Sanat ve eleştiri

Sanatın güzelliğini şu bakış açısı ne güzel belirtiyor: Büyük Rus ressamı Brullof, bir defa talebesinden birinin eserini tashih eder. Talebe bu tashih yüzünden, büsbütün değişen levhaya hayretle bakar ve “Siz bir tek noktaya dokundunuz, fakat eser ne kadar değişti?” der. Brullof’sa şu cevabı verir: “Sanat, o küçük noktanın başladığı yerde başlar.”

LEV Tolstoy, “Sanat; düşünebilen, gerçeği görebilen, toplumu anlayabilen insanların işidir. Bir eserin bütün insanlık için yararlı olması için, iyi ve kötüyü ayırması, güzel ve anlaşılabilir olması gerekmektedir. Sanat, ancak belli bir sınıf için değil, büyük kitleler için yarar sağladığı zaman sözü edilebilir bir değere ulaşır” der.

Sanat ve sanat eseri, tabiat başta olmak üzere her şeyi ifade etmelidir. Estetik ve biçimsel olarak ne sanatçının, ne de sanat eserinin zamanla bir problemi yoktur. Sanat yavaş işler, ancak iyi ve güzel olanı görür. Sanat, çiçeklerin renk verdiği gibi hayatımıza güzel renkler verebilmelidir. Sanat, hayatın kendisini başka renk ve dokularda bizlere sunar.

Sanat eleştirisi sanata mutlak katkılar sunar. Eleştiri, sanatın değerini ortaya çıkarmada önemli bir yöntemdir. Eleştiri yapılmadan da bir sanat eseri değerini ortaya koyar; fakat hem o sanat eserini, hem de sanatçıyı, sanatçının sanata bakış açısı yönünden bizlere veriler sunar eleştiri. Eleştiri, bir sanat eserinin anlamını büyük ölçüde açığa çıkarır ve değerinin belirlenmesine yardımcı olur.

Eserinin daha iyi anlaşılması için eleştiri gereklidir. Önyargısız, nesnel ve esere bağlı kalınarak eleştiri yapılır. Bir sanat eserinin iyi bir eleştirisinin yapılabilmesi için eserle ilgili bilgiler somutlaştırılır. Peki, eleştiri nedir?

Eleştiri, “(a) bir insanı, bir konuyu, bir yapıtı doğru ve yanlış yönlerini bulup göstermek ereğiyle inceleme işi ve tenkit” ve “(b) bir inceleme sonucu genellikle yanlış görülenleri belirtme işi” şeklinde anlam bulur. Diğer bir anlamıyla “tepki verme” olarak da ifade edilebilir.

Sanat eserinde betimleme, çözümleme, yorumlama ve yargılama, sanat eleştirisini gösterir. Bir eseri tartışmak için yöntem geliştiren ilk sanat eğitimcisi Edmund Burke Feldman’dır. Eleştiride de yöntemler vardır. Bu yöntemleri ikiye ayırmalıyız. Birincisi, öznel bakış açısı... Yani üretilen sanat eseri üzerinde gözlemlenen ve görülen anlamlar... Diğer bakış açısı da, sanat eserinin sosyo-tarihine dair bilgileri araştırmaktır.

Eleştiri, günlük hayatta yerme, yergi anlamına gelir. Bir şeyi kusurlu ve kusursuz olarak eleştirmek... Eleştirmenler sanat eserini yerdikleri için genelde pek sevilmezler. Türk edebiyatında ve Türk resim sanatında eserleri ele alan eleştirmenlerin azlığı, genelde yetkinliğe sahip olunamayışları sebebiyledir.

Sinema ustası Visconti’ye göre eleştiri, “bir sanat yapıtını yerli yerine koymaktır”. Eleştirinin yapılması bir anlamlandırma ve değerlendirme çabası olarak görülmelidir. Sadece sanat ve sanatçı açısından da düşünülmemelidir. Sanat ve sanatçının toplumsal yanı da vardır. Bu bakımdan sanatta eleştiri, bir düşünce birikiminin toplumsal gelişmede karşılığını bulan bir kültür ortamının da ürünüdür.

Ortada bir sanat eseri varsa, her eserin olduğu yerde eleştiri de vardır, olacaktır. Sanat eleştirmeni donanımlı olmalıdır. Bir sanata yönelik eleştiri yaparken bireysel düşünülmemelidir. Sanat kriterlerine göre değerlendirmelerde bulunulmalıdır. Yani sanatçının yetişme şartları, hayatı da dâhil olmak üzere devrin özellikleri esasına dayanmalı, toplumla var olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Sosyal şartlar göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılmalı ve eleştiriye sınır konulmamalıdır. Eleştiride konu sınırlaması olmaz.

Her eleştirmenin sanata bakış açısında kendine göre bir yöntemi vardır. Kendi anlayışlarına göre meydana getirilen ve incelenen sanat eserinden eleştirmen haz duymalı, duyguların inceliğini görmeli ve sanat eserinin renk, doku, biçim ve form gibi değerler açısından zenginliklerine dikkat etmelidir. Bir sanatta beğeni ve yücelik, olağanüstülük duygusu uyandırır. Piyasa ise o sanat eserine bizden bağımsız bir şekilde her zaman bir değer biçer. Sanat eserlerinin zaman içinde değerleri tartışılmaktadır. Ancak gerçek olan şu ki, özellikle tanınmış sanatçıların eserleri, ekonominin vazgeçilmezleri arasında yer almaktadır. Ekonomist John Picard’ın söyledikleri çok düşündürücüdür. Sanata anlam bakımından nasıl bir değer ortaya çıkardığı ise gerçekten de trajikomik bir durumdur: “Tablolardan elde edilecek en yüksek performans, tamamen onlara bakmaktan, getirdikleri ve hakkında konuşarak anlaşılmayacak zevkten kaynaklanıyor.”

Bir eser üzerinde edindiğimiz tecrübeye uygun şekilde değerlendirmek, kişisel ve objektif gayret ister. “Bir sanatçının sanat anlayışı neden dolayı bize başkalarınınkinden daha anlamlı görünür?” İşte eleştirmen bunu görmelidir! Bir sanatçının eseri, onu ifade etmede verdiği öneme göre değerlendirilir. Sanatçının resmindeki değer, bu eserde varlığına inandığımız masum ve saf karakter etkili olur. Sanat eserinin değeri hakkında yalnız sanatçının başarısına değil, nasıl başardığına bakarak da bir sonuca varılır.

Her eserin kendine özgü bir yapısı vardır. Elbette sanat akımlarının da o eser üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri olacaktır. Bir akıma bağlı kalmakla birlikte, her sanatçı kendi üslûp, teknik ve özgünlüğünü konuşturacaktır. Böylelikle bir çığırdan gitmiş olsa da, sanat eserindeki farkındalık, sanatçının gerek yeni arayışlar içine girmesi ve gerekse bir akıma bağlı kalması, yeni bir his ve zevk verebilmelidir.

Eleştiri, sanatçı ile sanatın toplum arasında neyin iyi ve kötü veya olumlu ve olumsuz oldukları konusunda yol gösterir. Bir yönüyle önyargıları ortadan kaldırır. Özgüveni açığa çıkarabilir. Bir sanat eserinin gerçekçi olarak eleştirilebilmesi için, eleştirmenin, o sanat eserinin dışında bir sanata vâkıf olması gerekir. Sanatın geçmişi ve sanatçının içinde yaşadığı dönemdeki sanat anlayışının iyi bilinmesi elzemdir.

Sanatçı, bir eseri ortaya çıkarırken gerek kendi dünyasından, gerekse toplumsal durumlardan etkilenir. Yaşadığı veya yaşayamadığı hayata karşı duyulan özlem kadar, toplumun içine düştüğü açmazlar, sorunlar, olumlu veya olumsuz gelişen olaylar sanatçıyı ve dünyasını etkiler. Fiziksel, coğrafî, sosyal ve siyasal şartlar sanat eserinde etkili olur. Bir sanat eserine toplumsal açıdan yorumlandığında, o eserin toplumsal olarak neyi ifade ettiğine, nasıl bir ihtiyacı karşıladığına bakılmalıdır. Eserin nasıl yapıldığı kadar, nedeni ve bakış açısı da eleştirmen tarafından önemli görülür.

Eser toplumu anlamalı, çözümlemelidir. Sadece bu yanıyla değil elbette, doğa ve çevre de o sanat eserinde yer alır. Sanatçının ve eserlerinin duyguları, bize hazzı yaşatmalıdır. Eleştiri ve sanat birbiriyle iç içedir, ikisi bir bütündür. Sanat sadece ruhsal bakımdan değil, kültür ve gelenekten de etkilenir. Ve fakat gelenekten beslenen sanat, yenilikle de iç içe olabilir. Çünkü sanat, gelenek ve yenilikten beslenir; kendimize yakın veya uzak modernizmle bir arayış içine girer.

“Sanat, bir bakıma 18. yüzyılda icat edilir. ‘Güzel sanatlar’ (beaux arts) terimi bu zamanda sözlüklere girer. Estetik terimi de aynı zamanda, bu konudaki kitabında Baumgarten tarafından ortaya atılır. Modern eleştiri ve eleştirmen de bu zamanda ortaya çıkar. Ve kamunun aydınlanmış bir sözcüsü olarak devreye girer.” (1)

Sanat ve kültür iç içedir. “Kültürel eleştiri, sanatı kurulduğu değişik söylemler bağlamında, temsil edildiği bütün ilişkiler ve kurumlar bünyesinde inceleyen bir alandır.” (2)

Sanatın güzelliğini şu bakış açısı ne güzel belirtiyor: Büyük Rus ressamı Brullof, bir defa talebesinden birinin eserini tashih eder. Talebe bu tashih yüzünden, büsbütün değişen levhaya hayretle bakar ve "Siz bir tek noktaya dokundunuz, fakat eser ne kadar değişti?" der. Brullof’sa şu cevabı verir: “Sanat, o küçük noktanın başladığı yerde başlar.”

Sanatın güzelliği kadar sanat eserini anlamlandıran, ona değer katan ve topluma sunan sanat eleştirmenleri, kuşkusuz sanat eseri kadar değerli ve önemlidirler.

Alain, “Bütün sanatlarda insanı şaşırtan bir yan vardır” demiş. Sanat, sanatseverleri şaşırttığı gibi, hayranlık ve haz da vermelidir. Sanat eserlerinin yüceliği, sanat eleştirmenleriyle daha da anlamlı ve değerli olmaya devam edecektir.

 

1.“1-Sanat ve Eleştiri”, Modernliğin Sınırında Sanat- Eleştiri, Özerklik, Siyaset, Üç Konuşma içinde (İstanbul: MÜGSF, 2006) s. 13-42, Ali Artun

2.a.g.y.: Ali Altun.