Sanmayın ki sadece faturalar ucuzlayacak!

Tuna-1 Kuyusu’ndaki keşfi birilerinin yaptığı gibi küçüksemeyin, aksine fazlasıyla önemseyin! Çünkü bu keşif, faturaların ucuzlamasından çok daha derin anlamlar ifade ediyor.

ENERJİ, ülkelerin kalkınması, ülkelerin bölgesel ve küresel birer güç olabilmesi için vazgeçilmez bir parametredir. Bu nedenle küresel güçler, stratejilerini mutlaka enerji kaynaklarını göz önüne alarak oluştururlar.

Sanayi Devrimi ile birlikte kömür ve buhar en önemli enerji kaynağı iken, zaman içerisinde bu iki kaynağın yerini petrol aldı. Uzun yıllar petrol, enerji kaynakları içerisinde en stratejik enerji kaynağı olarak tek başına yerini korudu. Tâ ki 1970’den sonra baş gösteren petrol krizine kadar…

1970’den sonra baş gösteren petrolden sonra alternatif enerji kaynakları üzerinde arayışlara giren dünya doğalgaza yöneldi.

Doğalgaz 6 bin yıldır bilinmesine rağmen, petrol krizine kadar stratejik bir enerji kaynağı olarak görülmüyordu. Ama 1970’teki petrol kriziyle birlikte sanayileşmiş ülkeler yavaş yavaş doğalgaza yönelmeye başladılar.

Doğalgaza artan ilgi, kısa sürede bu kaynağı stratejik bir enerji kaynağına dönüştürdü. Stratejik önemi gideren artan doğalgaz nedeniyle ülkeler doğalgaz rezervi arayışlarına giriştiler. Çok geçmeden de önemli rezervler keşfedildi.

Günümüzde, dünyada bilinen doğalgaz rezervi 200 trilyon metreküptür. Bu rezervlerin dörtte biri Rusya’da, dörtte biri İran ve Katar’da bulunuyor. Yani bu 3 ülke toplam rezervin yarısını elinde bulunduruyor. Bu 3 ülkeyi ABD, Türkmenistan ve Suudi Arabistan izliyor. Bu 6 ülke, toplam rezervin neredeyse dörtte üçünü elinde bulunduruyor. Yani dünya, bu 6 ülkeye muhtaç durumda!

Buna mukabil, en çok doğalgaz üreten ülke ABD. ABD’yi Rusya ve İran takip ediyor.

Doğalgaz, ayrıca yüksek enerji verimliliği, petrole göre daha düşük fiyatlı olması, işletme, bakım ve depolama mâliyetlerinin az olması, çevre dostu olması gibi faktörler nedeniyle günlük hayatın vazgeçilmezleri arasında bulunuyor. Konutlarda başlıca ısıtma ve soğutmadan tutun da yemek pişirme, küçük atölye ve fırınlarda, cam ve kiremit imâlâtında ve taşımada kullanımından dolayı doğalgaza talep her geçen gün artıyor. Bu nedenle stratejik değeri katlanan doğalgaz, küresel düzeyde rekabete de önemli ölçüde yön veriyor.

Olup biten birçok şeyin arkasında enerji savaşları var

Bugün çok çok küçük bir ülke olmasına rağmen Katar, doğalgaz kaynaklarını küresel baronların istediği şekilde kullanmalarına izin vermemesi nedeniyle darbe girişimlerine maruz kalıyor. Akdeniz’de son 10 yılda keşfedilen 4 trilyon metreküp üzerinde doğalgaz, günümüzde Akdeniz’deki güç mücadelesinin en önemli nedeni.

İran’ın sahip olduğu doğalgaz ve diğer enerji kaynakları, İran’a yıllardan beri uygulanan ambargonun arkasındaki nedenlerin en önemlilerinden biri.

Küresel güçlerin en başında gelen ABD, doğalgaz konusunda ulusal kaynakları korumak dışında, ihtiyaç duyulan enerjiyi farklı bölgelerden elde etmeye çalışmakta ve kendine karşı oluşabilecek enerji politiğini engellemeye yönelik stratejiler geliştirmektedir. ABD bu amaçla Rusya’yı çevrelemek için Baltık cumhuriyetlerinin NATO’ya alınmasını sağladı. İhtiyaç duyduğu enerjiyi karşılamak ve diğer küresel oyuncular olan Çin ve Rusya’nın manevra alanını daraltmak için Afganistan ve Irak’ı işgal etti.

Yine ABD, Rusya’yı sıkıştırmak için Soğuk Savaş sonrası bağımsızlığını ilân eden ülkelerdeki Batı yanlısı oluşumları destekledi. Ruslar ise sahip oldukları kaynakları yeri geldiğinde birer silah olarak kullanmaktan ve enerji piyasalarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktan çekinmediler. Bugün Rusya küresel düzeyde bir güç ise, bunu, sahip olduğu enerji kaynaklarına borçlu.

Enerji kaynaklarına sahip olan ülkeler hem ciddî bir gelire sahip oluyorlar, hem de yeri geldiğinde enerji kaynaklarını pazarlık veya tehdit unsuru olarak kullanabiliyorlar. Bu da ilgili ülkelerin caydırıcılığını arttırıyor. 

320 milyar metreküp ne ifade ediyor?

Ülkemiz, ihtiyaç duyduğu doğalgazın neredeyse tamamını dışarıdan temin ediyor. Kamuoyuna yansıyan rakamlara göre ülkemiz doğalgaza yılda 12-13 milyar dolarlık bir maddî kaynak ayırıyor. Bu nedenle uluslararası arenada yaşanan fiyat dalgalanmaları, enerji savaşları, bunun için geliştirilen enerji dışı plânlamalar, kısaca her türlü enerji krizi ülkemizi doğrudan etkiliyor.

Bu gerçeği son yıllarda daha da yakından görür şekilde hem kara topraklarımızda, hem de deniz sahalarımızda birkaç yıldır enerji keşifleri yapmak için kolları sıvadık. En nihâyetinde, çalışmalar sonuç verdi ve ülkemiz Karadeniz’de 320 milyar metreküplük bir rezerve ulaştı.

Bu keşif, yukarıda verdiğim rakamların yanında küçük kalıyor gibi görünse de bu tek başına ülkemizin 7 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılamaya yetiyor. Yani başka hiçbir keşif olmasa bile 2023’ten sonra ülkemiz 7 yıl doğalgaza döviz harcamayacak. Doğalgaza yıllık 12-13 milyar dolar ödediğimiz düşünülürse, yaklaşık 90 milyar dolar cebimizde kalacak demektir. 

Kaldı ki, bu keşif ekonomik değerinden çok daha büyük anlamlar ifade ediyor. Çünkü her şeyden önce ülkemizin diplomasi hamlelerini ve dış politikada karşı koyabilme gücünü hiç olmadığı kadar arttıracaktır. Dışa bağımlılığın ortadan kalkması ile muazzam bir kaynak katma değer üretebilecek alanlarda da kullanılacaktır.

Meselenin bir de psikolojik yönü var. Karadeniz’deki keşif, Akdeniz ve diğer bölgelerdeki arama faaliyetlerimiz için birer umut oldu. Bu umut yeni enerji kaynakları keşfetme yönündeki azim ve kararlılığımızı arttıracaktır. Öyle umuyorum ki, bu azim ve kararlılık başka keşifleri de beraberinde getirecektir.

Yani demem o ki, Tuna-1 Kuyusu’ndaki keşfi birilerinin yaptığı gibi küçüksemeyin, aksine fazlasıyla önemseyin! Çünkü bu keşif, faturaların ucuzlamasından çok daha derin anlamlar ifade ediyor.