EN baştan söyleyelim;
İP’li Lütfü Türkkan’ın sarf ettiği hakaret, hem ferdî bakımdan, hem ülke
siyaseti bakımından rezalet ötesi bir ahlâksızlıktır.
Bu
duruma rağmen Lütfü Bey’in milletvekilliğinden istifa etmemesi ilâve bir
ahlâksızlıktır.
Bu
durumu desteksiz söylemlerle temizleme gayretine içine girmek, Lütfü Bey’in
çevresince, İP ve CHP cenahınca ayrı bir ahlâksızlıktır.
Bu
tür olası ahlâksızlıkların önüne geçmek içinse tek çare vardır: Seçim
sisteminin topyekûn değişmesi ve iki turlu dar veya daraltılmış bölge
sisteminin uygulanmasıdır.
Vatandaşın
milletvekilini bizzat tanıyacağı bu sistemle genel başkanların seçtikleri ve
partisi sayesinde parlamentoya giren isimlerden arınacağız.
“O
kişi başkan için çok önemli”, “Filanca kişi partinin finansörlerinden” denile
denile Meclis’i zengin iş adamları yurduna çevirmekten bıkmadık mı?
Seçim
sistemimizle alâkalı olarak sadece seçim barajının konuşulması bana enteresan
geliyor.
Bu
noktada ayrıca “seçim yardımı” denilen, ensesi kalın teşkilat üyeleri ile seçim
materyali üreten şirketleri zengin eden hibenin de kaldırılması elzem!
Seçim
öncesi bırakın vatandaşa uğramayı, uğradığı noktaları genel başkanına ispat
etmek için fotoğraflayan milletvekili adaylarından, aday gösterilmediğinde
partisine küsüp iftira atan ve de partisi için çalışmayan aday adaylarından
yıldık.
Seçim
sonrası vatandaşa hakaret etmekten yüksünmeyen, yarım ağızla özür dileyip bir
de konuyu örterek üste çıkmaya kalkışan milletvekillerinden yıldık.
Yalancı,
iftiracı, vatandaş dövdürten, tehdit eden, partisini kendisine kalkan olarak
kullanan milletvekillerinden yıldık.
Ülke siyasetinin arındırılması ve bu köhne işleyişten kurtulmak için net şekilde seçim sisteminde nitelikli ve derin bir değişime gitmek şarttır.