“Şeyatine’l-ins” ya da insan şeytanlar

Artık dünyanın tüm vicdanlı ve aklı selim insanları, Orta Doğu’da kan dökmeye yeminli büyükbaşların birer Siyonizm plânı olduğunu ve Müslümanların da kara propagandanın mağduru olduğunu keşfetmiş durumda. Daha da ilgi çekici olanıysa, artık din ve ırk ayrımına kimse temas etmiyor. Çünkü İsrail’in 7 Ekim’den beri Gazze’de yaptığı şey ırk ve inanç düşmanlığını da aşmış bulunmakla dünyayı ikiye ayırmak üzere; insanlar ve şeytanlaşmış insanlar…

EN’AM Sûresi 112’nci ayette Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Böylece Biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle baş başa bırak da ahirete inanmayanların kalpleri ona (o yaldızlı sözlere) kansın, ondan hoşlansınlar ve işledikleri kötülüğü bundan böyle de işlemeye devam etsinler.”

Ayet-i kerimede, insanların ve cinlerin arasında şeytanlaşmış olanlarının bulunduğuna ve bunların da peygamberlere düşmanlık etmekte olduğuna işaret edilmiş. Zira Nas Sûresi’nde de insanların ve cinlerin şerrinden Allah’a sığınırız. Buradan hareketle, insanı hem aldatma, hem de güzeli çirkin gösterme yoluyla günaha ve harama sevk edenin ve insanlığın ifsadı için bütün yolları deneyecek olan isyankâr varlıkların yani şeytanların aramızda insan urbasıyla dolaştığını da anlamış bulunuyoruz.

Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor Efendimiz: (Ebû Zerr el-Gıfarî Hazretleri diyor ki,) “Resûlullah’ın mescitte bulunduğu bir sırada mescide girdim ve varıp yanına oturdum. Hazreti Peygamber, ‘Ey Ebû Zerr, cin ve insan şeytanlarının şerrinden Allah’a sığın’ buyurdu. Ben, ‘İnsan şeytanları da mı var?’ dedim. ‘Evet’ buyurdu.”

Allah’ın hükümlerini ve Peygamberlerin tebliğ ettiklerini reddeden, onların yasalarını çiğneyip kendi nefislerine göre kanunlar icat eden, tabiatı, toplumları ve tohumları bozan, ahlâksızlığı, adaletsizliği ve sınırsızlığı yücelten, insanları Allah yolundan alıkoyan ve sapkın güzergâhlara müşteri toplayan, özetle şeytanın gayesi üzere ve onun emirberliğinde ömür süren insan kılığında şeytanların, daha doğru bir tabirle şeytanlaşmış insanların varlığı kuşkusuz.

 

Ayette insan ve cin şeytanlarının her peygambere düşmanlık ettiği belirtilmiş. Buradan bakınca, bugün Allah’ın hükmettiği ile toplumlara yön veren ve Hazreti Muhammed’in (sav) tebliğine, sünnetine, hadislerine ve şeklini, sınırını öğrettiği farz ibadetlere bağlılıkla ömür süren, onun üstün ahlâkını ve insanlık timsali hayatını nesillere aktarmaya gayret eden kişi ve toplumlara düşmanlık edenlerin de “şeyatine’l-ins” kapsamına giren bir kimlikte olduğunu görmek zor değil.

Hemen günümüzün kanayan yarası Gazze’ye gözümüzü çevirip orada yaşanan vahşet ve katliamın nasıl bir şeytanî içgüdü ile icra edildiğine birkaç zihin mesaisi harcarsak, Rabbimizin sıfatlandırdığı bu insan maskeli şeytan ruhlu yaratıkların şu an Gazze’de çocuk kanı içtiği hakikatine de varabiliriz.

Tarih boyunca savaşlar, çatışmalar, çıkar ve toprak kavgaları yaşanageldi. İslâm toplumları ancak küfrü bitirmek ve zulmü durdurmak üzere ellerine silah almışlardır. Fakat Allah’ı unutan ve Hazreti Muhammed’i tanımayan toplumların işgal, gasp, zulüm ve işkence gibi en alçak eylemlere el olmaktan hiçbir zaman geri durmamışlardır. Zira Filistin’de bir savaş yok. Filistin’de işgal, hırsızlık, gasp, talan, cinayet, katliam ve soykırım var. Saya saya bitiremeyeceğimiz bütün zelil suçları işleyen İsrail ve ona bu kanlı eylemler boyunca destek ve teşvik veren ABD ve çeşitli Batı ülkelerin sözde liderlerinin şeytanın dünyadaki mesai arkadaşı olduğu fikrine kim karşı çıkabilir ki?

Eğer işi bu raddeye getirip de böylesi bir zulmü ısrarla ve aylarca devam ettirecek kadar akıl ve izanlarını kaybetmiş olmasalardı, dünyanın ritminde de bu raddede yankılanma bulamayacaklardı. Fakat artık kendi kimliklerine denk düşen bu aşağılık saldırı eylemleri ile şeytanî vasıflarını daha fazla gizleyemeyecek kadar aşikâr ettiler. Belki bugüne kadar İslâm’ı ve Müslümanları değersiz gösterme projeleri bir şekilde Batı insanında yankı buluyor ve yaptıkları haksız ve cani eylemler derin bir ıssızlıkta ve yankısızlıkta süregeliyordu.

Fakat artık dünyanın tüm vicdanlı ve aklı selim insanları, Orta Doğu’da kan dökmeye yeminli büyükbaşların birer Siyonizm plânı olduğunu ve Müslümanların da kara propagandanın mağduru olduğunu keşfetmiş durumda. Daha da ilgi çekici olanıysa, artık din ve ırk ayrımına kimse temas etmiyor. Çünkü İsrail’in 7 Ekim’den beri Gazze’de yaptığı şey ırk ve inanç düşmanlığını da aşmış bulunmakla dünyayı ikiye ayırmak üzere; insanlar ve şeytanlaşmış insanlar… İşte bu yüzden her dinden ve milletten insan, Siyonizm’in bu şeytanî eylemleri karşısında insanî bir duruşu kendine vazife biliyor.

Bu aralar dünyayı çok farklı denklemlere ve makulelere ayırmaya hacet yok. Tam da şeytanlar ve insanlar arasında büyük bir mücadele başlamış bulunuyor. Tabiî bunun bir başka lâtif akıbete varışı da mümkün. İslâm’ı, Allah’ın hak yolunu bugüne kadar karalayanların da birer şeytanlaşmış insan olduğunu anlayan dünya insanı, İslâm’ı anlamak ve Allah’ın hak yoluna girmek üzere yeni bir gayret içerisine de girmiş bulunuyor.

Anladık ki, düşmanı bilmek ve tanımak, hak olana varışı da daha imkânlı kılıyor.