Sosyal medya erekleri

Öyle anlaşılıyor ki, insanımız olaylar, olgular ve fikirlere karşı görüşlerini sosyal medya aracılığıyla belirtmeyi çok fazla istemiyor. Bunun yerine insanımız, sosyal medyayı daha çok aile, arkadaş, yakın çevre ile iletişim kurmak ve haber almak için kullanmayı tercih ediyor.

SON birkaç yazıdır dijital mecraların hayatımızdaki yeri ve ülkemiz insanının dijital dünya ile ilişkisini istatistikler eşliğinde ele alıyorum. 

Konuyla ilgili yazdığım “Dijital Habeğlence” başlıklı yazımda insanımızın internet kullanım amaçlarına değinmiştim. Bu yazıda sosyal medya kullanım amaçlarına değinmeye çalışacağım.

DataReportal’ın “Dijital 2022: Türkiye” raporu insanımızın sosyal medyayı neden kullandığı sorusunun cevabına da veriyor. Buna göre insanımız sosyal medyayı en çok arkadaşlar ve aile ile iletişimde kalmak için kullanıyor. Sosyal medyayı bu amaçla kullananların oranı yüzde 55,6 olarak raporda yer alıyor. 

İkinci sırada yüzde 55,2 ile haber okuma yer alıyor. Haber okumayı yüzde 47,3 ile boş zamanları değerlendirme takip ediyor. Sonrasında sırasıyla yüzde 37 ile satın alınacak ürünlere bakmak, yüzde 36,5 ile içerik bulmak, yüzde 35,3 ile yapılacak ve pazarlanacak şeyleri aramak, yüzde 31,4 ile canlı yayınları izlemek, yüzde 31,2 ile görüşlerini paylaşmak, yüzde 30,7 ile marka içeriklerinden haberdar olmak, yüzde 29,7 ile iş aktiviteleri, yüzde 29,6 ile nelerin konuşulduğunu söylemek, yüzde 27,3 ile spor organizasyonlarını takip etmek, yüzde 26 ile kendi hakkında bilgi paylaşmak, yüzde 25,7 ile yeni iletişimler kurmak, yüzde 24,8 ile ünlüler ve sosyal medya fenomenleri ile etkileşim kurmak yer alıyor. 

İstatistiklerde bir husus göze çarpıyor: Sosyal medyayı görüşlerini paylaşmak için kullananların oranı 31,2 olarak rapora yansımış. Klasik medyada medya içeriği belirli aşamalardan geçerek kitlelere ulaşır. Örneğin bir haber önce muhabirin süzgecinden, sonra haber müdürü, sonrasında yazı işleri müdürü, sonrasında ise genel yayın yönetmeninin onayından geçerek kitleye ulaşır. Bu diğer medya içerikleri için de geçerlidir. Yani medya içerikleri belli kişilerin süzgecinden geçerek kitleye ulaşır. İşte süzgeç görevini yapan kişilere “gatekeeper” yani “eşik bekçisi” denir. 

Sosyal medyada ise eşik bekçiliği yoktur. Daha doğrusu, eşik bekçileri kullanıcıların kendileridir. Bu nedenle sosyal medya, kullanıcılarına olaylar, olgular ve fikirler hakkında anında görüş belirtme olanağı sunar. Fakat öyle anlaşılıyor ki, insanımız olaylar, olgular ve fikirlere karşı görüşlerini sosyal medya aracılığıyla belirtmeyi çok fazla istemiyor. Bunun yerine insanımız, sosyal medyayı daha çok aile, arkadaş, yakın çevre ile iletişim kurmak ve haber almak için kullanmayı tercih ediyor.  

Satın alınacak ürünlerin incelenmesi nedeniyle sosyal medya kullananların oranı da azımsanmayacak derecede yüksek. Bu da sosyal medya platformlarını ürünlerin tanıtımı ve satışı hususunda sanal bir alışveriş ve reklâm sahasına dönüştürüyor. Yani sosyal medya sadece sosyal alan olmaktan öte, aynı zamanda bir pazarlama alanı.