Siyonizmin bayrağı LGBT

Allah o Siyonist caniden ruhu çekip almış, o azgın, o namert, o aşağılık şey, şeytanıyla yaşıyor. Evet, o sadece bir “şey”. En büyük depremlerden, en ciddî yangınlardan, susuzluktan, açlıktan daha ağır bir musibet, daha ağır bir felâket, daha ağır bir imtihan.

KAÇ yıldır hasbelkader de olsa yazı işleriyle ilgileniyorum. Bu işe başladığım günden bu yana sorguladığım pek çok şey oldu.

Bunlardan biri de, başlıkta yer verdiğim “Siyonizm” kelimesinin uluslararası tüm klavyelerde ne kadar özel olduğuna yönelik oldu.

Meselâ bu kelimeyi küçük yazmaya kalkışırsanız, yazım programına ait yazılım derhâl hatalı yazdığınızı belirtir size.

Meselâ bu kelimeyi ekli yazmaya kalkıştığınızda ise aynı yazılım yine hata uyarısı verir ve kelimeye iliştirdiğiniz eki ayırmanızı ister.

Çok enteresandır, bu programlama dilinde Yahudi ve Hıristiyan yazarken küçük harf kullanmaya kalkıştığınızda yine hata vererek yazılımın uyarısını gösterir.

Ancak Müslüman kelimesini küçük harfle yazdığınızda asla aynı uyarıyı almazsınız.

Bu işe başlamadan evvel peşin sorgularım vardı zaten. Ancak bu işle birlikte sorgularımın arttığını ve dert edindiğim hususlarda başta Türk Dil Kurumu olmak üzere Türkiye’de dilbilimci akademisyenlerin hiç bu minvâlde çalışmadıklarını gördüm.

Edindiğim kanaat son demde şu oldu: Lâtin alfabesi, ırkçı bir alfabedir. Üstenci bir alfabedir. Batı dillerinin fakirliğini gizlemek için üretilmiştir.

Bugün ülkemiz toplumunda ilginç bazı saplantılar var. Meselâ İngilizce bir kelimeyi kullanan kesimin imaj bakımından bunu havalı bulduklarını, aynı kesimin Arapçaya nefretle baktıklarını görüyoruz. Yahut İngiliz emperyalizminden nefret eden birinin dilimize sahip çıkmak üzere gösterdiği muhafazakâr tepkilere şahit oluyoruz.

Ne kadar enteresandır ki, muhafazakâr kimsenin tepkiyle baktığı sözde İngilizce kelime Arapçadan veya Türkçeden üretilmiş çıkıyor. Yahut Arapçadan nefret edip Türkçeyi yetersiz bulanın övdüğü dil, Arapça ve Türkçeden binlerce kelime aparmış oluyor.

Arapçada nokta dışında bir noktalama işareti kullanılmıyorken, Lâtin alfabesine geçişi hatalı bulan kimse, Türkçeyi korumak adına Lâtin alfabesinin bütün kurallarını bin yıl evvelki Lâtin’den daha hırslı koruyabiliyor.

Dünya, dil ve alfabe bakımından muazzam derecede küreselizmin tuzağına düşmüş durumda, ancak buna uyanık olmak ya da bundan haber vermek bile tepki alabilir durumda. Çünkü alışkanlıklara meydan okuyan bir tavır.

Bu detaylardan, Siyonizm’in bugün işleyen bütün sistemlerde hangi derecede etkin olduğunu göstermek için bahsediyorum. Öyle ya, Göktürk yahut Arap alfabesini bugün kullanıyor olsaydık, Siyonizm kelimesini kullandığını ille de büyük harfle veya yanına bir ek getirdiğimde onu kendisinden kesme işaretiyle ayırarak yazmak zorunda kalmazdım. Çünkü bu iki alfabede küçük ya da büyük harf ayrımı yok, noktalama işareti yok, dünyanın en fazla harfi ve dolayısıyla ifade/tanımlama imkânı var.

Göktürk ve Arap alfabelerini sistematize edenler boş işlerle uğraşmamışlar yani. Üretmişler. Zenginliklerini konuşturmuşlar. Fakirliklerini başka şeylerle örtmemişler.

İnsanlık fakiri olmak, bu fakirliği başka şeylerle örtmeyi gerektiriyor galiba. Meselâ vahşetlerini örtmek isteyenler de Olimpiyatları icat etmişler. Malûm, Olimpiyatlar bir tür kan dâvâsını bitirmek ve düşen erkek nüfusu sayısını sabitlemek için ortaya atılmış bir çözüm.

Bu yıl Olimpiyatların, bir zamanlar savaşlar nedeniyle ölen erkekleri korumak ve insan nüfusunu yeniden yukarı taşımak için ortaya çıkarılmışken bizzat insan nüfusunu azaltmak isteyen plâna hizmet edercesine mesajlar taşıdığına şahit olduk. LGBT ve trans-hümanizm propagandası bir tarafa, kadınlar boksta erkeklerin final oynaması gibi trajikomik sonuçlarla bu yılki Olimpiyat Oyunları sporla anılmayacak asla.

Ve ne enteresandır ki, Paris’teki oyunlara finansör olan tüm sponsorların Siyonizm destekçisi olarak Müslümanların ve dünyadaki vicdanlı insanların boykot listelerine aldıkları firmalar olarak boy göstermeleri, başka düşünceleri de peş peşe uyandırıyor.

Daha evvel “Davut yıldızı” ve “İsrail” ismi nedeniyle vahşi terör şebekesini asla tanımlamayan bayrağa ve devlet ismine dikkat çekerek, Siyonizm’in bizzat Müslümanlara dahi iki kutsal sembole küfretmelerini sağladığını söylemiştik. Şeytan uşağı Siyonistleri tanımlayacak bir tek bayrak var, o da LGBT paçavrası.

Zira Olimpiyatlarda eşcinselliği öven anlayışı, Gazze ve Batı Şeria’da haksız ve hukuksuz yere tutukladıkları Filistinlilere fiilî livata ile tecavüz eden teröristlerle gördük.

Meselâ ben, bir şeyden iğrendiğimde o şeyden uzak dururum. Ona dokunamam.

İnsana, hayvana, bitkiye, doğaya ve hatta tüm evrene “iğrenilecek şey” gözüyle bakan namerdin şeytan hissinden başka bir hissiyatının olmadığını işte burada başka bir boyutuyla görüyoruz. Madem iğreniyorsun, madem insan yerine dahi koymuyorsun, nasıl böyle bir fiile girişebiliyorsun?

Çünkü Allah o Siyonist caniden ruhu çekip almış, o azgın, o namert, o aşağılık şey, şeytanıyla yaşıyor. Evet, o sadece bir “şey”. En büyük depremlerden, en ciddî yangınlardan, susuzluktan, açlıktan daha ağır bir musibet, daha ağır bir felâket, daha ağır bir imtihan.

Bu imtihandan kurtulmak üzere bize düşen pek çok iş var. Bu işlerin en başında geleni ise boş işlerle uğraşmamak. Bu yüzden diyorum ki, Filistin’deki direnişi tıpkı bir İrlandalı, tıpkı bir İspanyol, tıpkı bir Japon gibi görmek istiyorum. Zira Türkiye’den bakınca önüme tonlarca malayani, tonlarca nifak koyuluyor. Ve benim artık bundan midem bulanıyor.

Livatacı Siyonist pisliklerden bu soykırımın hesabını nasıl soracağımızı düşünmek varken, “Siyonizm büyük harfle mi yazılır, küçük harfle mi?” gibi boş işlerle uğraşmak, midemi bulandırıyor.