18 yıllık tüm AK
Parti iktidarı döneminde AK Parti’yi destekleyen kültür ve sanat dertli cenahın
AK Parti’yi eleştirdiği en önemli nokta AK Parti’nin kültür ve sanat
politikaları oldu.
Kültür
ve sanat alanındaki bu eleştiriler, çoğunlukla AK Parti’yi desteklemeye rağmen
“desteksiz kalmak” minvâlinde geliştirildi.
Bu
çerçevede yöneltilen ilk eleştiri oklarından biri de AK Parti iktidarının bu
iktidarına rağmen kültür ve sanat faaliyetleri ile AK Parti’nin çizdiği vizyon
ekseninde yapılan projelerde AK Parti’yi destekleyen kültür ve sanat
dertlilerinin yerine daha çok AK Parti ve iktidarını eleştiren ve hattâ
fazlasıyla muhalefet olan kimse ve yapım gruplarının iş alması yani para
kazanmasıydı.
Fakat
bu eleştirilerin yanında, AK Parti’nin AK Partili belediyeler ve TRT gibi
kurumlar eliyle 18 yıllık sürecin tamamında geliştiremediği ancak bir şekilde
yürütmeye çalıştığı bir kurumsallaşma çabası da oluştu.
Bu
çabanın adı, genel tarifiyle “sanat atölyeleri” oldu.
AK
Partili belediyelerin AK Parti’yi destekleyen sivil toplum kuruluşları
aracılığıyla gerçekleştirdiği bu atölyeler arasında yazarlık atölyeleri,
senaryo atölyeleri, yönetmenlik atölyeleri, müzik atölyeleri, oyunculuk
atölyeleri, tasarım atölyeleri ve kurgu atölyeleri gibi çok özel akademik
okullar meydana getirildi.
Ancak
bu fikir, AK Parti’yi destekleyen kültür ve sanat dertlilerinden dahi destek
görmediği gibi meselâ şöyle bir tepkiyle karşılandı: “Kursla yazarlık mı öğrenilir?”
Bugün
Türkiye’de tanınmış pek çok sinema ve tiyatro sanatçısının sadece
konservatuvarlardan mezun olarak o şöhret seviyesine geldiğine inanan yahut da
para baronlarının ittirmesiyle istenen ismin ünlü yapıldığına odaklanan bu
zihniyet, “Kursla yazarlık mı öğrenilir?” şeklindeki sorunun kuluçkasıdır.
En
basit örneklerden biri olarak, bugün Beşiktaş Kültür Merkezi Mutfak
Atölyesi’nin yetiştirdiği, her biri hem yazar, hem oyuncu, hem de ses sanatçısı
olabilen yüzlerce kişi, BKM’nin kurduğu atölyelerde, daha doğrusu okullarda
yetişirken yazarlığa, oyunculuğa, senaristliğe, yönetmenliğe hevesle bir
yolculuğa çıktı ve BKM’de özellikleri ya keşfedildi ya da geliştirildi. Yani
oralara gidenler de hazır yağlarıyla gitmemişlerdi. Yani sadece ateşlenmediler.
Bir
başka örnek daha… Bugün AK Parti’yi destekleyenlerin hazzetmediği Müjdat
Gezen’in kurduğu Müjdat Gezen Sanat Okulu’nun Türkiye’ye verdiği mezunları burada
yazmaya kalkışsam, yazımdaki konu bağlamından çıkarım.
İşte
bu noktaları düşününce diyorum ki, “Bu konuda sadece AK Parti’nin günahı yok!”.
“Kursla
yazar mı olunur, senarist mi olunur?” diye düşünmek yanlıştır. Kendi sanatçılarımızı
nasıl keşfedebiliriz başka türlü?
Ses
sanatçısı bâbında hâlâ Aykut Kuşkaya’dan söz açıyoruz; Eşref Ziya’dan, Ömer
Karaoğlu’ndan konuşuyoruz. Yenisi yok!
E
yenisi yok, popüler olan biz değiliz! AK Partili bir belediye hangimizi sahneye
çıkarsın? TRT hangimizi dizisinde oynatmak üzere yapımcıya şart koşsun? Cast
ajansı, müzik stüdyosu olan kaç Müslüman var? Kaç cast ajansı veya müzik
yapımcısı Müslümanca çalışıyor?
Böyle
olmayınca, birileri bu işi yapacak. Yapan kim? Biz değiliz!
Peki,
ben bu yazıyı niçin yazdım?
Mütedeyyin
mümin sanat eşrafınca organize edilen yazarlık atölyelerini yanlış buluyordum
çeşitli gerekçelerle. Fakat artık bu fikirden berîyim! Allah o organizasyonları
yapanların atölyelerini talebeyle doldursun!
Ülkemizin
başına bir felâket geldiğinde ünlülerden ülkemizi savunan tepkiler bekleniyor
da gelmeyince öfkelenenler oluyor ya, bu ülkenin sanatçılarının muttakiler
arasından yetişmesini engellediğimiz için bu durumun suçlusu olarak mütedeyyin
kesimi görüyorum.
Suçu
mütedeyyin ve mümin olup da sanatla haşır neşir olan ünlülere atmak kolay,
onları öğrenci yetiştirmemekle itham etmekse basit. Peki, onlardan el alması
için kaç kişi yavrusunu onlara emanet ediyor, kaç kişi sanata altın bilezik
gözüyle bakıyor?
Sanat
dünyasında daha fazla kazananların kimlerden çıktığı ortadayken, mümin,
mütedeyyin ve muttaki sanatçılara ilim talep etmeye gidenleri ve organize
ettikleri atölyeleri eleştirmek yanlıştır, fütursuzluktur!
İşte
ben, artık bu yanlıştan berîyim! Akıllandım, hattâ tövbe ettim! Her yazar
atölyesinin bir dergisi, her senaryo atölyesinin bir ajansı, her yönetmenlik
atölyesinin bir yapım şirketi olsun inşallah!
Aykut
Kuşkaya orkestra kursun, Hasan Sağındık stüdyo açsın, Bedir Acar kendisi gibi
eleştirmenler yetiştirsin, Koray Demir çıraklar büyütsün inşallah!
Rabbim
tövbemi de, duâmı da kabul etsin!
Tövbemi ve duâmı okuyanı şahit ve destekçim etsin!