Savaşta önce gerçekler ölür

ABD, İngiltere ve diğer sömürgeci güçler diğer uluslara karşı açtıkları tüm savaşlarda önce gerçeklerin üzerlerini örtmekte, sonra ürettikleri sahte delillerle dünya kamuoyunu aldatarak savaştan galip çıkmaya, üstünlük sağlamaya çalışmaktadırlar. Onlar için acının, gözyaşının, ırkın, tenin, hatta dökülen kanın bile rengi yoktur!

ERMENİ çeteleri, başta Doğu Anadolu bölgemiz olmak üzere yurdumuzun birçok vilâyetinde yaşayan savunmasız vatandaşlarımızı acımasızca katlettiler. Kadınlara ve kız çocuklarına tecavüz ettiler. Bebekleri süngülerin ucuna takıp sokak sokak gezdirdiler. Yeni doğum yapmış annelerin, bebeklerini emzirmesinler diye meme uçlarını kestiler. Erkeklerin tenasül uzuvlarını kestiler. Vatandaşlarımızı devasa çukurlara doldurdular, üzerlerine benzin döküp yaktılar. Hiçbir insan bedeninin kaldıramayacağı ağır işkenceler yaptılar. Kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’i dahi ayaklar altına alarak parçaladılar.   

Hâl böyleyken, bütün deliller Ermenilerin aleyhlerineyken, İngiliz gazeteleri, Türklerin vahşi ve barbar olduklarını yazdılar, yazdırdılar. Amerikan medyası ve siyaseti, “Türkler Ermenileri katletti” diye Ermenilere arka çıktı. Bu hâlâ böyle…

***

Daha dün, yakın tarihte yaşanan bölgesel savaşlara baktığımızda, meselâ Yeni Dünya’da, Kızılderili yerlilere açtıkları savaşı kazanabilmek için çiçek hastalığı ile enfekte edilmiş battaniyeleri kullandılar.

Vietnam’da emellerine ulaşabilmek için “Tonkin Körfezi” yalanını uydurdular.

Irak’ın zengin petrol rezervlerinin üzerine çökmek için “Kitle imha silahlarına sahipler, kimyasal biyolojik silahları var” diye yaygara kopardılar.

Suriye’de de yaygınlaştırdıkları şiddetli protestolar ve algı operasyonları ile iç savaşın çıkmasına yol açtılar.

ABD ve İngiltere başta olmak üzere, Batılı güçler, tezgâhlanmış yalan haberleri gazetelerinde yayınlayarak, televizyonlarında haber yaparak, yalan istihbarat faaliyetlerinde bulunarak, ekonomik olarak ele geçirmeyi hedefledikleri devletleri dünya kamuoyunda zor durumda bırakıyorlar. “Barış ve huzur getireceğiz” diye konuşlandıkları ülkeleri kan ve gözyaşına boğdular, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini acımasızca sömürdüler. Bunlar, karşılarında güçlü-kuvvetli-dişli, zengin, gelişmiş, kendi kendine yeten, mamur devlet(ler) istemiyorlar. 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’nın askerden ve Nazizm’den arındırılmasını gerekçe göstererek 24 Şubat 2022 tarihinde başlattığı ve bugün devam eden askerî operasyonun (veya Rusya’nın Ukrayna’yı işgal plânının) daha önce yaşanmış savaşlardan farklı olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Ukrayna’nın Bucha kentinde sivilleri sokaklarda kim(ler) infaz etti, toplu mezarları kim(ler) açtı? Bucha katliamını kim(ler) yaptı?

Bu sorunun cevabını, bir itiraf olmadığı sürece asla öğrenemeyeceğiz.

Savaş, düşmana centilmenlik gösterilmeyecek kadar çetin geçen bir ölüm kalım mücadelesidir.

İnsanların birbiri üzerinde iktidar kurmaya başladıklarından beri “Böl ve yönet” düşüncesinin başvurulan en etkili bir yöntem olduğu tezini savunan, terör ve zulmü uyguladığı politikaların baş aracı yapan Fransa Kralı 11’inci Louis, “Riyakâr olmayan, devlet yönetemez” der.

Çinli komutan Sun Tzu, “aldatma”nın savaşın temeli olduğunu söyler.

İngiliz devlet adamı Winston Churchill ise, “Savaş zamanı hakikat o kadar kıymetlidir ki yalanlardan bir duvarla korunur” der.

Fransız filozof Jean Paul Sartre ise şu sözü söyler: “Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür.”

Dezenformasyon, aldatma, yalan, hile, beşinci kol faaliyetleri, kasıtlı-yanlış bilgi yayımı… Bir savaşın kazanılması için kullanılacak bütün bu argümanlar, gelişen televizyon ve internet yayıncılığı ile artan sosyal medya kullanımı, savaşların akıbetini değiştiren, kazanılıp kaybedilmesi yönünde kullanılan en etkili propaganda kanallarıdır. 

ABD, İngiltere ve diğer sömürgeci güçler diğer uluslara karşı açtıkları tüm savaşlarda önce gerçeklerin üzerlerini örtmekte, sonra ürettikleri sahte delillerle dünya kamuoyunu aldatarak savaştan galip çıkmaya, üstünlük sağlamaya çalışmaktadırlar. 

Onlar için acının, gözyaşının, ırkın, tenin, hatta dökülen kanın bile rengi yoktur!