CHP’li sefir Ünal
Çeviköz’ün, Azerbaycan’ın Ermenistan işgali altındaki toprağı Karabağ’ı
kurtarmak için başlattığı operasyon hakkında sarf ettiği sözler infiâle neden
oldu.
Dünyadaki
birçok Ermeni büyükelçisinin aklına gelmeyen yalan ve provokasyon, ne hikmetse
herkesten önce Çeviköz’ün aklına geldi ve onun tarafından dillendirildi.
Çeviköz’ün
kara propagandası bir gün sonra Ermenistan’ın Moskova Büyükelçisi ile
Ermenistan Dışişleri Bakanı tarafından gündeme getirildi. Çeviköz böyle bir
yalanı dillendirmeseydi, Ermeni yetkililer belki de bunu uydurmayı akıl
edemeyeceklerdi.
Mesele,
Ünal Çeviköz’ün gerek S-400’ler, gerek Libya politikası, gerekse de
Azerbaycan’ın Karabağ’ı kurtarma operasyonlarıyla ilgili söyledikleri değildir.
Mesele, Türkiye’nin yakın geçmişte böyle büyükelçilere sahip olmasıdır!
Türkiye,
dünyada iddia sahibi bir ülke. Bir ülkenin kendini dünyaya anlatması, hak ve
çıkarlarını muhataplarına kabul ettirmesinde ise büyükelçilikler önemli rol
oynarlar. Özellikle dünya siyâset ve ekonomisinin yönlendirildiği başkentlerde
bulundurduğunuz büyükelçiler çok önemlidir. Tabiî dost ve kardeş ülkelerde
bulundurduğunuz elçiler çok çok daha önemlidirler.
Ünal
Çeviköz, hem Bakü Büyükelçiliği, hem de Londra Büyükelçiliği yapmış bir isim.
Yani hem dost ve kardeş ülkede, hem de dünya ekonomisi ve siyâseti için önemli
bir başkent olan Londra’da Türkiye adına görev almış bir isim…
Bu
ismin görev yaptığı dönemlerle ilgili birçok soru işareti oluşuyor ister
istemez. Ama onun ötesinde bir durum analizi yapmamız lâzım.
AK
Parti’nin iktidarları döneminde Washington Büyükelçiliği yapan Faruk Loğoğlu,
CHP’den milletvekili oldu ve Dışişlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı
yaptı.
Paris
Büyükelçiliği yapan Osman Korutürk, CHP’den milletvekili oldu ve Dışişlerinden Sorumlu
Genel Başkan Yardımcılığı yaptı.
Bağdat
Büyükelçiliği ve Kamu Güvenliği Müsteşarlığı yapan Murat Özçelik, CHP’den
milletvekili oldu, Dışişlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı yaptı.
Musul
Başkonsolosu iken konsolosluk çalışanlarını IŞİD’e teslim eden Öztürk Yılmaz,
CHP’den milletvekili oldu, Dışişlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı
yaptı…
Ünal
Çeviköz, Londra Büyükelçisi iken emekliye ayrıldı, CHP’den milletvekili oldu ve
o da Dışişlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı koltuğuna oturdu. Son
kurultayda Parti Meclisi’ne seçilemediği için tekrar aynı göreve atanamadı.
Kemal
Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi’ne seçtiremediği Çeviköz’ü kendine başdanışman
yaptı.
Denilebilir
ki, “Gayet normal bir durum… Bir diplomatın, emekli olduktan sonra, kendine
yakın gördüğü siyâsî partide siyâset yapması en doğal hakkıdır”… Kimsenin buna
bir itirazı olamaz zaten. Ama bu saydığımız görevler ve dönemler, Türkiye için
dönüm noktalarıdır.
Türkiye’nin
tezlerine inanmayan, hattâ tam aksini savunan sefirlerin görev yaptığı zamanda
büyük bâdireler atlattık.
17-25
Aralık’ta Londra Büyükelçimiz, Çeviköz’dü. Çözüm Süreci ve teröre karşı
mücadelenin en çetin dönemlerinde Kamu Güvenliği Müsteşarımız Murat Özçelik idi…
Bir
angreman tanıklığı
Bir
kimsenin bir ülkeye elçi atanmasından önce, o ülke yönetiminden, söz konusu
kişinin uygun görüldüğüne ilişkin ön onay istenir. Diplomaside buna “angreman”
denir…
2014
yılında İngiltere, Ankara Büyükelçiliğine atamak istediği Richard Moore için
Türkiye’den angreman ister. Moore’un elçiden çok istihbaratçı olduğunu bilen
Türkiye, buna mukabil Çeviköz’den boşalan Londra Büyükelçiliğine, tıpkı
İngiltere gibi bir istihbaratçı önerir.
Eğer
İngiltere, Türkiye’nin istihbaratçı kökenli ismine izin verirse, Türkiye de
İngiliz istihbaratçı Moore’a izin verecektir.
İngiltere,
Türkiye’nin önerdiği isme seve seve onay verince, Türkiye de Richard Moore için
onay verir.
İngilizlerin
Ankara Büyükelçisi Richard Moore, şu an İngiltere Ulusal Güvenlik Danışmanı
Yardımcısı (DNSA) görevini yürütürken, Türkiye’nin Moore’a karşılık İstihbarat
kökenli olduğu için Londra’ya atadığı isim, Abdurrahman Bilgiç’tir. Bilgiç,
DEVA Partisi kurucu üyesidir...
“Durum budur Hâkim Bey, söyleyecek başka sözüm yok!”