu insanlar, kustukları kin ve nefreti örgütlü bir hâle getirebilmek için her türlü şeyi yaparlar.

TOPLUMSAL değişimler; buluşlar, icatlar ve teknolojik gelişmeler sonucu ortaya çıkar. Nasıl ki tekerleğin icadı veya barutun bulunması gibi gelişmeler insanlık açısından büyük değişimleri doğurduysa, internetin keşfi de insanlık için büyük değişimleri ortaya çıkardı.

Bilgi ve bilginin dolaşımı internet sayesinde o kadar hızlı akmaya başladı ki internet çok kısa bir zamanda hayatın merkezine yerleşti.

Günümüz insanı, özellikle de gençler, internetsiz bir hayat tasavvur edemiyorlar. Bilginin anlık dolaşımıyla birlikte insanlar, internet ortamında çok fazla vakit geçirmeye başladılar. Böylece hem bireysel, hem de toplumsal söylem ve eylemlerin inşâsında internet çok fazla belirleyici oldu. Ayrıca bilgi akışındaki hız, sosyal hayatın didaktiği açısından interneti vazgeçilmez bir merkeze dönüştürdü.

Sosyal medyanın ortaya çıkışı ile birlikte insanlar için yeni iletişim ortamları oluştu. Sanal ortamlar, sanal kimliklerin ortaya çıkmasına sebebiyet verdi. İnsanların gerçek kimliklerinden sıyrılmalarına olanak tanıyan sanal ortamlar, insanlara istediği kimliğe bürünebilmeleri imkânını da sunmuş oldu.

Otokontrol mekanizmaları gerçek hayatta insanların davranışlarını belirleyen en önemli unsurların başında gelir. Ama sanal ortamlarda insanlar bu mekanizmadan sıyrıldıklarından, ölçüsüz ve hesapsız davranışlar sergilemekte bir mahsur görmüyorlar.

Bu ölçüsüzlük bazılarında o kadar ileri noktaya taşınmış durumda ki bazısı, edindiği sanal kimlikleri gerçek kimliğinin önüne koymuş durumda. Böyleleri gerçek hayattan kendini olabildiğince yalıtıyor ve hayatı sanal ortamlarda yaşamaya başlıyor.

Sanal ortamlar zaman ve mekân zorunluluğunu ortadan kaldırdığı için insanlar aynı anda birden çok sanal mekânda konaklayabiliyorlar.

Kimileri bunu bir tür özgürlük olarak tanımlasa da insanlar, bu soyutlanma nedeniyle zaman ve mekânın rûhundan koptular. Bu kopuş, içsel kopuşları tetikledi ve sonuçta insanlar, insanî özelliklerden uzaklaşmaya başladılar.

Toplumda karşılık bulamayan, sosyal medya ile varlığını sürdürmeye çalışıyor

Gerçek hayatta topluma ve toplum hayatına sirâyet edemeyen, toplum ile irtibat kuramayan veya kurmakta zorlanan ideolojik yapılar için sosyal medya, varoluş sahasına dönüşmüş durumda.

Bu ideolojik yapılar ve bunların mensupları, sosyal medyada kendi ideolojilerini kanıtlamaya çalışıyor, hattâ daha da öteye geçip bunu diğerlerine dayatıyorlar.

Fosilleşmiş ideolojilerini kutsayarak sosyal medya üzerinden pazarlamaya çalışan bu gruplar, toplumla irtibat kuramamanın getirmiş olduğu negatif psikolojiyi pozitife çevireceklerini düşünürler. Bunu yapanken de “öteki” dediklerini sürekli aşağılama eğilimine girerler. Ne kadar negatif şey varsa karşıtlarına yükleyerek kendilerini kusursuz birer birey olarak inşâ ettiklerini sanırlar. Yani başkaları üzerinden kendilerini var etmeye çalışırlar.

Başkalarını kötüleyerek kendini yücelttiklerini sanan bu insanlar, kin ve nefretlerini de kusmayı ihmâl etmezler. Bunu yaparken kendileri gibi olanlarla buluşup motivasyonlarını arttırmak için kendi gibi düşünenlerle gruplar oluştururlar.

Oluşturulan bu gruplara, “öteki” diye tanımladıkları gruptan kimseyi almazlar. Olur da “öteki” denilen gruptan biri bu gruba girer ve kendini belli ederse, kısa sürede bu sanal grup o kişiyi ânında linç eder ve grubun dışına atar. Oluşturulan bu gruplar, aynı zamanda grup içerisinde kendini ispat etme yerleridir.

Şehirlerde şehir hayatına hâkim kitlenin dışında kalanlar, şu veya bu nedenle şehirlerde gettolaşırlar. Sanal ortamda da, tıpkı şehirlerdeki gibi sanal gettolar vardır. Bu sanal gettolarda bireyler kendi gibi olanlarla iletişime geçerek motivasyonlarını artırır ve böylece ontolojik sorgulamalardan uzak dururlar. Bu da psikolojik bütünlüklerinin kaybolmasını önler.

Sanal gettoların en önemli özelliklerinden biri, öteki gördüklerine karşı linç histerisidir. Genellikle bu histeri, aşırı politikleşme sonucu ortaya çıkar. Aşırı politikleşme sonucu sağduyularını yitirmiş olan bu insanlar, kustukları kin ve nefreti örgütlü bir hâle getirebilmek için her türlü şeyi yaparlar. 

Gerçek hayatta kendi olması gerektiği yerde başkalarının olduğunu görenler ve bunu değiştirecek beceriden mahrum olanlar, sosyal medyada giriştikleri linç söylemleri ile rakip olarak gördükleri herkesi ve her şeyi tahrip etmek için her türlü yıkıcı çabayı gösterirler. Bu yıkıcılıkla amaçlarına ulaşacaklarını sananların kızgınlıkları ve engellenmişlik hisleri kroniktir. Öfkeleri anlık değil, süreklidir.

Bu öfke, vicdanlarını aşındırdığı gibi, izan ve irfan dünyalarını da öldürmüştür.

Sonuç olarak sosyal medya, hayatı çok fazla etkilemiş durumda. Sosyal medya, iyi şeyler için kullanılabildiği gibi kötü amaçlar için de kullanılıyor. Üstelik hemen hiçbir kontrol mekanizmasına sahip değil. Hâl böyle olunca, namus, onur ve haysiyet cellâtlığı, almış başını gidiyor!