Sosyal ağlar, sanal kimlikler

Sanal kimliklerin yapılandırılmasında dikkat edilecek hususlardan birisi de gizlilik boyutudur. Gizlilik, sosyal ağ kullanıcılarının görünür olup olmama tercihiyle ilgilidir. Profilde görülmesi tercih edilmeyen kısımların kapalı hâle getirilmesi durumu gizlilik olarak ifade edilir.

DİJİTALLEŞEN dünyada sosyal ağları kullanan kişi sayısında yaşanan artışla birlikte insan ilişkilerinden marka kararlarına, ürün tanıtımlarından sosyal faaliyetlere kadar birçok alanda iletişimin sosyal medya platformları aracılığıyla gerçekleştirilmesi önemli hâle gelmiştir. 

Her geçen gün günlük hayatımıza daha fazla dâhil olan sosyal ağlar, farklı içeriklere sahip birçok mesajın daha fazla kişi arasında dolaşımı ihtimâlini artırmaktadır. Bu noktada sağladığı ticarî faydaların yanı sıra toplumsal etkileri boyutunda bazı olası tehditleri de barındırabilmesi açısından sosyal ağların dikkatli bir şekilde ele alınması önem taşımaktadır. 

Günümüzde internet bilgi edinme, aile ve arkadaşlarla iletişim sağlama, çeşitli etkinliklerden haberdar olma, müzik dinleme, film izleme, yeni yetenekler öğrenme, ürün ve markalar hakkında bilgi toplama, eğitim, oyun, ticarî amaçlı araştırma, yeni insanlarla tanışma gibi birçok gayeyle kullanılabilmektedir.[i]

Bahsi geçen bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde sosyal ağların kullanımı ise önemli bir yer tutmaktadır. Sosyal ağlar, en genel ifadesiyle kişilerin birbiriyle sosyal ilişkiler kurmasını sağlayan medya platformları olarak tanımlanabilir. Facebook, Instagram, Youtube, Pinterest, TikTok, LinkedIn ve Twitter gibi çeşitli platformların yer aldığı sosyal ağlar, son rakamlara göre 4,7 milyara ulaşan aktif kullanıcı sayısıyla bugün artık “iş, alışveriş, sosyalleşme, politik ya da günlük iletişim” amaçlı her yaştan insanın rutin olarak kullandığı devasa bir iletişim ağına dönüşmüş durumdadır. 

Dünya bazında günlük kullanım süresinin ortalama 147 dakika olarak tespit edildiği sosyal medya platformları arasında TikTok, kullanıcıların en fazla yükleme yaptığı uygulama olarak dikkat çekmektedir.[ii] Yine istatistikler, dünya nüfusunun yarısından fazlasının sosyal medya kullandığını, pazarlama uygulayıcılarının yüzde 85’inin en etkin sosyal medya içeriği olarak kısa videoları tercih ettiğini ve internet kullanıcılarının yüzde 45’inin ürün araştırmalarını sosyal medya üzerinden gerçekleştirdiğini göstermektedir. 

Facebook 2,8 milyar aylık kullanıcı sayısıyla sosyal ağlar içerisinde en popüler platform olma özelliği taşırken, TikTok en kısa sürede 1 milyar aktif kullanıcı sayısına ulaşan platform olarak göze çarpmaktadır. Sosyal medya kullanımında öne çıkan yaş grubunun ise 25-34 olduğu görülmektedir.[iii]

Kovid-19 salgın dönemi ise sosyal ağların yükselişi bağlamında kritik bir eşik olmuştur.[iv]Salgın sürecinde sosyal medya kullanıcı sayısı bir önceki yıla göre küresel çapta yüzde 10’dan fazla artış göstermiştir. Bu istatistikler sosyal medyanın günümüzde ulaştığı kitle ve etki boyutunu göstermesi açısından oldukça dikkat çekicidir. 

Sosyal ağlar gerek ticarî, gerek günlük hayatta sağladığı kolaylıklarla birlikte toplumsal anlamda bazı değişim ve dönüşümlerin de öncüsü olmuştur. Bu değişimler içerisinde özellikle sosyal ilişkileri yeniden şekillendirerek kültürel kodların deformasyonuna zemin hazırlaması, sosyal ağların neden olabildiği yıkıcı zararların başında gelir. Dil, din, aile, değerler, gelenek görenekler, alışkanlıklar, tutumlar, ahlak ve inanç gibi toplumsal unsurlar sosyal ağların etkilediği kültürel kodlardan sadece birkaçıdır. Bu noktada sayılan unsurlara ek olarak dijitalleşmenin etkisiyle ortaya çıkan sanal kimlikler de bu deformasyonun bir diğer boyutunu oluşturur. 

Profil olarak sunulan ve/veya kurgulanan sanal kimlikler, bireyin dijital dünya içerisindeki potansiyel varlığının temelini oluşturur. 

Sanal kimlik, bireylerin kendi tercih ve istekleri doğrultusunda yapılandırarak oluşturdukları dijital kimlikleri olarak ifade edilir.[v] Bireyin paylaşımları, beğenileri, gizlilik ve güvenlik esaslarını da dikkate alarak kullandıkları sanal kimlikler, bireylerin sosyal ağlar içerisinde sunmak istedikleri bilgileri kapsar. Paylaşımlar, sanal ortamlarda sunulan ve/veya üretilen içeriklerdir. Beğeni ise bu içeriklere olumlu tepki verme olarak adlandırılabilir. Paylaşımlar ve beğeniler bireyin sosyal ağları kullanım amacını ortaya koymada ipuçları sunar. Bireyin sosyal onay beklentisi, takdir edilme arzusu ve sevilme/ilgi görme ihtiyacı ile paylaşım ve beğenilerini şekillendirdiği söylenebilir. 

Diğer taraftan sanal kimliklerin yapılandırılmasında dikkat edilecek hususlardan birisi de gizlilik boyutudur. Gizlilik, sosyal ağ kullanıcılarının görünür olup olmama tercihiyle ilgilidir. Profilde görülmesi tercih edilmeyen kısımların kapalı hâle getirilmesi durumu gizlilik olarak ifade edilir.

Sanal kimlikler, gerçek bilgilerden oluşabildiği gibi, bireyin sosyal ağlar üzerinden yürüttüğü ilişkilerinde kabul görme arzusuyla gerçek dışı bilgilerden de oluşabilmektedir. Birey sanal kimliğini toplum tarafından onaylanabilir şekilde kurgulayarak düzenleyebilmektedir. Bu durum sosyal ağlar üzerinden kurulan ilişkilerin gerçekliğinin sorgulanmasını da beraberinde getirmekte ve bu konuda sosyal ağ kullanıcılarının daha dikkatli olmasını gerektirmektedir. Bireylerin birden fazla sanal kimlik oluşturabilmesi ise bir diğer üzerinde durulması gereken husustur. 

Sosyal ağlar içerisinde davranışları, fikirleri, trendleri, ilişkileri, toplumsal kararları, yasaları ve bunlar gibi birçok unsuru etkilemeye yönelik bilginin, haberin, paylaşım ve beğenilerin yayılmasında gerçek dışı ve birden fazla oluşturulan sanal kimliğin önemli bir rol oynadığını ifade etmek mümkündür. 

Sonuç olarak, sosyal ağlar dijitalleşen dünyanın bir gerçeği olarak yaşamımızı birçok yönden kuşatmış durumdadır. Teknolojinin iletişim amacıyla kullanımında öne çıkan bir uygulama alanı olan sosyal ağların gerek ekonomik, gerek toplumsal hayata katkı yönünden olumlu tarafları olabildiği gibi, kültürel normları etkilemesi ve gerçekliği tartışılan bir dünyada gerçekliği tartışılan ilişkilere neden olabilmesi açısından olumsuz tarafları da bulunabilmektedir. Bu noktada özellikle kurgulanabilir olma boyutuyla öne çıkan sanal kimlikler olgusunun anlaşılmasının ve bu bağlamda fırsatlar ve tehditlerin detaylı bir şekilde değerlendirilmesinin dijital iletişim ve etik unsurlar bakımından büyük önem taşıdığını ifade etmek mümkündür. 

 



[i] https://datareportal.com/reports/digital-2022-motivations-for-using-the-internet

[ii] https://www.statista.com/topics/1164/social-networks/#dossierContents__outerWrapper

[iii] https://statusbrew.com/insights/social-media-statistics/

[iv] https://datareportal.com/reports/digital-2020-july-global-statshot

[v] Dursun, Ö. Ö. ve Barut, E. (2016). Sosyal Medyanın Yeni Sorunsalı: Sanal Kimlikler, Eğitim Teknolojileri Okumaları