SOSYAL medya, ironik bir
tabirle bebesinden dedesine kadar herkesin kullandığı bir mecra hâline gelmiş
durumda.
Ânında
iletişim kurabilme olanağı, aranılan herhangi bir bilgiye ânında ulaşabilme
özelliği, olay-olgu ve fikirler üzerinde ne tür kanaatlerin olduğuna dair ânında
doneler bulabilme imkânı gibi çok sayıda özelliği ile sosyal medya, hayatımızı
kolaylaştırıyor. Yani doğru kullanıldığında sosyal medya, insanlara fazlasıyla
faydalar sunuyor. Ama bilinçsiz kullanıldığında insana zarar verebiliyor.
İnsan
neden beğeni almak istiyor?
Sosyal
medyadaki kesitlere baktığımızda, hemen hemen bütün paylaşımlarda değerli ve
ayrıcalıklı görülen hayat kesitlerinin sosyal medyaya taşındığını görmekteyiz.
Sosyal
medya paylaşımlarında herkes başkalarının gıpta ile bakacağını düşündüğü
kareleri hikâyelerine, paylaşımlarına taşıyor. İnsanlar, lüks mekânlardan
sayısızca paylaşım yaparak kendi hayatlarının ne kadar değerli olduğunu
muhataplarına hissettirmek istiyorlar. Kısıtlı imkânlara sahip olanlar ise ne
kadar keyifli anlar geçirdiklerini kanıtlamak istercesine en sıradan anlarını
dahi yücelterek paylaşıyor.
Bazı
kullanıcılar da kendilerinin ne kadar kusursuz bir bedene sahip olduklarını
göstermek için binbir dalavere ile vücutlarına şekil verip sonra da izlenime
sunuyorlar. Üstelik bunların çoğu profesyonel olmayan sıradan kullanıcılar.
Sosyal
medyada sunulan ideal ve kusursuz -daha doğrusu kusursuzlaştırılmış- bedenlere
bakarak insanlar kendinden nefret noktasına gelebiliyorlar. Hâlbuki sosyal
medyanın sunduğu kusursuz bedenler gerçek hayatta yoklar. Çünkü o bedenler, bir
sürü filtreden geçerek bize ulaşıyor.
Beğenilerin
çoğu sahte
Mesele
sadece paylaşımlarla bitmiyor! O paylaşımlar sıklıkla kontrol altında tutularak
ne kadar kişinin paylaşımı beğendiği ve ne kadar kişinin paylaşıma yorum
yaptığı da takip ediliyor. Beğeni ve olumlu yorum sayısı arttıkça benzer
paylaşımların sayısı da artıyor.
Eğer
muhataplarından birileri paylaşımları beğenmiyor, olumsuz yorum yapıyor ya da
negatif semboller kullanıyorsa, o kişiler platformun dışına itiliyor. Kullanıcılar,
bunu yapan insanlara karşı zihinlerinde olumsuz, hatta takıntılı düşünceler
oluşturabiliyorlar. Yani insanlar sürekli beğeni almak istiyorlar.
Beğeni
almadığı için kavga çıkaran ve küslük yaşayanlar o kadar fazla ki, insanlar bu
tür kişilerle sorun yaşamamak için çoğu zaman zoraki ve sahte beğenilerde
bulunuyorlar.
Gerçek
yaşamda karşılığı yok
Kendini
olduğundan farklı ya da daha yükseklerde gösterme çabası o kadar belirleyici
olmuş durumda ki insanlar, hayatlarını artık buna göre dizayn ediyorlar. Kullanıcılar,
birileri onları beğensin veya insanlar onları takip etsin diye zaman ve para
yönetimini ona göre yapıyorlar. Maddî imkânlarını bu yönde olabildiğince
zorlayarak lüks mekânlardan, tatil yerlerinden kareler paylaşıyor, gereksiz
lüks tüketim maddelerine yönelebiliyorlar.
Hayâlini
kurduğumuz yaşamları birileri yaşıyor olabilir, sahip olmak istediğimiz
kusursuz bedenler birilerinde olabilir ama emin olun, bunların sayısı sosyal
medyadakilerin çok çok azına tekabül ediyor. Zaten bunlara sahip olanlar, profesyonel
değillerse, çoğu hayatlarını sosyal medyadan yayınlamıyorlar.
Sosyal
medya orucu çare olur mu?
Uzmanlar
beğeni alma, takipçi toplama, kendini mükemmel bir yaşamın öznesi olarak
tanıtma çabasını kendini değersiz görme duygusu ile açıklıyorlar. Maalesef bu
tespitin ihata ettiği alan giderek genişliyor.
Sosyal
medya odaklı yaşam ve kendi yaşamını buradaki yaşamlar gibi dizayn etme çabası
ve bu çabanın çoğu zaman gerçekleşmemesi, insanlarda yetersizlik, değersizlik
ve yalnızlık duygularına itiyor. Üstüne üstlük hasetlik, kıskançlık ve nefret
gibi duygular yaşamda daha baskın hâle geliyor.
Bunun
önüne geçmek için biraz sosyal medya orucu tutmak, kendi dünyamızla barışmak ve
kendi değerlerimizle sıkı bir bağ kurmak gerekiyor.
Oruç ayı yaklaşıyor. Bizler oruç ayını sosyal medya orucuyla karşılarsak, kim bilir, belki de oruç ayına kendimizle daha barışık hâlde girer ve oruç ayında kendi değerlerimizle kurduğumuz bağı güçlendirebiliriz.