Sosyal medya depresyonu

Gençleri sosyal medyadan tamamıyla uzak tutamayız. Ama gerçek yaşam alanlarında vakit geçirmelerini sağlayabiliriz. Bu noktada herkese görev düşüyor. Özellikle ebeveynler, çocuklarının gerçek yaşam deneyimleri edinmeleri için onların gerçek yaşam alanlarında deneyim kazanmalarını sağlayabilirler.

SOSYAL medyanın yaygınlık kazanmasıyla birlikte internetin hayatımızdaki yeri pekişti. Özellikle gençler arasında internetsiz bir yaşam düşünülemiyor. Psikoloji üzerine çalışmalar yürüten uzmanlar, sosyal medyada çok fazla vakit geçirenlerin sosyal medya depresyonu yaşayabileceklerini dile getiriyorlar.

Ergen yaştaki gençler daha çok tehdit altında

Uzmanlar, sosyal medyada adeta bir şova dönüştürülen yaşam kesitlerinin özellikle ergen yaştaki gençleri depresyona sürükleyebileceğine vurgu yapıyorlar.

Sosyal medya, ergen yaştaki gençlerin sosyal medyada gördükleri yaşam standartları elde etme veya orada gösterilen ideal beden ve nesnelere sahip olma iç güdülerini çok fazla tetikliyor. Sosyal medyada olanı elde etme iç güdüsü o kadar baskın bir güdü hâline dönüşmüş durumda ki bazı gençler bu elde etme güdüsünü tatmin edemediklerinde depresyona sürükleniyorlar.

Gerçek yaşam deneyimlerden yoksunluk, depresyon riskini artırıyor

Yapılan araştırmalar, gençlerin sosyal medyada günde 8-9 saatlerini geçirdiğini gösteriyor. Yani gençler günün üçte birinden fazlasını sosyal medyadaki hesapları takip ederek, oralardaki video ve görsel paylaşımları izleyerek, yazılanları okuyarak geçiriyorlar. Bu süre zarfında sosyal medya onları nasıl güdülüyorsa, onlar da o şekilde davranışlar sergilemeye çalışıyorlar.

Gerçek hayatta bu davranışlara yer olmadığını gördüklerinde ya da bu davranışları yerine getirme imkânları olmadığında ise depresyona giriyorlar. Bu durum onları gerçek yaşamdan ve gerçek yaşam deneyimlerinden koparıyor.

Sosyal medya, bireyler için gerçek hayatta gerekli olan sosyal ve diğer becerileri köreltiyor. Ya da bireyleri, var olan becerilerini geliştirmekten alıkoyuyor. Bunun sonucunda da gerçek yaşamla entegrasyon ve gerçek yaşamdaki sorunları çözme azmi ve kararlılığı zedeleniyor. Bu da gençleri depresyon ya da psikosomatik rahatsızlıklara sürüklüyor. Yani bilinçsiz sosyal medya kullanımı gençleri mutsuzlaştırıyor.

Gerçek yaşam deneyimlerini artırmak gerekiyor

İnternet ve sosyal medya artık hayatın bir parçası. Dolayısıyla bunlardan uzak kalmak imkânsız. Bu nedenle gençleri sosyal medyadan tamamıyla uzak tutamayız. Ama gerçek yaşam alanlarında vakit geçirmelerini sağlayabiliriz. Bu noktada herkese görev düşüyor. Özellikle ebeveynler, çocuklarının gerçek yaşam deneyimleri edinmeleri için onların gerçek yaşam alanlarında deneyim kazanmalarını sağlayabilirler. Örneğin, bilgisayarda oyun oynamak yerine çocuklarının gerçek yaşam alanlarında oyunlar oynamalarını sağlamakla işe başlayabilirler.