Sanal gerçeklikte aile

Anne, baba olmanın, akraba ve komşu olmanın, evlat ya da arkadaş olmanın bütün insanî ve vicdanî sınırları Allah’ın mukaddes yolunda belirlidir. Bunların dış kümesinde bu ayrık vaziyetimiz için bir ortak küme çizebilmek ve en azından zamanı, mekânı ve ruhları bu ortak alan dâhilinde yoklamaya alabilmek çok da olasılıklı değil.

KİMİ kelimeleri olduğu gibi sırasız ve ölçüsüz akışa bırakıyor, kimi defalarca satırların üzerinden geçiyor. Bu çağın anne, baba ve çocuk münasebeti ne yazık ki böyle. Ya çok kesif bir tutumla hareketler aksak semai formunda ya da olabildiğince acele ve alelâde bir akışta presto temposunda icra ediliyor. 

Bu uçlarda gezen hâlimize bir de zamanın uyaranları dâhil olduğunda, anne-baba ile çocuk arasındaki ritmik bağlar hasar alıyor. Ya çocuğa erişemez bir mesafede sadece fiziksel ve mekân içre bir yakınlıkla ruhlar birbirinden ayrışıyor ya da çok yakınlığın getirdiği bir bulamaç vaziyet bütün örüntüler birbirine giriyor. 

Ne yazık ki bu müzmin yaramıza şifa olacak merhemi henüz saptayamadık. Fakat aklın ve vicdanın işaret ettiği adreslere gidişin önünde de modern aldanışlar bulunmamalı. Zaten çağın vadettiği bireysellik, özgürlük ve benzeri kavramlar çağın çocuklarını ve gençlerini aile büyüklerine karşı kayıtsız bir biçme sokuyor; bir de sınırlarını kendi çizdikleri o kompakt dünyanın dışa açılan penceresinin genişliği, aile bağlarını tümden koparıyor. 

Aile içinde muhabbetin, sevginin ve güvenin tesisi, çocukların bu yeni ve zalim global pencereden uçurumlara düşüşü önündeki tek barikat. Bu mahfuz ve dirayetli barikatın çocuklarla aile büyükleri arasında var edeceği şeffaf bağ dokuları, onları uyaran bütün bu sonsuz ve tekinsiz sistem için adeta bir antivirüs görevi görecek. Elbette hızlanan ve biteviye insanları içine çeken dünya telaşları, maddî kaygılar ve her şeyi aynı zaman dilimine sığdırma çılgınlığı, kalplerimizi ve akıllarımızı zapt etmiş durumda. Tam bu hengâme içinde insan bir an durup da en kıymettar yaşam alanı içindeki bireylerle son durum analizini yapacak akledişe rastlayamıyor. 

Böyle böyle tükeniyoruz.

Aslında bizi böyle böyle tüketiyorlar.

Yetişkinler için dizayn edilen koşturmaca alanı ve bu alanda bir bilgisayar oyununun baş kahramanı gibi yoldaki altınları toplama hırsı; kişisel beklentileri tatmin yolunda yapay bir haz verse de, hakikatte insanî ilişkilerin ve saygınlığın dibini sıyırmaktan başka işe yaramıyor. Herkesin bir alan açma uğraşı ve bu uğurda sadece öz varlığını kıymete layık bulan yeni dünya görüşü, bütün insanî temasları geçersiz ve değersiz kılmış durumda. Nasıl olur da ivme kaybeden insanî muhabbet, dostluk, güven ve akrabalık ilişkileri arasında yeni neslin bu başıbozuk vaziyeti hayret verici olabilir ki?

Onlar da elbette büyüklerini taklit ile zamanı içiyor.

Her şeyden önce bireysellik, kendini gerçekleştirme ve özgürlük adı altında sunulan meşgaleler, dayatılan kazanma arzu ve yaşamak fiilini yeniden anlamlandıran tüm modernizm kırıntıları, kişileri tek başına var oldukları ve ancak kendi arzuları istikametinde sürecekleri ömrün değerli olacağı yanlış tanısına ikna ediyor. Bu kendini gerçekleştirme dedikleri seçkin fiil tamlamalarının alt başlıkları öyle uzun dizelgeler hâlinde ve değiştirilemez maddeler formatında genç zihinlere sunuluyor ki; hiçbirinde aile ve milliyet gibi bağlantıların esamesi bile okunmuyor; gençleri tamamen bambaşka bir gezegenin unsuru hâline getiriyor. 

Anne-babaların da durumu çok iç açıcı değil ya… Evlatlarının homojen bir şekilde karışık durduğu bu dijital ve özerk gezegende, onları kaybettiklerini fark etmeleri hayli zaman alıyor. Mekân ölçümünde yan yana saptanan aile bireyleri, zihnen ve ruhen bambaşka sistemlerin donanımına eklenmiş vaziyette. Herkes aynı mekânda aynı atmosferi tadıyor olabilir; ama bu, herkesin aynı hâl üzere bulunduğunu ve birbirlerine de yakın olduklarını doğrulamıyor. 

Sanal gerçeklik gözlükleri artık evlerimizin içinde. Ama bu gözlükler sadece belli bir zaman diliminde kişiyi var olduğu mekândan ayrıştırmakla ve vetirenin sonunda kişiyi var olduğu âleme iade etmekle yetinmiyor. Çağın gözlerimize mimlediği bu sanal gerçeklik gözlükleri duyguları, sevgi bağlarını, güveni ve aile içindeki dürüstlük ve sadakat kavramlarını da beraberinde götürüyor.

Vaziyet ne kadar vahim görünse de, durumu yeniden formatlamak ve aile unsurlarının gitgide açılan mesafesini yakınlaştırmak da yine yetişkin bireylere düşmekte.

İslâm ile yoğrulmadan, Allah’ın toplumu ve aileyi düzenleyen buyruklarına kalben ve fiilen katılım göstermeden, sadece kazanma ve elde etme içgüdüsünün peşinde bütün geleneksel münasebetleri öteleyerek, modern çağın dayatmalarından ve aramıza ördüğü devasa hantal duvarlardan kurtulmak mümkün değil. 

Evvelâ kul olmanın bilinciyle herkes durduğu yeri, İlâhî nizamın sınırları içinde saptayabilmeli. Anne, baba olmanın, akraba ve komşu olmanın, evlat ya da arkadaş olmanın bütün insanî ve vicdanî sınırları Allah’ın mukaddes yolunda belirlidir. Bunların dış kümesinde bu ayrık vaziyetimiz için bir ortak küme çizebilmek ve en azından zamanı, mekânı ve ruhları bu ortak alan dâhilinde yoklamaya alabilmek çok da olasılıklı değil.