Siyâsî kırkayak

FETÖ’nün siyâsî ayağı ortadadır! Gerisini Erdoğan düşünsün. Bu bahis burada kapanmıştır. Şimdi sıra PKK/PYD’nin siyâsî ayağını bulmaya gelmiştir. Kemal Beyciğimizden yine aynı performansı bekliyor olacağız. Bu konuda da bizleri rahatlatırsa “dadından yinmez gali”.

İÇİM rahat, artık huzur içerisinde uyuyabiliriz. Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün siyâsî ayağını açıkladı: Recep Tayyip Erdoğan!

Meğer gerçek, gözlerimizin önündeymiş de göremiyormuşuz. Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır.

Düşündükçe hak vermeye başlıyorum Kemal Bey’e. 15 Temmuz gecesi Marmaris’e baskın yapan suikast timi, aslında FETÖ ile mücadele kapsamında görev yapmaktaydı. Özel eğitimli timin hıyar tarlalarında geçen hikâyesi bir menfezde bitti ama olsun, mücadele mücadeledir.

Ankara semâlarında uçan, Külliye’yi, Meclis’i, hattâ Gölbaşı’ndaki Polis Özel Harekât Merkezi’ni bombalayan uçaklar da FETÖ’cü avına çıkmışlardı o gece!

Ankara ve İstanbul caddelerini, köprülerini, havaalanlarını kapatan tanklar rutin FETÖ’cü kontrolü icra etmektelerdi. Tankların altında kalan, mermilere hedef olan, keskin nişancıların hakladığı insanların tamamı, daha önceden tespit edilmiş olan FETÖ’cülerdi.

O tanklar Atatürk Havaalanı’nda FETÖ’cüleri bekliyorlardı, o yüzdendir ki Kemal Bey geldiğinde yolu açıverdiler.

(Sahi, tam da o gece Kemal Bey neden İstanbul’a gelmişti? Bir gün, birileri bu soruyu soracak mı dersiniz?)

Kemal Beyimiz de pufidik terlikleriyle TV’nin karşısına geçip Nescafe Gold içerek o gece FETÖ ile yapılan mücadeleyi ekranlardan keyifle izlediler.

Kemal Bey için “FETÖ ile mücadeleyi sadece izledi” dersek haksızlık etmiş oluruz. Bu mücadeleye baş koymuş bir insandır o!

FETÖ ile mücadele konusunda kelle koltukta cebelleşen ve mamafih FETÖ’cü Erdoğan tarafından derdest ettirilen gazeteci Nazlı Ilıcak ve Altan Kardeşleri Adana mitinginde alkışlatmış ve safını belli etmiştir Kemal Beyimiz.

Hattâ FETÖ’nün siyâsî ayağı olan Erdoğan tarafından el konulan Zaman gazetesi, Samanyolu televizyonu ve Bank Asya gibi yerli ve millî kurumlara en cevvâl vekillerini göndermiş, lâkin Saray’ın zorba polisleri karşısında istediği netîceyi alamamıştır. Yine de hakkını teslim etmek lâzımdır.

Hattâ kendisinin yüreği fazla kaçırdığı bir gece, Samanyolu televizyonunda mülâkat verip Erdoğan’ın yurtdışına kaçacağını, kaçsa da ülkeye getirteceğini ve FETÖ’cülükten yargılatacağını muştulamışlığı da vardır.

Velhasıl, FETÖ’nün siyâsî ayağı ortadadır! Gerisini Erdoğan düşünsün. Bu bahis burada kapanmıştır.

Şimdi sıra PKK/PYD’nin siyâsî ayağını bulmaya gelmiştir.

Kemal Beyciğimizden yine aynı performansı bekliyor olacağız. Bu konuda da bizleri rahatlatırsa “dadından yinmez gali”.

Zaten Erdoğan’ın birçok mecra da PKK’nın ve PYD’nin kendi haklarını savunan birer oluşum olduğunu söylemişliği, hendek kazan teröristlere “arkadaş” demişliği, dağa çıkan ve askerimize kurşun sıkan teröristleri Meclis çatısı altında ağırlamışlığı, elli iki insanımızın katili olarak el’an cezaevinde bulunan zevatı ziyaret edip siyâsî çizgilerini beğendiğini belirtmişliği vakidir…

Ha, bir de “megri megri” var tabiî ki…

Daha ne olsun?

Hayırdır? Neye gülüyorsunuz ki? Ben gülüyor muyum?

Kalınız sağlıcakla efendim…