Şia-Pers yayılmacılık hayâlinin beyin ölümü gerçekleşti!

Haşdi Şabi, Iraklı Şiîleri ayaklandırıp ABD’ye karşı Irak Hükûmeti’ne (hükûmet içindeki İran yanlıları ile beraber) baskı yapmaya başladı. İşte ABD, bu noktada tüm bu plânların ve ayaklanmanın arkasındaki ismi ortadan kaldırmaya karar verdi!

İRAN Devrim Muhafızları Ordusu ve Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani, ABD Başkanı Trump’un emriyle öldürüldü.

Bu olay, hiç şüphesiz ki ABD-İran arasında yıllardır devam eden gerilimin en önemli krizlerinden biri hâline gelecek.

Süleymani, sıradan bir isim değildi. İran’ın dış politikasının (Pers milliyetçiliğinin ve Şia yayılmacılığının) sembol ismiydi. İran’ın perde arkasındaki en önemli askerî komutanıydı. Hamaney’e doğrudan bağlı olduğu için ayrıcalıklı ve dokunulmazdı.

Sadece askerî bakımdan değil, İran siyasetinin geleceği için de konuşulan isimlerin başında geliyordu.

ABD, İran için böyle önemli bir ismi öldürdü!

Süleymani’nin yanında Haşdi Şabi örgütünün Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis ve dört üst düzey İranlı komutan daha vardı. Süleymani, bahsedildiği gibi İran’ın en önemli saha elemanı, şia/pers yayılmacılığının beyni konumundaydı. ABD Süleymani’yi öldürerek aslında bu yayılmacılığın beyin ölümünü gerçekleştirmiş oldu.

ABD, bu suikastı neden gerçekleştirdi?

ABD, neden böyle önemli bir ismi öldürdü?

Olayların başlangıcı, ABD’nin kısa süre önce Şii milis gücü Haşdi Şabi’ye saldırısı ile başladı. Şiiler ayaklandı ve ABD Bağdat Büyükelçiliği’ni kuşattı. Bazı ABD hedeflerine ufak çaplı saldırılar oldu. Olaylar büyümeye başladı. Haşdi Şabi, Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı bir milis güç… Yani emirleri doğrudan Kasım Süleymani’den alıyordu.

Olayın özeti bana göre şu: İran malûm, başta Irak olmak üzere tüm Orta Doğu’da daha rahat at koşturmak için ABD’nin bölgeden ayrılmasını istiyordu.

Süleymani; sadece Irak değil, İran’ın Yemen, Suriye, Lübnan gibi ülkelerde ve tüm Orta Doğu ile Kuzey Afrika politikasının milis askerî gücünün arkasındaki isimdi.

Suriye’de olaylar kısmen İran’ın istediği şekilde gelişti. ABD kısmen Suriye’den çekildi. Çekildiği yerlere İran milislerini yerleştirdi. İran Suriye’nin ardından ABD’nin adım adım Orta Doğu’dan çekilmesi için harekete geçti. Milis gücü Hizbullah’ı devreye soktu.

Hizbullah, ABD hedeflerine karşı yıpratıcı saldırılar yapmaya başladı. Haşdi Şabi, Iraklı Şiîleri ayaklandırıp ABD’ye karşı Irak Hükûmeti’ne (hükûmet içindeki İran yanlıları ile beraber) baskı yapmaya başladı. İşte ABD, bu noktada tüm bu plânların ve ayaklanmanın arkasındaki ismi ortadan kaldırmaya karar verdi!

İran’ın tepkisi ve bundan sonrası

İran, bu suikasta beklendiği gibi çok büyük bir tepki gösterdi. En üst perdeden intikam yeminleri edildi. Süleymani için görkemli bir cenaze töreni düzenlendi. Milyonlar bu cenaze törenine katıldı…

Ve 8 Ocak tarihinde İran harekete geçti. Gece yarısı ABD’nin, Irak’ın Anbar eyaletindeki Ayne’l-Esad Hava Üssü’ne ve Erbil’deki Amerikan askerlerinin bulunduğu noktalara füze saldırısı gerçekleştirdi.

İran bu saldırılarda 80 ABD askerinin öldüğünü, 200’den fazla yaralı olduğunu iddia etti ancak ABD tarafından yapılan açıklamalarda, saldırılarda ufak çaplı hasarlar dışında herhangi bir kayıp verilmediğini belirtti.

Saldırıdan önce İran, Irak’ı aramış ve bilgilendirme yapmıştı. Yani ABD için bu saldırı sürpriz değildi. İran çok zayıf bir tepki vermiş oldu.

Bu olayın danışıklı dövüş olduğunu iddia edenler var. Ben buna ihtimâl vermiyorum. Evet, İran bu saldırıyı, kendi içinde güçlenen muhalif kesimi baskılamak ve Pers milliyetçiliğini konsolide etmek için kullanacaktır. Hattâ belirli bir süre kendi içinde istediği birlik ve beraberliği de sağlayabilir. Ama şurası kesin: İran’ın dış politikası büyük bir yara aldı. Ayrıca böyle önemli bir kayba karşı çok zayıf bir tepki vermiş oldu.

ABD ile İran’ın gücü kıyaslanmaz. ABD, 48 saat içinde İran’ın tüm stratejik hedeflerini imha etme gücüne sahip! İran’ın HSS’leri ABD karşısında yeterli değil. İran’ın düzenli ordusu, ABD karşısında çok zayıf kalır. İran bu yüzden ABD ile olası bir savaşı göze alamaz!

İran’ın en büyük gücü ve en önemli kozu, kara milis gücü… Bu milis güç, Şia temelinde tüm Orta Doğu’ya yayılmış önemli bir güç. ABD için bile yorucu ve yıpratıcı olacaktır. Bu yüzden ABD de tüm Orta Doğu’ya yayılacak bir kara milis savaşını istemeyecektir.

Bundan sonra İran, ABD’ye doğrudan değil ama perde arkasından yönettiği kara milis gücü ile topyekûn değilse de düşük yoğunluklu karşılık vermek isteyecektir.

ABD ise bu saldırılar karşılığında, nükleer tesisler başta olmak üzere belli başlı stratejik hedefleri vurarak İran’a cevap verebilir. Ancak büyük bir savaş ihtimâli uzak görünüyor.

Süleymani’ye gelince… Diğer tüm zalimler gibi ateşi bol olsun!