Sosyal alanda kuantum

Her şeyin hakiki sahibi olan Yüce Yaratıcı, kuantum denizinde milletin doyasıya yüzmesine işaret ediyor. Aksi inkâr edilmez olayların İlâhî İsimler ile taçlandırılmasını ve tek bir Yaratıcıya olan kabulü gösteriyor. Klasik görüş ise tamamen bunu reddedip sebeplere, maddeye ve günlük dünyalık işlere veriyor.

BİR asır öncesine kadar klasik fizik çerçevesince incelenen mekanik, elektrik, optik ve istatistik gibi makro olaylar ile her sorunun çözüldüğü kabul edildiği anlayışı hâkimdi. Maxwell denklemleri ve termodinamik gibi olaylar da sanayi devrimlerinin gelişmesini tetiklemişti.

Bu dönemde mevcut bilgilerle açıklanamayan bir ışığın metal plakadan elektron koparması ve bunun sonucunda da elektrik devresinde bulunan ampulü yakması, ardından metalden kopan elektronların karşı metalden ışık çıkarması gibi olaylar daha önceden bilinmiyor ve anlaşılmıyordu. Bu ve benzer şekildeki çok sayıda enerjisi yüksek ışık türü keşfedildi.

Elde edilen ışık türleri insanlığın bildiği radyo dalgaları, mikrodalga ve kızılötesi dalgaların yanında morötesi, Röntgen ışınları ve gama ışınları gibi yeni tür elektromanyetik dalgaların varlığını aşikâr eylemiştir. Ayrıca bu durum yeni nesil dalgaların insan vücuduna nüfuz edebilme kabiliyeti nedeniyle elektromanyetik radyasyon olarak anılmasını da beraberinde getirdi.

Günlük hayatta hastanelerde Röntgen ve gama ışınlarına yaklaşılmaması noktasındaki uyarılar insan sağlığı açısından önem arz etmektedir. Bu nedenle yeni nesil ışınların varlığı aynı zamanda tehlikesini de beraberinde getirmiştir. Ortaya çıkan sonuca göre keşfedilen yeni nesil ışıkların, belirli ve kısıtlı alanlarda uzman ekiplerce çıkarılması sonucuna erişilmiştir.

Işığın kendisi de kütlesiz olmakla birlikte madde gibi davranan bir parçacık olarak kabul görmüştür. Işık hakkında elde dilen bilgiler maddeye de yorumlanmış ve ortaya ilginç bir bilim dalı çıkmıştır. Dalgaların bulutsu yapısının hâkim olduğu olasılık durumudur bu yeni dünya.

Ortaya çıkan yeni kuantum bilgisine göre klasik görüş yerle yeksan olmuştur. Sebepler sonuçları doğurmuyor, determinizm ve deizm gibi konuların yerlerinde yeller esiyordur. Ancak gelin görün ki, gerçeklere rağmen bu durum, kuantum bilgisinin günlük hayatta sosyal açıdan kabul görmediğini gösteriyor.

Spektroskopi cihazları, manyetik rezonans cihazları ve harekete duyarlı lâmbalar gibi çok sayıda teknolojik cihaz Kuantum Kuramı’na göre çalışıyor. Kuantum Kuramı’na göre çalışan daha yüzlerce cihaz hayatın içinde yer alıyor. Ancak sosyal anlamda çok sayıda kuantumla ilgili kitap olsa da uygulamada öz görünmemektedir. Sadece kabukta kalınmaktadır. Bu nedenle sosyal açıdan Kuantum Kuramı’nın yansımalarına odaklanmak elzem oluyor.

Kuantum Kuramı’nın sosyal açıdan insanlığa getirdiği en önemli getiri, her şeyin merkezinde insan, insanın merkezinde karar verme iradesi ve Yüce Bir Yaratıcının varlığını kabul etme olgusudur. Bu nedenle Yüce Yaratıcı ile baş başa kalmayı gösteren Kuantum Kuramı’nın sosyal yansıması Batı dünyasında pek istenmiyor. Sadece devletlerin politikalarında belirleyici rol oynuyor.

İnce bir perdenin arkasında büyük ve yüce bir elin gösterdiği hakikî isimlerin asıl sahibine olan en kestirme yolu Kuantum Kuramı gösteriyor. Bu öyle bir kestirme yol ki, her şeye her an müdahale ediyor, yönlendiriyor ve sınırsız hakikatlerin perde arkasına yol veriyor.

Günümüzde deizm ve benzeri olayların ayyuka çıkması sosyal anlamda klasik kuramın hâlâ zihnen geçerli olduğunu ve teknolojik ilerlemenin de bu yüzden çok gerisinde bulunduğunu gösteriyor.

Her şeyin hakiki sahibi olan Yüce Yaratıcı, kuantum denizinde milletin doyasıya yüzmesine işaret ediyor. Aksi inkâr edilmez olayların İlâhî İsimler ile taçlandırılmasını ve tek bir Yaratıcıya olan kabulü gösteriyor.  Klasik görüş ise tamamen bunu reddedip sebeplere, maddeye ve günlük dünyalık işlere veriyor.

Bu ve benzer nedenlerden dolayı Kuantum Kuramı’nın sosyal yansıması üzerine ciddî akademik çalışmaların yapılması, sosyal projelerin faaliyete sokulması zorunlu hâl almıştır. Müfredatta yer alan klasik görüş temizlenmelidir.