
ÇİN rejimi, Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygur Türk’ü
çocuklara yönelik uygulanan sayısız beyin yıkama merkezi ve binlerce Çinli
eğitmen sayesinde 3-6 yaş gurubu okul öncesi çağındaki çocukların yüzde 98,19’unun
sözde “okullaşma” programıyla eğitildiğine dair rapor yayımladı.
Çin propaganda ajansı Tanrıdağ Ağı’nın 14 Mayıs tarihli haberine göre, işgalci
Çin rejimi, Doğu Türkistan halkını tamamen asimile etmek, böylece sözde
ideolojik ve siyâsî ortak bilincini aşılamak için özel eğitmenleri Doğu
Türkistan’ın en kırsal kesimlerine kadar “istihdam” ederek Uygur Türk’ü
çocukları mankurtlaştırmaya yönelik şeytanî politikalar izliyor. Hâlihazırda
Doğu Türkistan’ın tamamında anaokulu, ilk ve ortaokul, lise, kolej ve
üniversitelerde toplam bin 524 özel amaçlı ideolojik ve siyaset teorisi
öğretmeni, 2 bin 723 özel amaçlı komünizm rehberlik öğretmeninin aktif görevde
olduğu raporda yer alıyor.
Bilgilere göre, Doğu Türkistan’da Çin Hükûmeti’nin kırsal
anaokullarına tam erişimi sağlamak ve asimile olmamış hiçbir Türk çocuk
bırakmamak talimatına uygun olarak 2017 yılında yeni inşâ veya restore edilen 4
bin 408 kırsal anaokulunun faaliyete geçirildiği ifade ediliyor. Ayrıca
rejimin, kırsal kesimdeki okul öncesi çocukların sisteme dâhil edilmesi için üç
yıllık bir okul öncesi eğitim programı uygulamaya koyduğu, bunun sonucunda,
Doğu Türkistan’da 3-6 yaş grubu okul öncesi çağındaki Uygur çocukların toplam
sözde “okullaşma” oranını geçen yıl sonuna kadar yüzde 98,19’a çıkardığı
belirtiliyor.
Komünist Çin, Doğu Türkistan’daki sistematik soykırım
politikası kapsamında tüm kentsel ve kırsal alanlarda yatılı okul sistemini
uygulamaya koymuştu. 2017’de başlayan büyük ölçekli keyfî tutuklamalarla eş
zamanlı olarak kimsesiz kalan çocukların sayısı arttı. Doğu Türkistan’da geniş
çaplı soykırım yürüten Çin, asimilasyonu hızlandırmak için Doğu Türkistan’a çok
sayıda Çinli eğitmen getirip çocukları zorla Çinlileştirme tesislerine
kapatarak, adını da “yatılı anaokulu” deyip her çocuğu öz benliğinden
uzaklaştırma politikası uygulamaktadır.
New York Times’in Aralık 2020’de yayımladığı raporda, Çin
rejiminin soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’da 500 bin Uygur çocuğun anne ve babasından
zorla koparıldığı ve “melekler yuvası” gibi çeşitli güzel isimler altında Çinlileştirme
merkezlerine alındığı, bu rakamın her geçen gün daha da arttığı öne sürülüyor. Gözlemciler,
Çin rejiminin milyonlarca Uygur Türk’ünü toplama kamplarında veya
hapishanelerde alıkoyarak masum çocuklarını zorla uzaklaştırdığı ve aile
terbiyesinden ayırdığı, Uygur kültürel değerlerinden, dinî inançlarından ve
millî kimliklerinden tamamen yoksun bırakarak Çince eğitimi küçük yaşlardan itibaren
enjekte etmeyi sürdürdüğü, bunun sonucu olarak Uygur görünümlü fakat Çinli gibi
düşünen, tıpkı Çinliymiş gibi davranan, yaşam felsefesi, ideolojisi, hayata
bakışı tamamen Uygurlardan kopuk komünist bireyler yetiştirmeye çalıştığı yönünde
yorumlar dile getiriyorlar.
(Kaynak: www.163.com, http://uy.ts.cn)
***
Haksızken haklı olmaya, suçluyken güçlü olmaya çalışıyor
ÇİN’in Doğu Türkistan halkına karşı sürdürdüğü sistematik
soykırım siyasetine karşı bazı ülke hükûmetlerinin ve uluslararası
organizasyonların çeşitli yaptırımlar uyguladığı bir dönemde Çin’in Doğu
Türkistan’daki kukla yetkilileri bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda Doğu Türkistan’daki sözde (Xinjiang Uygur
Özerk Bölgesi Halk Hükûmeti) rejim yetkilileri ve sözde çeşitli alanlardan
uzman ve STK temsilcisi olarak tanıtılan sözde Xinjiang İşçi Sendikası Genel
Başkan Yardımcısı Eldos Murat ve sözde Xinjiang Tıp Üniversitesi Müdürü Kaysar
Abdukerim gibi komünist bireyler, yalan ifade vererek Rejim hükûmetinin Doğu
Türkistan’daki insanlık dışı uygulamaları ve toplama kamplarında zorla tutulan milyonlarca
insan hakkında gerçeği yansıtmayan açıklamalarla uluslararası toplumun gözünü
boyamaya çalıştı.
Sözde Xinjiang Tıp Üniversitesi Müdürü Kayser Abdulkerim,
düzenlenen bir basın toplantısında, uluslararası basına yansıyan ve uluslararası
insan hakları kuruluşları tarafından da teyit edilen, pek çok uluslararası
raporla sabit, “kadınların kısırlaştırılması”, “zorla çalıştırma” “toplama kampları”
ve daha nice sistematik uygulamayı, Çin rejimi uygulanmasına rağmen inkâr
ederek, bu yöndeki söylemlerin sadece iddia olduklarını, bunların Çin’in
kalkınmasını ve gelişimini engellemeyi amaçlayan ABD uydurması yalanlar
olduğunu söyledi. Sözde müdür, konuyla alâkasız şekilde Çin’i şöyle savundu:
“Madem ABD gelişmiş ülkeydi, neden Çin virüsü ile mücadele edemedi? Bence ABD
bizi karıştırmak yerine önce en çok enfeksiyon oranı ve en fazla sayıda ölünün
bulunduğu ülke konumuna nasıl geldiğini sorgulamalı…”
(Kaynak: http://wlmqszb.womob.cn)
***
Çin, hedefine doğrudan İslâm’ı aldı
DOĞU Türkistan’daki Çin Komünist Partisi Sözde Xinjiang
Siyâsî Konsey Grubu, uzun bir toplantı yaparak, İslâm ve Müslüman karşıtı
radikal politikasını sürdürmeye devam edeceğini bir kez daha gözler önüne
serdi.
Çin Siyâsî Danışma Konseyi resmî internet sitesinde yer
alan bilgilere göre, Doğu Türkistan’daki Çin Komünist Partisi (ÇKP) Sözde
Xinjiang Siyâsî Konsey Grubu üyesi ve sözde Xinjiang Halk Hükûmeti Siyâsî
Danışma Komitesi Başkanı (kukla yetkili) Nurlan Abilmejin, 17 Mayıs 2022
tarihinde yapılan ÇKP genişletilmiş toplantısında konuşma yaparak, Doğu
Türkistan’da sözde “Çin ulusal ortak bilincini bir bütün olarak pekiştirmek”,
“İslâm’ın Çinlileştirilmesini teşvik etmek”, “İslâm’ın Çinlileşme sürecini
hızlandırmak”, “İslâm’ın sosyalizme uyarlanma düzeyini güçlendirmek” ve “sözde
Xinjiang’ı (Çin) kültür ile beslemek” gibi Müslüman karşıtı uygulamalarına
devam etme gereğini yineledi.
Toplantıda ayrıca Çin Hükûmeti’nin son yıllarda üstüne
basa basa vurguladığı sözde “merkezî beş ilkeye bağlı kalmak” adı altındaki
“halkı doğru yola başlatmanın ortak ulusal bilinç, doğru tarih, doğru etnik
köken, kültürel ve dinî yönlerden eğitilmesi” safsatası ile dine karşı esas
hedeften şaşmayacağını bildirdi. Nurlan Abilmejin, açıklamalarında, Çin
rejiminin soykırım politikalarına yönelik uluslararası toplumun son dönemdeki
baskılarına güya dış güçlerin Çin’in kalkınmasını baltalamaya çalıştığı
yalanıyla Rejim hükûmetini aklamaya çalıştı.
Toplantıda öne çıkan bazı gelecek plânları, Doğu
Türkistan’daki durumu daha da kötüleştireceğini ve Çin’in Doğu Türkistan’da
insanlığa karşı suç işlemeye devam edeceğini gösteriyor. Çin, son yıllarda
çeşitli isimler altında Doğu Türkistan halkını tamamen asimile etmeye çalışıyor
ve bu şeytanî hedefe ulaşmak için “terörle mücadele” ya da “aşırıcılığı yok
etme” mazeretiyle 2016’dan beri 8 milyon insanı dönüşümlü olarak toplama
kamplarında veya hapishanelerde hapsetti. Mahkûmların çoğu vahşice işkence
gördü ve birçoğu şehit edildi. Bununla yetinmeyen işgalci Çin Hükûmeti, “kırsal
fazla emeğin işe yeniden yerleştirilmesi” yalanıyla Doğu Türkistanlı 1 milyondan
fazla genci Çin vilâyetlerine zorla çalıştırmak üzere sürgüne gönderdi. Yerine
de kötü profilli, sabıkalı, dar gelirli ve vasıfsız Çinlileri Doğu Türkistan’da
kök salma koşuluyla, hem de çeşitli imtiyazlar sağlayarak, sözde “Xinjiang’a yardım”
bahanesiyle Doğu Türkistan’a yerleştirdi. Şimdi de bahse konu sözde İslâm’ın
Çinlileştirilmesi politikası ile halkı dinî inançlarından ve ulusal
kimliklerinden vazgeçmeye, Çin kültürünü tanımaya ve benimsemeye zorlayarak
sıkı bir şekilde sistematik soykırım uyguluyor.
ÇKP rejimi, uluslararası baskı, yaptırım ve suçlamalarla
karşı karşıya kalınca Doğu Türkistan’daki soykırımın faili Chen Chuanguo’yu
görevden uzaklaştırıp, yerine bizzat ÇKP elebaşı Xi Jinping tarafından Ma
Xingrui’yi atayarak, güya “yeni kan değişimi” ile olumlu bir hava estirmeye
çalışmıştı. Fakat rejim yetkilileri kendi içinde, çeşitli toplantılarda
soykırım politikalarını sıkı bir şekilde uygulamaya teşvik ediliyor.
Ayrıca yakın tarihte Doğu Türkistan’daki sözde “Xinjiang Parti
Komitesi”, 10’uncu komitesinin üçüncü genel oturumunda 48 başlık altında “İslâm’ın
Çinlileştirilmesini teşvik etmek” gibi din karşıtı ve sistematik asimilasyon
uygulamalarını içeren sözde “Xinjiang 48 Karakterli Kararı”nı onayladı. Kararda,
“Çin ulusunun bir bütün olarak ortak bilincini güçlendirmek”, “İslâm’ın
Çinlileştirilmesini teşvik etmek” ve sözde “Xinjiang’ı (Çin) kültür ile
beslemek” gibi din karşıtı sistematik asimilasyon uygulamaları 48 başlık
altında sıralanıyor.
Yasa uygulayıcıların daha da yoğun çalışması istenen
oturumda, komünist yetkililer, “ulusal ortak bilincin pekiştirilmesi”
çalışmalarının pratik, esnek, verimli ve iyi bir şekilde uygulanması ve İslâm’ın
Çinlileştirilmesini derinleştirerek İslâm’ın sosyalist topluma uyarlanması”,
sözde Xinjiang’ı (Çin) kültür yoluyla besleme” gibi İslâm’a ve Müslümanlara
yönelik baskıcı politikaların güçlendirilmesi ve genel olarak dini sıkı bir
şekilde yönetme ihtiyacının altını çizerek, adeta Çin’in Doğu Türkistan’daki
soykırım politikalarının gelecek günlerde daha da artacağına dair sinyaller veriliyor.
Çin çeşitli bahanelerle Doğu Türkistan halkının dinî
inançlarını, ulusal kültür ve geleneklerini kısıtlıyor. Onları Çin kültürünü
benimsemeye zorluyor. Hatta anadillerini, her türlü dinî özgürlüklerini
yasaklıyor.
(Kaynak: www.xjzx.gov.cn)