Şefkatli tokat

Bomba seslerinden korkan çocuklar sadece şimşek sesinden korkana veya Afrikalı bir çocuk “Anne, bu tabağı bitiremiyorum” diyene kadar, çocuklar çocuk gibi yaşayana kadar mutlu etmeye devam edelim. Çünkü bizi mutluluk kurtaracak. Bu çocuklar bizi yaşatacak!

BAZI anların kısalığı bazen birçok şeyi fark etmek için yeterlidir. Bazı zamanlar farkındalıklara gebedir. Yakın zamanda yaşadığım bir olay, bu hayatta çok iyi yaptığımı zannettiğim şeylerin sahiciliğini sorgulamama vesile oldu. Yapamayacağım vazifeleri üstlenip yapabileceklerim için zaman kaybettiğimi şefkatlice yüzüme vurdu. Geç olmadı, güç olmasın…

Yakın bir zamanda, asansörde alt kat komşumuz ile karşılaştım. Hâlini hatırını sorduktan sonra yanında duran tatlı kız çocuğuna ilişti gözüm. Kızı olduğunu söyledi, çok şaşırdım. Çünkü beş sene önce annemle yeni doğduğunda bebek ziyaretine gitmiştik. Daha iki haftalıktı, gözlerini bile zor açıyordu. Şimdi karşımda ve tam beş yaşında! Kendim bile kendimden bunu beklemiyordu. Kilometrelerce uzaklıklarda yaşayan çocuklar için kaç gece uykularımın kaçtığını, kaç defa “Acaba ne yapabilirim?” sorularıyla kıvrandığımı hatırlamıyorum bile. Şimdi küçük bir çocuk çıktı karşıma ve bana bütün bu yaptıklarımın sahiciliğini sorgulattı. Öyle ya, ben, çok yakınında büyüyen bir çocuktan habersiz biri olarak kilometrelerce uzaklıklar için ne kadar sahici olabilirdim ki?

Bir şefkat tokadı misâli dikildi karşıma “beş” sayısı. Uzun uzun düşünmelerimin ardından her defasında sadece duâ edebileceğimi düşünürdüm, fakat anladım ki, yakınımda fayda sağlayabileceğim birçok çocuk var.

Yaşadığım kısa fakat arka plânda önemi büyük bu olaydan sonra bahçede oynayan çocukları gördüğümde selâm vermeye, onlarla muhabbet etmeye, bazen akşamları yanlarına inip sohbet etmeye bile başladım. O kadar güzel muhabbet ediyoruz ki çoğu zaman onlar bana bir şeyler öğretiyorlar.

Meselâ, artık yolda yürürken kulaklık takmıyorum; çünkü “Sokağın sesini dinlemek çok zevkli Sümeyye Abla” dedi içlerinden biri. Bir diğeri, kavga edip arkadaşına vurduktan sonra, “Pardon, çok acıttım” dedi ve sonra sarıldılar birbirlerine. İçlerinden biri dört yapraklı yonca bulamadığı için saatlerce ağladı meselâ…

Masumiyetleri, içtenlikleri büyüdükçe içimde ve etrafımda, azalan ne varsa onlarda buldum hepsini. Bana gökyüzünden çok ayaklarımı gördüğümü fark ettirdiler. Bana sahici olmayı armağan ettiler.

Artık haberlerde gördüğüm çocuklar için üzülürken, duâ ederken, kalbimin daha mutmain olduğunu, ağzımdan çıkan her cümlenin yüreğimden geldiğini hissediyorum. Çünkü ben, kendi kapımın önünü süpürmeyi öğrendim. Ulaşabildiğim, gördüğüm, tanıdığım her çocuk için elimden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyorum.

Ortadoğu’da, Afrika’da veya dünyanın farklı bir yerinde yaşayan, acı çeken, aç kalan, üzülen, ağlayan ve ulaşamadığım her çocuk için yakınımdaki bir çocuğu mutlu etmeye çalışıyorum. Dilerim, sizin de alt katınızda, yan sokağınızda veya üst mahallenizde bir çocuk daha sizden habersiz büyümez.

Büyüklerime ve yaşıtlarıma her çocuktan öğreneceğimiz ve her çocuğa öğretebileceğimiz bir şeyler olduğunu hatırlatmak, uzaklara ulaşabilenlere veya ulaşmak için şansı olanlara ise yollarının açık olması için her daim duâ ettiğimi söylemek isterim. Ulaşabildiğimiz sınırları bilip kendi sınırlarımız içinde bir şeyler yapabilirsek, bu dünya bir gün elbet değişecektir. Bomba seslerinden korkan çocuklar sadece şimşek sesinden korkana veya Afrikalı bir çocuk “Anne, bu tabağı bitiremiyorum” diyene kadar, çocuklar çocuk gibi yaşayana kadar mutlu etmeye devam edelim. Çünkü bizi mutluluk kurtaracak. Bu çocuklar bizi yaşatacak!