YAZIMA “Selâmunaleyküm” diyerek başlamak istiyorum.
Müslümanların katledildiği dünyada Müslüman olmak ve Müslümanca yaşamak kolay değil. Bu yazımızda konumuz, Avrupa Müslüman Forumu ve İstanbul’da düzenlediği, “Filistin İçin İki Devlet Tek Çözüm” başlıklı zirvenin detayları ve bundan sonra neler olacağı yönünde.
Avrupa Müslüman Forumu’nun düzenlediği zirveye katılan politikacılar, yazarlar, kanaat önderleri ve akademisyenler, Filistin’de devam eden katliamı protesto ettiler. Sabah 10:00’da başlayan toplantı akşam geç saatlere kadar sürdü. Zirveye Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, AK Parti Grup Başkan Vekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Danışmanı Mahmud Al-Habbash başta olmak üzere Yahudi kanaat önderleri ve 50 farklı ülkeden ziyaretçi katıldı.
Zirvede Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, ABD’nin İsrail’i desteklediğini belirterek, Amerika’nın böyle açıkça zulme destek veren tavrı karşısında İncirlik Üssü’nün kapatılması, Malatya Kürecik’te İsrail’i İran füzelerine karşı korumak üzere kurulan radar sisteminin kapatılması, bununla beraber petrol ve doğalgaz başta olmak üzere stratejik maddelerin İsrail’e satışını sınırlandırılması ve Amerika’ya satışınınsa bütün Müslüman ülkeler tarafından durdurulması gerektiğini beyan etti.
75 seneden beri yaşanan dramı kınayarak ve lânetleyerek sonuç alınamadığını ifade eden Erbakan, “Amerika’nın sadece Türkiye’deki değil bütün Müslüman ülkelerdeki üslerinin derhâl kapatılması gerek. D-8 ile İslâm İşbirliği Teşkilatı liderlerinin konuşmak ve bildiri yayınlamak için değil mutlaka bu yaptırımları hayata geçirmek için bir an evvel bir araya gelmesi gerek. Bu adımları atmadan istediğimiz kadar lânetleyelim, istediğimiz kadar ateşkes çağrısı yapalım, istediğimiz kadar kınayalım, Siyonist canavarın durması mümkün değildir. 75 seneden beri kınıyoruz, lânetliyoruz. Ve 75 seneden beri bu yöntemle hiçbir sonuç alamıyoruz. Dolayısıyla Müslüman ülkelerin ortak hareket etmesi ve adım atması, yaptırımlar ortaya koyması gereklidir. Bu toplantımızın da inşallah bu noktada bir bilinç oluşmasına ve bir adım atılmasına vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum” şeklinde konuştu.
Müslüman ya da Hıristiyan tüm Filistinlilerin İsrail’in saldırılarına maruz kaldığını kaydeden Rum-Ortodoks Cemaati manevî lideri Rahip İlyas Avad, “Filistin halkı Hıristiyan-Müslüman birdir. Müslümanın maruz kaldığı şeyin aynısına Hıristiyanlar da maruz kalıyor. Hepimiz aynı safta Filistin’i ve mukaddesatımızı savunuyoruz. Özellikle Yahudileştirilmeye maruz kalan Kudüs’ü savunuyoruz” diye konuştu.
Filistinli Rahip Avad, uluslararası topluma Filistin dâvâsını destekleme çağrısında bulunarak şunları kaydetti: “Başkenti Kudüs olan özgür bir Filistin devletinin kurulması için tüm dünyayı Filistin dâvâmızın yanında olmaya çağırıyoruz.”
Orta Doğu’ya barışın ancak Filistin devletinin kurulmasıyla geleceğini ifade eden Avad, “Filistinliler olarak barış için elimizi ilk biz uzatıyoruz” dedi. Rahip Avad, şu ifadeleri kullandı: “Masum çocukların ve kadınların öldürülmesi son derece tehlikeli ve bu durum Filistin’i yerle bir ediyor. Bugün dünyaya Filistin’deki yıkıcı savaşın durdurulması çağrısında bulunduk. Filistin halkı olarak ‘Bu Hıristiyan, şu Müslüman’ nazarıyla bakmıyoruz. Camiler bombalandığı gibi kiliseler de bombalandı. Müslümanların evi bombalandığı gibi Hıristiyanların da evi bombalandı.”
Avad, İsrail’in tüm kutsalları, tarihi, köyleri ve kentleriyle birlikte Filistin halkının bütününe savaş açtığını söyledi. Bu yıl Noel kutlamalarını iptal ettiklerini ve sadece dinî ayinlerle yetineceklerini dile getiren Avad, sözlerini şöyle tamamladı: “Dâvâmızı savunmak için ön saflardayız. İnşallah Noel, Filistin devletinin kurulmasına ve Filistinlilerin özgürleşmesine vesile olur ve bu da bizim bayramımız olur.”
İsrail ordusunun abluka altındaki Gazze Şeridi’nde yerleşim yerleri, hastane, okul, cami, kilise ayırt etmeden 2 aydan fazla süredir düzenlediği saldırılarda 7 bin 112’si çocuk, 4 bin 885’i kadın toplam 17 bin 177 Filistinli öldürüldü. İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de 7 Ekim’den bu yana İsrail güçleri ve yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 272 Filistinli hayatını kaybetti.
Yunanistan Müslümanlar Derneğinden Anna Stamou, Filistin’de yaşananların tarihî arka plânının bilinmesinin önemli olduğunu vurgulayarak Filistinlilerin istediği tek şeyin farkındalığın artması olduğunu belirtti. Konuya yönelik medyada da birçok yanlış bilgi dolaştığını söyleyen Stamou, “İşte bizler de bu yüzden buradayız. Gerçekleri söylemek, farkındalığı artırmak için buradayız” dedi. İsrail’in kendini savunduğunu söyleyen haberlere yönelik, “Sömürgeci bir ülke kendini kimden koruyor ki?” diyen Stamou, dayanışma içinde olmaya ve farkındalığı artırmak gerektiğine dikkati çekti.
Lâtin Amerika Müslüman Derneği Genel Sekreteri Sheikh Hussein Al-Sayfi ise, forumda gerçekleştirdiği konuşmada, Brezilya’da Filistin için haftalık gösteriler yapıldığını kaydetti. Al-Sayfi, Brezilya’nın Filistin meselesinde diğer ülkelere göre farklı bir yaklaşımı olduğuna işaret ederek, Türkiye’ye de “dik duruşu” için övgülerde bulundu.
“Neturei Karta” isimli Anti-Siyonist Ortodoks Yahudi gruptan Rav David Shloma Feldman, forumun sebebinin Gazze’de yaşanan “korkunç gelişmeler” olduğunu söyledi. Gazze’de çok fazla sayıda kadın, erkek ve çocuğun öldürüldüğünü hatırlatan Feldman, “Bizim de ailelerimiz, çocuklarımız var. Bu görüntüleri görmek istemiyoruz” ifadelerini kullandı. Feldman, bu görüntüleri durdurmak ve farkındalık yaratmak için insanların ellerinden geleni yapmaları gerektiğini vurguladı. Filistin’deki durumun uzun süredir devam ettiğinin ve “vahşi bir işgalin” devamı olduğunun altını çizen Feldman, Filistin’de çok ciddi bir trajedi yaşandığını söyledi.
Rusya Uluslararası Müslüman Avukatlar Birliği Başkanı Marat Gaziev, forumdaki konuşmasında İsrail’in suçlu olduğunu ve adil de olmadığını belirtti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu eleştiren Gaziev, bölgenin uzun süredir sorunlu olduğunu da sözlerine ekledi.
Üçüncü oturumda konuşan Rusya Müftüleri Konseyi Başkanı Müftü Nafigulla Ashirov ise Filistin meselesinin çözümünün Müslüman ülkelere ait olmadığını, çünkü bu ülkelerin ekonomik, siyâsî ve askerî anlamda mutlak egemenliklerinin bulunmadığını ifade etti. Dünyada tam egemenliğe ve özgürlüğe sahip iki devletin ABD ve İsrail olduğunu aktaran Ashirov, “Bu sorunu çözebilecek de bu ülkeler. İsrail’i lânetleyip protesto edebiliriz ama İsrail, en ufak bir kuşku duymadan, tereddüt etmeden bu suçları işlemeye devam edecek. Bizim lânetlerimizi, kınamalarımızı hiç dinlemeden bu savaş suçlarını sürdürecektir” diye konuştu.
İrlanda İslâm Merkezi Müftüsü Ömer El-Kadri, uzun süredir devam eden bir adaletsizlik ve zulüm olduğuna dikkati çekerek İsrail ordusunun saldırganlığının sürdüğünü dile getirdi. Filistinlilerin yaşadığı zorlukların ekimde başlamadığını kaydeden El-Kadri, onların karşılaştıkları bu zorlukların 70-80 yıldır devam ettiğini ve dünyanın buna seyirci kaldığını belirtti. El-Kadri, Avrupa hükümetlerinden insan haklarını destekleyenlerin bu yaşananlar sırasında sessiz kaldığını ve suç ortağı olduğunu vurgulayarak, “Avrupa’nın insanlığa destek olması, hakkını savunması gerekiyor. Hiçbir Filistinli, hiçbir masum İsrailli, hiçbir masum insan ölmeyi hak etmiyor” dedi. Filistin’in egemen bir devlet olarak Avrupa Birliği tarafından tanınması gerektiğine işaret eden El-Kadri, sadece yardım gönderilmesinin yeterli olmadığının altını çizdi.
Filistin için ortak akıl
Zirvede konuşan Avrupa Müslüman Forumu Başkanı Abdul-Wahed Niyazov, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Müslüman dünyanın küresel lideri” olarak İslâm dünyasını birleştirmek için sorumluluk üstlenmesi gerektiğini belirterek, “Biz büyük umutla Erdoğan’a bakıyoruz. Biz onun Karabağ sorununu nasıl çözdüğünü gördük. Gazze sorununun da bu şekilde çözüleceğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Avrupa ülkelerindeki Müslümanların da İsrail’in saldırıları karşısında harekete geçtiğini kaydeden Niyazov, “Sadece Avrupalı Müslümanlar değil, Avrupalıların kendileri de İsrail’in uluslararası organizasyonlardan bloke edilmesi için harekete geçmeli” diye konuştu. Niyazov, ABD Başkanı Joe Biden’ın ikinci kez başkan seçilemeyeceğini dile getirerek, “Netanyahu ise politik kariyerini mutlaka Hague mahkemesinde (Uluslararası Ceza Mahkemesi) sona erdirmelidir” şeklinde konuştu. SpaceX ve sosyal medya platformu X’in sahibi Elon Musk’ı İsrail’in Gazze’ye neler yaptığını görmesi için bölgeyi ziyarete davet eden Niyazov, egemen bir Filistin devletinin kurulması için gayret göstermeleri gerektiğini vurguladı.
“Neturei Karta” olarak bilinen Uluslararası Siyonizm Karşıtı Yahudiler Örgütünden Haham Yisroel Dovid Weiss, Hıristiyan, Müslüman ve Yahudilerin yüzyıllarca birlikte yaşadıklarını, ancak Siyonizm’in buna engel olmaya çalıştığını söyledi. Siyonizm’in 100 yıl önce başladığını ancak Yahudiliğin 3 bin yıllık geçmişe sahip olduğunu belirten Weiss, “Aslında biz inancımıza göre bir egemen ulusa sahip olma hakkına sahip değiliz. Her türlü Yahudi egemenliği yasaklanmıştır” dedi. Weiss, İsrail’in “Yahudiliğin” ismini kullanarak HAMAS’ı ortadan kaldırma bahanesiyle tüm Filistinlileri “şeytanlaştırdığını” ve kendilerinde “onları bombalama hakkını gördüklerini anlattı.
Filistinlilerin yakınlarının ölümüne ağlarken “anti-Semitik” yaftasına maruz kaldıklarına dikkati çeken Weiss, “Buradaki çözüm bu hastalığın doğru teşhis edilmesinden geçiyor. İsrail’in bu Siyonist hareketinin, milliyetçiliğinin teşhis edilmesi lâzım. Siyonizm’i ortadan kaldırdığınızda kan dökülmesi bitecek” değerlendirmesinde bulundu.
Ramallah Başpiskoposu Ilias Auant ise, yaptığı konuşmada, “Gazze’de Nekbe (Büyük Felâket) bugün tekrarlanıyor” dedi. Filistin halkının bu yıkımı hak etmediğini vurgulayan Auant, “Biz, bugün sadece güzellemeler yapmamalıyız. Bu katliamları durdurma talebinde bulunmalıyız” görüşünü paylaştı. Auant, “Filistin’in başkenti olan Kudüs’ün tüm kutsal alanlarıyla” korunması gerektiğini vurgulayarak, bu toplantıyı Kudüs’te de yapabilmeyi umduklarını söyledi.
Lübnanlı siyasetçi Sheikh Zuheir Al-Hayr Al-Juayd, Lübnan’ın küçük bir ülke olduğunu ancak Filistinlilerin yanında büyük bir duruş sergilediğini ifade etti. Din, renk, ırk fark etmeden Gazze için “sesini yükselten” herkese saygılarını sunduğunu dile getiren Al-Juayd, “Şu anda yaşanan zulüm Yahudi zulmü değil Siyonizm zulmüdür” diye konuştu.
Rusya’nın Zavtra gazetesinde başeditör olan Alexander Prokhanov, Filistin halkının ezildiğini ancak aynı zamanda da büyük bir mukavemet gösterdiğini vurguladı. Gazze’de yaşananların sona ermesi için sürekli dua ettiğini belirten Prokhanov, “Onların (Filistinliler) gücü tankları yenecektir” dedi. Prokhanov, bölgede özgürlüğe ve adalete yaklaşıldığını düşündüğünü vurgulayarak, “Biz barışın, insanlığın, kardeşliğin hüküm süreceği bir yeni dönem bekliyoruz” ifadesini kullandı.
Mahmud Abbas’ın Danışmanı Mahmud Al-Habbash, uluslararası topluma İsrail’in saldırılarını durdurma çağrısı yaparak, “Bütün dünya bu savaşı ve İsrail’i durdurmak için şu an tek bir duruş sergilemeli, tek bir ses vermeli; çünkü bunlar Filistin’i yok etmek istiyorlar. İnsanları yerinden, yurdundan çıkarmak istiyorlar” ifadelerini kullandı. “Şu an ABD tek bir tuşla bu savaşı durdurabilir” diyen Habbash, bunun ABD’nin İsrail’e askerî yardımını keserek sağlanabileceğini söyledi. Habbash, İsrail ve ABD ürünlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunarak, “Filistin halkı kendi haklarından mahrum bırakıldığı sürece dünyada barış olmayacak” dedi.
Zirveye çevrimiçi bağlanan İngiltere ana muhalefet partisinin (İşçi Partisi) eski lideri ve milletvekili Jeremy Corbyn, İsrail’in Gazzelileri Gazze Şeridi’nin güneyine sıkıştırmaya çalıştığını, henüz Mısır’a da gidemediklerini söyleyerek, “Burada gerçekten insanî felâket yaşanıyor.” dedi. Dünyanın her yerinden Gazze için ateşkes çağrısı yapılması gerektiğini vurgulayan Corbyn, kendilerinin parlamentoda bu taleplerini aktarmayı sürdüreceklerini dile getirdi. Corbyn, İngiliz halkının Gazze’de ateşkes için sokağa döküldüğünü ve artık daha fazla insanın protestolara katıldığını belirterek, “İsrail’le bütün silah ticaretini ve satışlarımızı durdurmamız gerekiyor” ifadesini kullandı. İsrail’in Batı Şeria’nın ilhakı için çalıştığını kaydeden Corbyn, “Filistin’deki insanlar öldürülüyor. Gazze Şeridi’nde etnik temizlik yapılıyor. Dünyanın her yerinde Filistin halkının korunması için insanların birleşmesi lâzım” görüşünü paylaştı. Corbyn ayrıca, “işgal sona erene kadar Filistin halkını desteklemeyi” sürdüreceklerini, Filistinlilerin de kendi topraklarında yaşama haklarının olduğunu dile getirdi.
Zirvede konuşulanların ana temelinde Filistin’deki soykırımın durdurulması için hep bir ağızdan yükselen ortak bir çağrı vardı. Filistin dâvâsı; ümmetin, mazlumların, insan olmanın, kadın ve çocuk olmanın dâvâsı. Filistin dâvâsı Müslümanların, Hıristiyanların, Yahudilerin ve insan olmayı önceleyen diğer tüm dinlerin dâvâsı. Filistin dâvâsı, bölgede ve dünyada barışın dâvâsı; Peygamberlerimizin, ecdadımızın dâvâsı. Filistin, bizim dâvâmız!
Toplantıda beni duygulandıran bir durum da Yahudi kanaat önderlerinin “Camileri ve kiliseleri bombalayan İsrail’e karşı birlik ve beraberlik içinde olmalıyız” şeklindeki çağrılarıydı. Zulme karşı omuz omuza olanları Allah İslâm’la şereflendirsin.
Avrupa Müslüman Forumu’nun bir üyesi olarak, Türkiye’nin görünen ve görünmeyen alanlarda Filistin için elinden geleni yapmaya çalıştığını görüyorum. Türkiye’nin ve birçok ülkenin girişimleri sonucunda Netanyahu’nun insan içine çıkacak yüzünün kalmayacağını, uluslararası mahkemelerde yargılanacağını ve Filistin’in devlet kuracağını öngörebiliyorum. Buradan Filistin’deki şehitlerimize rahmet, kalanlarımıza ve tüm İslâm âlemine başsağlığı diliyorum. İnşallah yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer gelecek. Siz Allah’ı onların yaptıklarından habersiz mi sandınız? Şüphesiz, Allah onları çetin bir azap gününe hazırlıyor.
Rabbim, dâvâsına sahip çıkan başta Filistinli kardeşlerimize ve tüm ümmete zaferler nasip etsin. (Âmin.)
Şehitlerimizin ruhları için El-Fatiha!
