Sağlık karnesi iktidarı

AK Parti’nin arkasındaki desteği zaman zaman makarna edebiyatıyla açıklayanların, sağlık karnesinin oluşturduğu iktidardan -emin olun- haberleri yoktur. Ve emin olun, çâresizlik nedeniyle alın terlerini başkalarına akıtanların hayat hikâyelerini ve bu insanların neler yaşadıklarını, neler hissettiklerini yorumlayacak becerileri ve ayrıca AK Parti’nin gerçekleştirdiği dönüşümün, bu hikâyenin kahramanları için ne anlam ifade ettiğini idrak edecek bir irfan dünyaları da yoktur.

AK Parti iktidarının sağlık alanında yaptığı dönüşümden önce sağlık sistemimiz, bürokrasiye gömülmüş, çözüm üretmekten uzak, hantal bir yapıda idi. İhtiyaca cevap vermemesi ise zaten başlı başına büyük bir sorundu.

Toplumun azımsanmayacak bir kısmının sağlık güvencesi yoktu. Olanlar ise kaliteli bir hizmet alamıyordu. 

Sağlık sistemindeki problemler hayatın diğer alanlarına da yansıyordu. Özellikle kırsal bölgelerde insanlar hasta olduklarında ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlardı. Birçok vatandaş, hastalık dayanılmaz boyutlara ulaşana kadar hastaneye gitmiyordu. Zaten istese de gidemiyordu. Çünkü herhangi bir sosyal güvencesi yoktu. Hastaneye gidecek maddî gücü de bulunmuyordu.

Doksanlarda yeşil kart çıkmıştı ama herkese verilmiyordu. Alanlar da sadece muayene olabiliyor ama ilâç alamıyordu. Zaten problem, muayeden ziyâde ilâç alamamak idi.

İşte böyle manzaraların olduğu özellikle kırsal yerlerde çâresiz kalan vatandaş, kendince çözümler bulmuş. Bunlardan biri de sigortalı birinin sağlık karnesiyle muayene olmak ve yine o karne ile ilâç almak…

Ama böyle bir yönteme birçok kişi çâresiz kalmadığı müddetçe tevessül etmek istemez. Çünkü bu hem hileli bir yöntem, hem de böyle bir yöntemle hastalığına çözüm arayanlar ya da ilâç almak için bu yönteme başvuranlar, bu sefer de sağlık karnesi sahibi tarafından âdeta esir alınır.

Özellikle kırsal alanlarda az sayıda bulunan sigortalı kişiler, bulundukları yerin ağası gibilermiş. Karne sahipleri, karnelerini kullanan kişileri kendi işlerinde çalıştırıyorlarmış. Diyelim ki tohum ekilecek, hasat yapılacak ya da başka bir iş yapılacak, karne sahibi, karnesini kullandırttığı kişiyi çağırır, önce kendi işini yaptırırmış.

Öyle zannediyorum ki, gazete arşivleri bu tür haberler ile doludur.

***

Kırsal alanlarda, özellikle hasadın olduğu kısa yaz döneminde mevsim şartları çok önemlidir.

Bu dönemde, yağmurlu havada hasat yapılmaz, tarla biçilmez, ot ve saman balyası yapılmaz. Çünkü ürün, yağmurda ıslandığı zaman bunlar yapılırsa sonradan küflenir ve bozulur.

Meselâ daha ilkel yöntemlerle otların balyalandığı seksenli ve doksanlı yıllarda otların besin değeri yüksek olan kısımları ufalanıp yere dökülmesin diye sabahın erken saatlerinde otlar balyalanırdı. Sabah saat dokuz on gibi ilkel yöntemle ot balyalama işi yapılmayıp ertesi güne bırakılırdı. 

Özellikle kırsal bölgelerde ürünün ideal şartlarda hasadı, ana ürünün yanında elde edilen tâli ürünlerin paketlenmesi ve kışın kullanılmak üzere istiflenmesi için gerekli ideal şartlar için zaman çok kısıtlıdır. İşte bu durumlarda karne sahipleri, ürünleri hava şartlarında zarar görmesin, zayi olmasın diye, karnesini kullandırttığı kişilere kendi işlerini yaptırırmış.

Çâresizlikten, başkasına ait sağlık karnelerini kullanmak zorunda kalanlar, kendi işlerini bırakıp karne sahibinin işlerini yapmak zorunda kalırmış. Öyle zannediyorum ki, kendi işi yerine karne sahiplerinin işini yapan insanların ürünlerinin zayi olduğuna bu dönemde yaşayanlar şâhitlik etmişlerdir.

Anlaşılan o ki, o yıllar tek bir sağlık karnesi ile insanlar kendi iktidarlarını ilân edebiliyorlarmış. İnsanlar çaresizlikten, hiç de arzulamadıkları yollara başvurmak zorunda kalabiliyorlarmış.

***

Sağlık güvencesi olmayanlar için böyle manzaralar yaşanırken, sosyal güvencesi olanlar da başka sıkıntılara duçar kalıyorlardı.

Muayene olmak âdeta bir eziyetti.

O dönemde hastaneye gitmek isteyenler önce iş yerlerinden muayene olacaklarına dair bir vizite kâğıdı alır, sonra bu vizite kâğıdı SSK’ya onaylatılır, sonra hastaneye gidilip muayene olunurdu. Her hastaneye de gidilemezdi. SSK’lı ise SSK hastanesine gidilebilirdi sadece.

Özellikle büyük şehirlerde çoğu zaman, alınan vizite kâğıdının SSK’da onaylanması akşamı bulurdu. Çünkü SSK önlerinde vizite kâğıdı onaylatmak için uzun kuyruklar oluşurdu. Bu nedenle de bazen vizite alsanız bile muayene olamazdınız.

AK Parti, Sağlıkta Dönüşüm Hamlesi ile sadece insan onuruna yaraşır bir sağlık sistemi oluşturmadı, hem gereksiz bürokrasiyi ortadan kaldırarak insanları uzun kuyruklardan kurtardı, hem de sağlık karnesini kendi iktidarı için kullananların iktidarına son verdi!

İnsanlar da AK Parti’yi bu nedenle desteklediler. Desteklemeye de devam ediyorlar…

AK Parti’nin arkasındaki desteği zaman zaman makarna edebiyatıyla açıklayanların, sağlık karnesinin oluşturduğu iktidardan -emin olun- haberleri yoktur. Ve emin olun, çâresizlik nedeniyle alın terlerini başkalarına akıtanların hayat hikâyelerini ve bu insanların neler yaşadıklarını, neler hissettiklerini yorumlayacak becerileri ve ayrıca AK Parti’nin gerçekleştirdiği dönüşümün, bu hikâyenin kahramanları için ne anlam ifade ettiğini idrak edecek bir irfan dünyaları da yoktur.

O yüzden makarna edebiyatı yapıyorlar!

Öyle anlaşılıyor ki, bunu yapmaya devam edecekler…