Sokak köpekleri ve insanlar

Hayvanlar arasında da bir hiyerarşi düşünecek miyiz? Kediler ile köpekler dövüştüğünde seyredecek miyiz? Kediler tavukların piliçlerini kaparken nerede duracağız? Gözümüzün önünde aslanlar ceylanları parçalarsa ne olacak? “Hayvandır, ekolojik denge için ne yapacağını bilir” deyip meydanları onlara mı bırakacağız?

ÇEŞİTLİ ajanslardan aldığımız üç haberle başlayalım…

Başıboş sokak köpeklerinin saldırıları devam ediyor. Daha önce şehir merkezinde çok sayıda insana saldıran başıboş köpeklerin haberlerine yenisi eklendi. Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde meydana gelen olayda genç kız, sokakta yürüdüğü esnada 8 başıboş köpeğin saldırısına uğradı. Genç kız, korkudan ellerindeki poşetleri yere atarak uzaklaşmak istedi.”

“Ankara’da köpeğini gezdirmek için dışarı çıkan bir kadın, site içinde sokak köpeklerinin saldırısına uğradı. Köpeğini korumak için çabalarken köpeklerin üzerine atlamasıyla yere devrilen kadın, canını zor kurtardı. O anlar ise saniye saniye güvenlik kamerasına yansıdı.”

“Karabük’ün Safranbolu ilçesinde başıboş sokak köpekleri tehlike oluştururken öğrencilerin korkusu oldu. Safranbolu Barış Mahallesi 66 numaralı sokağı mesken tutan başıboş köpekler, çocuklar ve aileleri için tehlike oluşturuyor. Sürü hâlinde gezen köpekler sabah saatlerinde okula gitmek için evlerinden çıkan öğrencilerin korkulu rüyası hâline geldi. Bir vatandaş tarafından cep telefonu ile kaydedilen görüntülerde köpeklerin havlamasından kaçışan öğrencilerin yer aldığı görülüyor.”

Şehirlerde yeni ve örgütlü bir sınıf doğuyor: Sokak köpekleri… Şehirlerin park alanlarında, sokak aralarında, mahallelerdeki boş arazilerde, üniversite kampüslerinde sürü hâlinde sokak köpeklerinin dolaştığını görmeyeniniz yoktur. Ben de her gün okula gelirken ve giderken kapının önünde, çevredeki ağaçların altında yatan 10-15 civarı köpek görüyorum.

Küçük çocukların gittiği okul çevrelerindeki parklarda da köpekler dolaşıyor. Çocuklar için o park alanlarından geçebilmek büyük mesele. Yanlarında ya büyükleri olacak, ya kalabalık ile birlikte geçecekler ya da başka yerden dolaşacaklar.

Çocukluk yıllarımda çoban köpeklerimiz vardı, onun dışında evimde köpek beslemiş biri değilim. Sokak hayvanlarıyla da ürkme ve tedirgin olma dışında yolum kesişmedi. Hayvanların mağdur olduğunu hissettiğimde, elimde bir imkân varsa onun için kullandığım da oluyor; bazen ekmek ve su veriyoruz. Sokak köpekleriyle karşılaşma ihtimâlimin olduğu zamanlarda (meselâ yürüyüş yaparken) elimde sopa ile dolaşıyorum. Şehirde eli sopalı bir şekilde dolaşmak da ayrı bir mesele!

Bazen yoldan geçen insanlara veya araçlara birisi havladığında, hepsinin hücuma geçtiklerine şahit oluyoruz. Kendim de tedirgin oluyorum; eskilerin “İte dalaşmaktansa çalıyı dolaşmak yeğdir” sözünü hatırlayarak yolumu değiştiriyorum.

Dışarıdan gördüğüm kadarıyla, bildikleri ve tanıdıkları kişilere (kendilerini besleyenlere) saldırmıyorlar. Belli dönemlerinde (kızan) saldırganlıkları artıyor. Bir de tehdit algıladıklarında ve gözlerine bir hedef kestirdiklerinde (savunmasız insanlar, çocuklar) saldırılar daha fazla oluyor. Son olarak, köpek yalnızsa pek saldırmıyor ama diğer köpeklerle organize olup herhangi biri harekete geçtiğinde sürü psikolojisi devreye giriyor ve hep birlikte saldırıya geçiyorlar.

Son yıllarda sokak köpekleri bir halk sağlığı sorunu hâline gelmiştir. Daha önceleri sahipli köpeklerin saldırılarına maruz kalan ve ağzı yüzü parça parça edilen insanlara dair haberler kulağımıza geliyordu. Bu tür haberleri hâlâ duyuyoruz. Şimdilerde sürü hâlinde başıboş gezen köpeklerin saldırılarına dair haberleri daha çok duyar olduk. Nedense, ne Hükûmet, ne de belediyeler tarafından buna dair bir çözüm arayışı yok.

“Sokak köpekleri” ve “başıboş köpekler” anahtar kelimeleriyle Google üzerinden bir arama yaptım. Köpeklerin neden olduğu çok ciddî vakalar var. Köpekten kaçarken araba çarpandan yüzü gözü parçalanıp hastanelik olana kadar mal ve can güvenliği için ne kadar tehdit oluşturduğunu gösteren pek çok haber görebilirsiniz. Kapsamlı bir araştırma yapılmış olsa kazalar, yaralanmalar, ölümler ve psikolojik etkileri açısından ciddî bir problem olduğu ortaya konulacaktır.

Bu konuda çözüm önerecek değilim. Bunu işin uzmanları yapacak ama problemler lokal, bireysel, küçük ve geçiştirilecek kadar basit bir mesele değildir. Hem merkezî, hem de yerel yönetimin bu konu üzerinde çalışması gerekiyor. Sokak köpeği popülasyonu artıyor, gelecekte daha çok görünür olacaklar ve gündemimizi daha çok meşgul edecektir bu durum.

Böyle bir sorun dillendirildiğinde, hayvan hakları üzerinden bir karşı duruşun olduğunu da görüyoruz. Hak vermek gerekir ki, dünyada insanlar dışındaki canlıların da yaşama hakkı var ve insanların keyfî olarak hayvanları istismar etmemeleri gerekiyor. Peki, hayvan ile insan çatıştığında ne olacak? Ortaya çıkan anlaşmazlıklar nasıl çözülecek? Burada daha çok “Köpeklere siz bir şey yapmazsanız onlar da size saldırmaz” görüşü dillendiriliyor. Ama öyle değil! İnsan ile hayvan aynı dili konuşmuyor, her hayvan her insanın dilinden veya her insan her hayvanın dilinden anlamıyor. Tartışma derinleştikçe iş antroposentrik-biyosentrik paradigma ayrımına varıyor.

Beyin fırtınası yapalım diye söylüyorum, benzetme yanlış, farkındayım da, benzer tehdit farelerden, yılanlardan, akrepten, hamam böceğinden, sivrisinekten gelse ne yapmamız gerekiyor? Hayvanlar arasında da bir hiyerarşi düşünecek miyiz? Kediler ile köpekler dövüştüğünde seyredecek miyiz? Kediler tavukların piliçlerini kaparken nerede duracağız? Gözümüzün önünde aslanlar ceylanları parçalarsa ne olacak? “Hayvandır, ekolojik denge için ne yapacağını bilir” deyip meydanları onlara mı bırakacağız? Hatta sokaklarda köpekler yerine sokak insanları olsa ve onlar çeteleşip diğer insanları tehdit etse, ne yapacağız? “İnsan akıllı bir varlıktır, ne yapacağını kendi bilir” mi diyeceğiz?

Hayvanları öldürmek, onlara eziyet etmek elbette kabul edilebilecek bir strateji değildir. Ama diğer canlılar kadar, çocuklarımız başta olmak üzere insanları da düşünmek zorundayız. İnsanları da, diğer canlıları da düşünerek, meselenin etik çerçevesi iyi çizilerek bu soruna el atılmasını bekliyoruz. Burada insanı ya da köpeği tutmak gibi bir derdimiz yok, sorunu çözmemiz gerekiyor.