“NASA’nın ‘Ayakkabıyla bile
girilmemeli’ dediği Salda gölünde, Millet Bahçesi'nin yapıldığı alanda gölün ve
kıyıdaki kumun rengi değişti…”
Bu
asılsız haber ve ekinde, Salda gölünün sahil şeridinde yer alan küçük bir
alanının “sarımtırak görüntüsü” sosyal medyada gündem oldu. Başta muhalif haber
hesapları olmak üzere tüm muhalif “mavi tikli” hesaplar, bu haber “sorgulama
gereği bile duymadan” ânında servis edildi ve kısa sürede milyonlarca kez
paylaşılarak ülke gündemine sokuldu…
Yalanlama
ise ancak saatler sonra yapılabildi.
Olay,
aslında her yıl görülen bir doğa olayıydı. Yılın bu zamanlarında bölgenin
sazlık ve ağaçlık olan kısmında ortaya çıkan polen tozları bu şekilde bir
görüntü veriyordu. Olayın “millet bahçesi” ile hiçbir ilgisi yoktu ve iddia
edildiği gibi bu olay, koruma altına alınan beyaz adalar ve halk plajında bile
değildi.
Tamamen
karalama amaçlı, klasik bir asılsız haber daha yapılmıştı. Anlaşıldı ki,
muhalif kesimin o artık meşhur olan sözde yüksek çevreci hassasiyeti (!) yine
devreye girmişti. Üç beş ağaç için ülkeyi birbirine katan karanlık zihniyet,
yine kirli bir propaganda peşindeydi.
O
muhteşem Salda gölünün o eşsiz manzarası, muhalif hesapların lağım kokan
paylaşımları ile kirletilmişti.
“Ne
var canım bunda? Bu asılsız haberlere, yalanlara, bilgi kirliliğine, kara
propagandaya, iftiralara alıştık artık” diyebilirsiniz ancak bence durum bu
kadar basit değil.
Öncelikle,
evet, bu tür yalan haberlere eskiden beri şahit oluyorduk. Ve evet, eskiden
beri basın yayın organları ile algı mühendisliği, asılsız haber,
dezenformasyon, çarpıtma, karalama yapılıyordu. Ancak sosyal medya plâtformlarının
yaygın şekilde kullanımı ile birlikte bu sorun çok ciddî boyutlara ulaştı.
Sosyal medyanın yeterli şekilde kontrol edilememesi, karşınızda bir yetkili
bulunamaması, insanların bilinçli veya bilinçsiz şekilde paylaşımları
neticesinde yalan bir haber kısa sürede milyonlarca kez etkileşim alıp paylaşıma
açılabiliyor. Eskiden bu tür haberlerin kaynağı belliydi. İlgili basın yayın
kurumu tekzip yayınlamakla, yayın durdurmakla ve hatta belirli süreler
kapatmaya kadar giden cezalarla engellenebiliyordu.
Sosyal
medya plâtformlarında ise hâlâ güçlü bir denetim mekanizması oluşturulamadı. Ve
bu sorun giderek büyüyor. Bununla beraber, esas işi gücü zaten yalan haber
olan, algı mühendisliği ve dezenformasyon konusunda eğitimli kişilerce
yönetilen binlerce hesap türedi.
Bunların
birçoğunun FETÖ kaynaklı olduğu ve ağırlıklı olarak yurt dışından
yönetildikleri biliniyor. FETÖ terör örgütünün toplumsal algı yönetimi ve
kitleleri yanlış şekilde etkileme konusunda profesyonel olduğunu biliyoruz.
Yalan, iftira ve karalama, bunların hayat biçimi. Muhalif hesapların birçoğu
ise bu örgütle dirsek teması hâlinde ortaklaşa çalışıyor. Kendi aralarında
ciddî ve güçlü bir trol ağı kurulmuş durumda.
Normalde
önemsemediğimiz basit ve küçük bir yalan haber, bu trol ağ sayesinde bir anda
ülke gündemini işgal edebiliyor. İşin kötüsü, takipçi sayısı yüksek ve sözde
tarafsız olan birçok önemli sanatçı, sporcu, programcı, yazar ve aydın,
bilinçli veya bilinçsiz şekilde bu trol ağın tuzağına düşerek ve sözde
hassasiyet göstererek bu çirkin etkileşimi arttırıyor. Bu tür haberler
özellikle gençler üzerinde etkili olabiliyor.
Sosyal
medyada yer alan bu trol ağları için Hükûmet bence ciddî önlemler almalıdır.
Neler
yapılabilir?
1-Öncelikle
Emniyet’e bağlı Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın yetkileri ve
etkinliği mutlak suretle arttırılmalıdır. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı
altında sosyal medya hesapları için özel bir izleme ve denetim organizasyonu
kurulmalıdır. Bu organizasyon öncelikli olarak etkileşimi yüksek, takipçi
sayısı fazla olan tüm hesapları dikkatle izlemelidir. Bu hesapların
paylaştıkları haberler, bilgiler, attıkları adımlar dikkatle yakından takip
edilmelidir. Suç unsuru taşıyan tüm paylaşımlar derhâl Bilişim Suçları Birimine
iletilmelidir.
2-Kişileri
ve kurumları hedef alan yalan ve yanlış haberlere karşı kısa sürede cevap
verilmeli, kamuoyu hemen aydınlatılmalıdır. Salda gölü hakkında yapılan yalan
haberin yalanlanması ve işin aslının bildirilmesi saatler sonra olabildi. Hızlı
ve doğru bilgilendirme için İletişim Başkanlığı bünyesinde kurulacak bu
organizasyonun tüm yerel kurumlarla, belediyelerle, valiliklerle etkili ve
hızlı iletişim kurması gerekli. Bu mesele hakikaten çok önemli. Devlet kurumlarında,
belediyelerde, teşkilâtlarda sırf bu işler için birilerinin görevlendirilmesi
çok uygun olacaktır.
3-Yalan
haberleri yapan hesaplar kadar, doğruluğunu teyit etmeden yayan, paylaşan tüm
hesaplar cezalandırılmalıdır. Bunlara ibretlik para cezaları verilmelidir.
Kaynak gösterme bahanesinin arkasına sığınmanın bir bedeli olmalı.
Hâsılı
düşman, bozgunculuk yapmak ve fitne saçmak için artık bu sosyal medya ağlarını
kullanıyor. Toplumu yalan haberler ve iftiralarla bölmek ve parçalamak
istiyorlar. Hükûmet’in bu konuda acilen somut ve ciddî adımlar atması gerekli.