Serseri mayın tehlikesinin arkasında hangi üç harfliler var?

Rusya’nın zayıflaması ve Ukrayna’nın tükenmesi için birini kışkırtan, diğerine sınırlı destek sağlayan, verdiği desteğe rağmen, tam anlamıyla Ukrayna’nın yanında durmayan, savaşın uzamasını yeterli görmeyip aynı zamanda genişlemesini arzulayan birilerini tanıyor muyuz? Fotoğraf kartı teknedeki sudan çıktı ve yavaş yavaş görüntü belirmeye başladı gibi. Acaba A ile başlayıp B ile devam eden ve D ile biten bir üç harfli midir bu işin arkasındaki?

“420 mayın” dediler, “Odesa’dan çıktı, zincirlerinden koptu, serseri gibi yüzüp size doğru geliyor”…

Biz de mayın tarama gemilerimizi harekete geçirdik.

Vakit kaybetmeden denize açıldılar.

Balıkçıların, ticarî gemilerin gördüğü birkaç mayını yakaladık ve gereğini yaptık.

Fakat mevzu net değil.

Epeyce karışık.

Akla gelen ilk sorular şunlar:

Kim saydı, nasıl saydı?

420 mayın, vaktiyle döşenen mayınların toplamı mıdır, sürüklenenler mi?

Bütün mayınlar mı ipini kopardı, yoksa bir kısmı mı?

Hepsi değil, sadece bir kısmı da olsa, mayınlar ne diye savaşın ateşli günlerinde durup dururken kopmaya ve denizde sürüklenmeye başladı?

Çok saçma bir durum değil mi?

*

Döşenen mayınların sayısını bilmek mümkün ama sürüklenenlerin kaç tane olduğunu kimse tahmin edemez.

Şayet kendi elleriyle bir işe girişmedilerse…

Yakalanıp imha edilenlerin dışında, önümüzdeki günlerde kaç tanesi daha bize ulaşacak, kimsenin bir fikri yok.

360 deniz mili uzaktan altı günde kıyılarımıza ulaşması da kafa karıştırıyor.

“Acaba birilerinin katkısıyla mı geldiler?” diye düşünüyoruz ister istemez.

Bir deniz milinin bin 852 metre olduğunu hatırlatalım.

İkisini çarptığımızda 666 kilometreden fazla mesafe çıkar karşımıza.

Kendi hâlinde sürüklenen bir serseri mayın, günde 111 kilometre yol alabilir mi?

Serseriliğin de bir sınırı olsa gerek.

Akıntıya ve rüzgâra bağlı olarak yol aldığında, “Mayınlar o kadar hızlı ilerleyemez” diyor işin erbabı.

“Getirilip yakın sularda bırakılmış olabilir…”

Öyleyse ortada ciddi bir kasıt var demektir!

*

Denizcilere yasak geldi: “Mayın tehlikesi var, denize açılmayın.”

Balıkçı tekneleri de, ticarî gemiler de aynı tehlikeye maruz.

Kendi yolunda sakince ilerlerken, bir mayına çarpıp batmayı kimse arzu etmez.

Risk ufak bile olsa, uzak durmak, tedbirli davranmak gerekir.

Mayınların târihi çok eski olsa da çarptığı tekneyi havaya uçuracak kapasiteye sâhip her biri.

Eski târihli diye “târihî eser” niteliğine sâhip göremeyiz.

*

Bizi de bir ucundan savaşa dâhil etmek isteyen üç harflilerin mârifeti söz konusu gibi.

Rusya’nın böyle bir eyleme girişmesi mantıksız.

Ukrayna’dan beklemek de mümkün değil.

Onlar kendi canlarının derdindeler.

Bu ikisinin bizimle bir sıkıntısı da yok zaten.

Ne biri, ne diğeri bizim savaşa dâhil olmamızdan bir fayda sağlayabilir.

Eleştirdiğimiz, karşı çıktığımız taraflar bulunsa da iki ülkeye de dostça yaklaştığımızın cümle âlem farkında.

En çok da savaşan iki ülke iyi biliyor bunu.

O kadar ki, arabulucu olmamızı istiyor, savaşı durdurmak için ülkemizde toplantı yapıyorlar.

Dahası, barış için imza atılması hâlinde “garantör ülke” olmamızı talep ediyorlar.

O hâlde başka taşların altına bakmak gerekecek.

*

Ülkemizi zarara sokmak isteyen birileri olmalı.

Kim olabilir?

Çocukların yaptığı gibi, “O piti piti, karamela sepeti” diye saysak, ortaya çıkar mı?

Çıkmaz.

Akıl yürütmek lâzım.

Belki tahminleri birleştirerek bir yere varabiliriz.

Kim olabilir, kimler olabilir?

Savaşın bitmesini istemeyen…

Aksine hızlanarak devam etmesini arzulayan…

Savaştan hiç zarar görmeyen ve savaş uzadıkça kendine sağladığı avantajı yükselten…

Zelenski savaşı bitirmeye yönelik cümleler kurmaya başladığında, anlaşma sinyali verdiğinde, bu gelişmeden hoşlanmayan…

Hiç vakit kaybetmeden silah desteğini yükselterek “Devam et koçum” diye gaz veren…

Rusya’nın zayıflaması ve Ukrayna’nın tükenmesi için birini kışkırtan, diğerine sınırlı destek sağlayan…

Verdiği desteğe rağmen, tam anlamıyla Ukrayna’nın yanında durmayan…

Savaşın uzamasını yeterli görmeyip aynı zamanda genişlemesini arzulayan birilerini tanıyor muyuz?

Fotoğraf kartı teknedeki sudan çıktı ve yavaş yavaş görüntü belirmeye başladı gibi.

Acaba A ile başlayıp B ile devam eden ve D ile biten bir üç harfli midir bu işin arkasındaki?

Bildiğimizden değil, sadece tahmin yürütüyoruz.

En ufak bir fesatlık da barındırmıyor tahminlerimiz. Art niyetten uzağız.