MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek hakkındaki destek açıklamaları dinledim.

Bilmem dikkatinizi çekti mi, her nedense (nedenini biliyorum da) AK Partilileri ve Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sevenleri siyâsî gündem anlamında daha mutmain kılan açıklamalar, Sayın Bahçeli’den geliyor.

Kritik seyreden herhangi bir konuda Sayın Cumhurbaşkanı’nın dahi herhangi bir söylemi, “Cumhur İttifakı’nda kırılmalar var” yalanı etrafında gündem altında ezilmeye çalışılıyor. Telâfisi ise Sayın Bahçeli eliyle yapılıyor.

*

Mehmet Şimşek’in tekrar Maliye Bakanı olmasından evvelki dönemde Türkiye, Merkez Bankası eliyle para politikası faizlerinde yüzde 8 buçuk gibi önemli bir eşiğe kadar indirime gitmişti.

Vatanseverler, bağımsızlık âşıkları, öz inanmışlar, bu hamlenin arkasında durarak ne bedel ödenecekse ödemeye hazırlardı.

Abuk subuk bağ kurmalar, saçma sapan yorumlarla faiz düşürmek nedeniyle enflasyon darboğazına girdiğimizi, döviz kurlarının bu yüzden yükseldiğini anlatanlar oldu.

Unutkanlıklarından değil, ahlâksızlıklarından bu ülkenin pandemiyi nasıl atlattığını, üzerine nasıl bir ekonomik suikasta uğradığını ve üzerine de 6 Şubat 2023 günü dünyada hiçbir ülkenin kaldıramayacağı bir felâketle nasıl bir maliyetin altına girdiğini milletin görmemesi için ellerinden geleni yaptılar.

Derken kritik seçim oldu, Erdoğan bir kez daha Cumhurbaşkanımız olarak takdir edildi. İlk yaptığı iş, kabineyi belirlemekti elbette.

Mehmet Şimşek ismi, Hazine ve Maliye Bakanlığı için göstere göstere geliyordu.

Şimşek’in bakanlığı ve programı, sermaye sahipleri üzerinde pozitif bir cereyan oluşturdu. Bunun etkilerini görmemek imkânsız. Tabiî Şimşek sihirli ve bedel ödemeye hazır vatanseverlerin doğrudan kabul edeceği bir değnekle hiçbir şeyi düzeltemezdi. Ancak yerel seçimlerin AK Parti namına olumsuz sonuçları, Mehmet Şimşek’in uyguladığı programa ve dolayısıyla onun ismine yazılmak istendi.

Sayın Şimşek’i kara kaşına kara gözüne sevdalı hislerle destekleyen yahut da güttüğü politikanın devletimize ve milletimize en uygun politika olduğunu söylemiyorum.

Ancak yapılması gerekeni yaparken arkasında, hatta yanında durulması gerektiğini düşünüyorum. Zira eğer kendisine sabır gösterilmezse zarar edeceğimiz gibi, kendisinden sonra gelen, hiçbir şey yapmayıp da Şimşek’in politikasını sürdürerek karşımıza kahraman olarak çıkabilir. Sonrası malûm…

Bugün bir kabine reformu yapılsa, bu yüzden herkese dokunulsa Şimşek’e dokunulmaması gerektiğini söylemeliyim. Ki ben, daha evvelki yazılarımın pek çoğunda, sürekli kabinede değişiklikleri devlet yönetimi açısından son derece yanlış bulan biriyim.

Yerel seçimlerde AK Parti’nin aldığı olumsuz sonuçta Aile Bakanı’nın Maliye Bakanı’ndan daha fazla payı vardır. Dahası da var ama uzatmaya gerek yok. Bu iddiamda ısrarlıyım da.

Ya Kemal Derviş politikasını uygulayıp da Bilderbergcilere ülkeyi teslim ederken “Ekonomiyi ben kurtardım” diyen tipleri başınıza sonradan belâ etmeyeceksiniz ya da sabredeceksiniz.

*

Yıllardır konuştuğumuz, “AK Parti icraatını bir türlü anlatamıyor” şeklindeki cümleyi en nihayetinde Sayın Cumhurbaşkanı da itiraf etti.

Ve buna ilâve gibi, en son KDV düzenlemesini sanki yeni KDV bindirmesi yapılmış gibi ortaya atan ve ara yerde piyasada bir zamma daha imza atan alçakların sesini bastıramayan, günlerdir “Vallahi KDV zammı yapmadım” diye adeta inleyen bir Maliye Bakanlığı var, farkında mıyız?

Birileri milletin sabrını zorlarken, iktidar partisinin sözde medyası ve taraftarları, “Maliye Bakanı değişecek” yalanına ortak oldu.

Ve yine Sayın Bahçeli, ortalığın dağınıklığını derleyip toparladı.

Sayın Bahçeli bunu yaparken, borsada, döviz piyasasında, bankalarda aşağılık spekülatörlerin uşakları olarak çalışan ajanlar hakkında acaba Devletimiz ne yapacak?

Biraz daha bekleriz…

Bekleriz…