Sapan, taş ve lâstiği geren el

Türkiye, 28 Mayıs 2023 tarihinden itibaren bir eşiği geçti ve bu dünyanın yeni boyutuna yerleşti. Önemli olan soru şu: Türkiye sapan mı, sapanın lâstiği mi, lâstiğe yerleştirilen taş mı, sapanı tutan el mi?

FİLİSTİNLİLERİN Siyonistlere karşı mücadele verirken en çok kullandıkları silah, “sapan”. Bu gereci Hazreti Davud’un Calut’u, başkalarının deyişiyle Golyat’ı öldürdüğü sırada kullandığı anlatılır. Filistinlilerin de bu kıssadan ilham aldıkları söylenir.

Çocukken biz de yaptık ve kullandık arkadaşlar arasında. İnsana yahut hayvana doğrultmadık, hamdolsun. Ağaca, meyveye, sebzeye bile değil… Bir hedef yapar, ona doğru gererdik lâstiğini. Arasına yerleştirdiğimiz de küçük bir taş olurdu.

Taşın sapandan çıkış hızı, lâstiğin gerilmesi için uygulanan kuvvete bağlı. Lâstiğe uygulanacak kuvvetse araya alınan taşın büyüklüğüne bağlı. Elbette sapanı kavrayacak el en mühimi. Hem işini bilen, teknik sahibi, hem büyük, hem de gücü yerinde...

Allah, nice küçüğü büyüğe galip kıldığını birçok defa haber vermiş. Küçükten istediği, sadece Kendisine güvenilmesi. Peki, Allah bu vaadini nasıl gerçekleştirir? Dilerse bir çırpıda, dilerse aşama aşama… Sormuşlar dervişe: “Sen Rabbinin kudretine güveniyorsun da, bir deveyi iğne deliğinden nasıl geçirir O? Deveyi mi küçültür, iğnenin deliğini mi büyütür?”

Derviş cevap vermiş: “Ne deveyi küçültür, ne deliği büyütür. O, sadece ister.”

Doğrusu dervişe bu soruyu soranların tahayyüllerindeki Rab, kudretsiz. Zira onlara göre Rabbin bir işi görmek için sadece iki alternatif yöntemi olabilir. Klasik fizik ile kuantum fizik arasındaki farkta burada. Kuantum düşünceye göre O’nun kullanabileceği yöntem sayısı sınırsız. O soruyu soranların tahayyülündeki kadar değil yani. Dervişin “İster” deyişindeki kadar…

Klasik fizikle büyük bir taşı küçük sapana malzeme etmeye kalkışmak için o taşı sapanın kapasitesi ölçüsünce küçültmek gerekir. Sonunda o büyük taştan eser kalmaz. Dolayısıyla büyükken yapacağı etkiyi yapamaz. Aynı klasik düşünceyle taşın büyüklüğünden vazgeçmemek içinse sapanı büyütmek gerekir. Bu kez sapanı ve taşı tutacak elin kuvveti eksik kalacaktır. Bu klasik düşünceyle eli büyütebiliriz. Bu kez de taş ve sapan küçük kalırsa, el, tutma kabiliyetini doğru kullanamaz. Öyleyse Hazreti Davud’un Calut’la karşı karşıya kaldığı anda muhtemelen haberdar olduğu şu kuantum gerçeği düşünmek gerek:

“Savaşta onları siz öldürmediniz. Fakat Allah öldürdü onları. Elindekileri attığın, silah kullandığın zaman da isabet ettiren sen değildin. Fakat Allah yardım etti sana. Allah, müminlere sıkıntının yanında zafer nasip edip büyük ganimetler elde ettirerek güzellikleri, iyilikleri olan bir imtihandan geçirmek için böyle yaptı. Allah her şeyi işitir, ilmi her şeyi kucaklar.” (Enfâl, 17)

Davud Nebî’den, Calut’tan, Ebrehe’den, Abdulmuttalib’den sonra nice zaman geçti. Nice devirler döndü, ilimler coğrafyalar değiştirdi. Fakirlik ile zenginliğin, üretim ile tüketimin de yeri değişti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti dahi yüzüncü yaşına erişti. Bugün hiçbir şey eskisi gibi değil. Fakat kuantum aynı görünmezliğiyle işliyor. Bugün şer olarak gördüğümüz şeyin hayra gebe olduğunu fark etmek için o hayrın gerçekleştiğine tanık olmak gerekiyor.

Türkiye, 28 Mayıs 2023 tarihinden itibaren bir eşiği geçti ve bu dünyanın yeni boyutuna yerleşti. Önemli olan soru şu: Türkiye sapan mı, sapanın lâstiği mi, lâstiğe yerleştirilen taş mı, sapanı tutan el mi?

Bu soru dün için sorulsaydı, “Taş idik” der, geçerdik belki. Bu soru Türkiye’nin uluslararası konumu için sorulsaydı, “Lâstik idik” der, geçerdik belki. Bu soru, Türkiye’nin yeni yüzyılı için sorulsaydı, “Sapan olacağız” der, geçerdik belki. Fakat Türkiye’nin önümüzdeki yüzyılın Türkiye Yüzyılı olması için bir karar vermesi gerek: Türkiye, sapanı ve arasına taşı koyan el olacak mı?

Cevap: Atanın Allah olduğunu bildiğinde yani tutan elin Allah’ın kudret eli olduğuna emin şekilde Allah’a güvendiğinde…

Öyleyse kendimizi yeniden tarif edelim. “İman edenler, iman ediniz!” ayetine tekrar tekrar bakarak…

Yeni bir dalya açıyoruz efendim, iyi okumalar…