Şeytan işi şeyler

Hiçbir kul, Allah dilemedikçe hiçbir kula yardım edemez. Allah (cc) insanları insanlara vesile kılar, doğru. Ancak O’ndan yardım isteyenlere güzel insanları vesile kılar. Bu şiarla, çaput bağlamalar, dilek tutmalar ve bilumum bâtıl hareketler, ancak insanı bâtıla meylettirir. Hakkın ve gerçeğin varlığını göremez hâle getirir.

“EY iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar, fal okları, şeytan işi iğrenç şeylerden ibarettir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide, 90)

Böyle buyuruyor Rabbimiz ayetinde. Hemen bir sonraki ayet de şöyle biter: “Artık vazgeçtiniz, değil mi?”

Vazgeçmek gerek!

Ayette sayılanların tümü aklı karıştıran, insanlar arasına nifak sokan ve imanı zedeleyen şeyler. İçki ve kumar illetine düşen insanlar bile bunların hayırlı olmadığını bilir. Allah muhafaza eylesin, ne kadar bu hataya düşmüş varsa, kurtulmak nasip olsun!

Fakat fal gibi daha zararsız görünen bazı alışkanlıklar var ki, bunlarda insanın kendini durup bir tartması da kolay olmuyor. Bazen çok inançlı insanlarda bile bu tip temayüller görmek üzücü.

Fal ve gelecekten haber veren her türlü hareket, insanın ruh hâlini bozar. Yaradan, “Geleceği ancak Ben bilirim” buyurmaktadır. İnsanın doğasına da böylesi uygundur zaten.

Geleceği bilmek, zannedildiği üzere insana kolaylık ve rahatlık vermeyeceği gibi imanî ve ruhsal bozulmaları da beraberinde getirir. Hiç şüphe yok ki, Rabbin koyduğu tüm sınırlar, insanın daha insanca yaşaması yolunda geçerli ve gerekli olan her şeyi ihtiva eder. İnsan sabahtan akşama bulunacağı hâli bile bir şekilde bilebilseydi, bu ona hayır değil, büyük zararlar getirecekti.

Geleceği bilebilseydik hayrımıza olmazdı. Peki, geleceği bilen var mı? Bakınız, Neml Sûresi ne diyor:

“De ki, ‘Allah’tan başka göklerde olsun, yerde olsun, hiç kimse gaybı bilemez’. Onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.” (Neml, 65)

Allah’a inanan hiçbir insan bu ayetten sonra falcıya, medyuma inanmaz. Ama hem Allah’a inanıp, hem de bu tip beklentilere düşen insanların hâli ne olacak? Şüphesiz Allah çok affedicidir. Öyleyse Maide Sûresi’nin 91’inci ayetinde de buyurulduğu üzere, “artık vazgeçmek zamanıdır”!

Bazı hatalar insanın güzel hasletlerini yerle bir eder. Bu tip yönelimler de maalesef yıkıcı akıbetlere gebe…

Diyelim ki, bir falcıya gittiniz ve size olası bir vakayı haber verdi. İnandınız ya da inanmadınız. Fakat tam da falcının dediği gibi bir olay yaşadınız. İşte tam burada, çetin bir imtihanda, belki de uyarıda olduğunuzu fark etmek zamanıdır! Falcı ya da başka bir şeyci asla geleceği bilemez, bunu Rabbin buyurdu. Peki, bu falcı nasıl bildi? Bilmedi. Asla da bilemeyecek. Ama bir bilen vardı, senin falcıya gidişin, O’na olan imanını zedeledi ve şimdi falcının sözlerine denk düşen bu olay da imanını tazeleme, tövbe etme zamanıdır.

Birinin geleceği bilmesi mümkün olamayacağına göre, ancak bir denk geliş mevzubahistir. Hayatta hiçbir şey O’ndan habersiz ya da O’ndan izinsiz vuku bulamayacağına göre, bu denk geliş de öylesine değildir. Burada Rabbin bir imtihanı ve bir uyarısı muhakkak vardır.

Her şeyin O’nun kudretiyle vuku bulduğu gerçeğini idrak ettiğimizde, böyle şeytanî durumlar karşısında da bir durup düşünmek gerek.

Maide Sûresi’nin 90’ıncı ayetinde içki ve kumarla birlikte zikredilen bu kötü alışkanlıklar, tabiatları gereği benzer yıkımları meydana getirir.

Sanırım Allah’ın ayetinde neden bunların bir arada zikredildiği üzerinde de düşünmek gerek. İşin içinden çıkamıyorsak, tefsir ilminden faydalanmak lâzım. Ama Rabbimiz bize akletmeyi defaatle emrettiğinden, önce hemen bu kabiliyeti devreye sokabiliriz.

İçki uyuşturucudur. Kumar da öyle… İkisi de bağımlılık yapar, aklı bozar, nefreti ve öfkeyi tetikler, güzel duyguları kemirir. Aklı bozan her şey kalbi de köreltir. Düşünemez, akledemez hâle gelen insan, zamanla hakkı ve bâtılı ayırt edemeyecek bir mânevî çöküşe girer. İşte fallar ve geleceği haber verdiğini iddia eden nice oluşum da insanın akıl dengesini bozacak, bir tür bağımlılık yapacak ve zamanla imanı zedeleyip insanı insan olmaktan çıkaracak.

Geleceği yalnız Allah bilir.

Yardım yalnız O’ndan dilenir.

Hiçbir kul, Allah dilemedikçe hiçbir kula yardım edemez.

Allah (cc) insanları insanlara vesile kılar, doğru. Ancak O’ndan yardım isteyenlere güzel insanları vesile kılar. Bu şiarla, çaput bağlamalar, dilek tutmalar ve bilumum bâtıl hareketler, ancak insanı bâtıla meylettirir. Hakkın ve gerçeğin varlığını göremez hâle getirir.

Rabbim cümlemizi muhafaza eylesin!