Sağlık işlerinde Rockefeller tekeli (2)

Sağlık kuruluşları neredeyse bütünüyle Rockefeller Vakfı’na emanet edilmişti. Bu emanete ne ölçüde titizlik gösterdikleri ise ayrı bir konudur. Ancak Vakfın çalışmalarının hayır ile açıklanması, inandırıcılıktan uzaktır. ABD kökenli Yahudi Rockefeller sermayesinin “bir hayırsever kapitalizm örneği” ile çalıştığını söylemek de inandırıcı değildir. Dönemin Türkiye’sinin diğer alanlarda olduğu gibi sağlık konusunda da bağımsız davranmadığı anlaşılmaktadır.

TÜRKİYE Cumhuriyeti Hükûmeti, Rockefeller ve onun etkisindeki kuruluşları, ulusal ihtiyaçlara göre şekillendirmeyi kendince tercih etmiştir. Çünkü Mart 1925’te Luckett ve Gray tarafından yazılan Elements of Public Health Administration  (Genel Sağlık Yönetiminin Esasları) adlı kitabın Sağlık Bakanlığı tarafından Türkçeye çevrilen baskısındaki önsözünde Refik Saydam, “Türkiye Cumhuriyeti’nin girdiği yolda Türk milletinin hayat ve sağlığı, takip etmesi lâzım gelen sağlık ve sosyal program için ne tecrübelere girişmesine zaman vardır, ne de bu gibi tecrübelere verecek parası vardır. Bunun için bütün milletlerin tecrübelerinin sonuçlarından hemen yararlanmak isteriz”.

Elbette burada söz konusu olan “bütün millet”ten murâd edilen, ABD tecrübesi ve ABD sermayesidir. Özellikle Rockefeller Vakfı’na bağlı kuruluşlardır. Refik Saydam bunu doğrudan söylemek yerine, “bütün milletlerin tecrübeleri” diyerek çoğul bir ifade kullanmıştır. Bu alanda bilgi birikimine ve tecrübeye sahip olan Vakfın halk sağlığı programlarını da şartsız olarak kabul ettiğini ilân etmiştir. Vakfın sağlık alanındaki programları ve çalışmaları şu başlıklar altında özetlenebilir:

1-Tıbbî eğitim ve bursluluk programı

Vakıf tarafından 1925-1980 arasında toplam 157 kişiye burs verilmiştir. Bu kişilerin hangi ölçülere göre nasıl seçildikleri, çalışmalarını Vakıf ve Türkiye menfaatleri konusunda nasıl ayarladıkları ve bu ayarlama ile Türkiye’ye olması icap eden sadâkatlerinin zarar görüp görmediği, önemli bir araştırma konusu olmalıdır.

Sağlık Bakanlığı’nın yanında Refik Saydam, 1925’te Hilâl-i Ahmer Cemiyeti (Kızılay) Başkanı yapılmıştır. Elbette ona sadece Türkiye’nin Sağlık Bakanı unvanı yeterli görülmemiş olmalı ki yanına bir de Kızılay Genel Başkanlığı eklenmiştir. Bu yetkiyle Refik Saydam, Rockefeller Vakfı’ndan İstanbul’daki Hemşirelik Okulu’na yardım istemiştir. Vakıf bu okula çeşitli yardımlar yaptığı gibi ilk mezunlarından Fatma Abdurrahman (Acar), 1930’da eğitimini geliştirmesi için “ziyaretçi hemşire” statüsünde ABD’ye gönderilmiştir.

2-Tesisleşme programı

İkinci Abdülhamid Han’ın isteği ile Zeoros Paşa, Dersaadet Daülkelb ve Bakteriyoloji Ameliyathanesi’ni kurduğu gibi, 1893’te de Maurice Nicolle ve Hasan Zühdü Nazif Bey tarafından Bakteriyoloji Şahane kurulmuştur. İhtiyaç olan yerlerde karantina evleri (tahaffüzhane) açılmıştı. 1811’den beri süre gelen çalışmalara bağlı olarak B. C. Violi, Çiçek Aşısı Hazırlama Laboratuvarı tesis etmişti. “Telkihhane” adlı aşı evi ise 1892’de Hüseyin Remzi Bey tarafından kurulmuştu.

Telkihhane için Mekke, Basra, Şam, San’a, Bağdat, Musul, Erzincan, Sivas ve Manastır şehirlerinde şubeler açılmıştı. Telkihhanenin açılması ile önceden ithâl edilen aşılar imâl edilmeye başlanmıştı.

Hıfzıssıhha Enstitüsü, Osmanlı döneminde çeşitli adlar altında tesis edilen aşı, serum ve ilâç geliştirme kuruluşları, 1928’de çıkarılan bir yasa ile bu ad altında toplanmıştır. Bu dönemde Batı ülkelerinde benzeri kuruluşların adları ise “Hijyen Enstitüsü”dür. Aslında değişik adlar ile faaliyette bulunan bu kuruluşların tek bir çatı altında toplanması isteği de Rockefeller Vakfı’ndan gelmiştir.

17 Mayıs 1928’de, 1267 sayılı kanun ile “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Hıfzıssıhha Müessesesi Hakkında Kanun” ile İstanbul ve Sivas’ta Bakteriyolojihaneler ile Ankara’da Kimyahane’nin birleştirilerek Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Bakanlığı’na bağlanması öngörülmüştür.

Refik Saydam, Vakfın misafiri olarak aylarca Avrupa ülkelerinde kaldığı gibi, Vakfın temsilcileri de Türkiye’ye geldiklerinde doğrudan kendisinde misafir edilmiştir.

Hıfzıssıha Enstitüsü için bina yapımına harcanmak üzere Vakıf, 80 bin dolar ödemiştir. 1928’de başlayan enstitü binası, Numune Hastanesi inşaatı ile birlikte 1933’te tamamlanmıştır. Bunun için Avusturyalı Redlich ve Berger İnşaat şirketi ile sözleşme yapılmıştır. 1928’de Thodor Jost’un Kimyahane ve Bakteriyoloji binası, 1928-1932’de de Serum Müessesesi, Hıfzıssıhha Okulu ve lojman bölümlerinin yapımı tamamlanmıştır.

Özetle, aşı-serum ve ilâç gibi alanlarda yer alan kurumların tek bir çatı altında toplanması isteği Rockefeller Vakfı’ndan gelmiştir ve buna göre para onun tarafından ödenmiş, mimarı ve yapımcısı da Avusturyalı olmuştur.

Enstitü, kurulduğunda Kimya, Bakteriyoloji, İmmünobiyoloji ve Farmakodinami şeklindeki dört şubeden oluşmuştur.

1935’te çıkarılan 2755 sayılı Ankara Merkez Hıfzıssıhha Müessesesinde Kullanılacak Yabancı Uzmanlara Ait Kanun ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Ankara Merkez Hıfzıssıha Müessesesi’nin çeşitli bölümlerine getireceği yabancı uzmanlarla beş sene ile sınırlı sözleşme yapmakla yetkilendirilmiştir. Bakanlık da bu yetkisiyle çok sayıda yabancı uzmanı kurumda görevlendirmiştir.

Elbette bu yabancı uzmanların seçiminde de hangi ölçülere göre davranıldığı ve özellikle Rockefeller Vakfı’nın bu seçimlerdeki rolü hakkında literatürde yer alan bilgi yoktur. Tümüyle Vakfın onayına ve lüzum görmesine bağlı olarak bu seçimlerin yapılmış olması kuvvetle muhtemeldir.

3-Hıfzıssıhha Okulu

1267 sayılı kanun ile Hıfzıssıha Müessesesi bünyesinde bir Hıfzıssıha Okulu açılması öngörülmüştü. Para yokluğu ve benzeri nedenlerle okulun açılması gecikmişti. Rockefeller Vakfı, okulun yapımı, donanımı ve ekipmanı için 1930’da 100 bin dolar ve 1933’te de yine 100 bin dolar olmak üzere para vermişti. Vakfın bu desteği ile Hıfzıssıha Okulu 2 Kasım 1936’da açılmıştır.

Okulun nasıl ve kim tarafından idare edileceği ile Vakıf ilgilenmişti. Okul Müdürlüğüne, Vakıf temsilciğinin de üzerinde kalması ve maaşı Vakıf tarafından ödenmesi kaydı ile Dr. Ralph K. Collins getirildi.

Refik Saydam onu ABD gezisinde tanımıştı. Davet Refik Saydam’dan gelmişti.

Vakfın teklifi ile ABD’li mühendis Daniel E. Wright, maaşı Vakıf tarafından ödenmek üzere Hıfzıssıhha’da çalışmak üzere gelmişti. Hıfzıssıhha Okulu’nun açılışında Refik Saydam, Rockefeller Vakfı’na minnetlerini şöyle açıklamıştı:

“Türkiye Hıfzıssıha Okulu açılırken burada bana düşen bir görev vardır. O da, yüksek ideali ile bütün dünyada hürmetle anılan Rockefeller Vakfı isminin bu müessesenin vücûdu ile yakından ilgili olduğunu söylemek ve Vakfın Merkez Hıfzıssıha Müessesesi’nin ve Hıfzıssıhha Okulu’nun inşâsına ve tesisine bağışladığı 280 bin dolardan başka, okulun faaliyete girmesi için de hürmetle tanıdığımız, sevimli arkadaşımız Dr. Collins’i buraya müdür olarak vermesini şükranla yâd etmek, benim için bir borçtur.”

Görüldüğü gibi ABD’li vakfa Türkiye Sağlık Bakanı Refik Saydam’ın borcu da, minneti de çoktur.

Hıfzıssıhha Okulu her ne kadar Ankara’da açılmış ise de yapımı, donanım masrafı ve personelini ABD’li bu vakıf temin etmiştir. Türkiye her alanda olduğu gibi sağlık politikaları ve kuruluşları alanında da bağımsızlık söylemlerine rağmen ABD’li bu vakıf tarafından yönlendirilmiştir.

4-Sıhhat merkezleri

Rockefeller Vakfı; hibeleriyle sıtma ve kancalı kurt gibi belirli hastalıklara odaklanan dikey programların yanında, koruyucu ve tedavi edici hizmetlerin daha bütüncül bir şekilde ele alınıp yürütülmesi için hastane ve kliniklerin iyi organize edilmiş bir halk sağlığı altyapısıyla donatıldığı yatay programları da teşvik etmiştir. Bu teşvikler de Refik Saydam eliyle yürütülmüştür.

Refik Saydam, aylar süren Avrupa ve Amerika gezilerine bu sırada çıkmıştır. 1929’da Rockefeller Vakfı misafiri olarak çıktığı ABD gezisi üç ay sürmüştür. Yanına Sağlık İşleri Genel Müdürü Dr. Asım Arar’ı da almıştır. Gezi dönüşünde Ankara Etimesgut Numune Dispanseri ve Sıhhat Merkezi’nin kurulması başlamıştır.

Yapımı bir yıl süren bu merkezin inşâsına Rockefeller Vakfı 56 bin 700 dolar bağışlamıştır. Etimesgut Dispanseri Başhekimliğine Cemalettin Arif Or atanmış, ardından görgü ve bilgisini geliştirmesi için Vakıf tarafından ABD’ye gönderilmiştir.

Arif Or, yurda dönüşünde Etimesgut Dispanseri’nde yaptığı çalışmalarından dolayı Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa tarafından da takdir edilmiştir.

Elbette görgü ve bilgilerini arttırmak için seçilen doktorların sadece ABD’ye gönderilmeleri söz konusu değildir. Vakıf bunun için de özenli davranmış, seçilen bazı doktorları da İngiltere’ye göndermiştir. İstanbul Belediyesi Sağlık İşleri Müdür Yardımcısı Dr. Kutsi Esencan’ı Londra’ya ve İstanbul Kızılay Okulu Başhemşiresi ve Öğretmeni Fatma Abdurrahman Acar’ı da ABD’ye göndermiştir.

Edirnekapı Sıhhat Merkezi, ABD ve İngiltere’de görgü ve bilgisini arttıran bu yöneticilerin idaresinde, 1934’te açılmıştır. Rockefeller Vakfı yıllıklarına göre 1936-1939 arasında Vakıf, Edirnekapı Sıhhat Merkezi’ne 6 bin dolar yardımda bulunmuştur.

Sonsöz

Türkiye-ABD ilişkilerini 1945’e kadar “birinci dönem”, 1945’ten sonra ise “ikinci dönem” diye ikiye ayırmak mümkündür. 1950’ye kadar her iki dönemin uygulayıcısı, sorunsuz ve muhalefetsiz bir şekilde CHP iktidarı olmuştur.

1950’den sonra başlayan özgür seçimler ile Türkiye-ABD ilişkilerini sürdürmek seçilmiş iktidarlara, buna muhalefet etmek ise yine CHP’nin üzerine kalmıştır.

İkinci Dünya Savaşı ile birlikte Rockefeller Vakfı, çalışmalarına Avrupa’da ve Türkiye’de ara vermiştir. Mart 1945’te yeni Sağlık Bakanı Dr. Sadi Konuk, Vakfa bir mektup göndererek yeniden Türkiye’ye dönmesi için çağrıda bulunmuştur.

1920’ye kadar Türkiye’de sağlık, hayır ve misyonerlik işlerini bir arada yürüten Rockefeller Vakfı, Cumhuriyet ile birlikte Batı bilimi ve ideolojilerini yaygınlaştırarak modernitenin değerlerinin hâkim kılınması için “seküler misyonerlik” diye nitelenen bir çalışma tarzına yönelmiştir.

Halk Sağlığı Teorisi; araştırma, uzmanlık eğitimi, uygulama, organizasyon ve kurumsal inşâ gibi farklı boyutların müdâhili olarak Vakıf, sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti’ni yönlendirici olmuştur. Bu dönemde tesis edilen tıp eğitimi bünyesinde Hıfzıssıhha Enstitüsü, Hıfzıssıhha Okulu, sıhhat merkezleri ve bursluluk programları gibi araçlarla modern endüstriyel Batı kültürünün yaygınlaşması ve kapitalist toplumun temel yapılarının oluşturulmasına zemin hazırlanmıştır.

Ancak Vakıf çalışmalarının sadece seküler misyonerlik ile sınırlı olduğu düşünülemez. Türkiye’nin sağlık politikalarını ve kurumlarını etkileyen, yönlendiren ve oluşturan bu çalışmaların, netîce bâbında Türkiye’nin dış siyasetini de tayin edici olduğu inkâr edilemez. 1948’de İsrail’in kuruluşu ilân edildiğinde onu ilk tanıyan ülkelerden biri, CHP idaresindeki Türkiye olmuştur. Vakıf çalışmaları, bu tanımayı önemli ölçüde tayin edici ya da etkileyici olmuştur. Zaten Vakıf sermayesi doğrudan bir Yahudi aileye ait olduğundan, Vakfın Hıristiyanlık misyonerliği için ısrarcı olması da makul sayılmazdı.

Ancak “seküler misyonerlik” diye adlandırılan vakıf çalışmaları, sağlık, eğitim ve eczacılık gibi alanlarda yoğunlaşarak ekonomi ve siyaset gibi alanlarda yapılacak Vakıf atılımları için de bir zemin oluşturmuştur.

Vakıf çalışmaları aynı zamanda, 1920-1940 (daha sonraki dönem için de) yılları arasında bağımsızlık söylemlerine rağmen işin aslının bambaşka bir şekilde yürüdüğünü de göstermesi bakımından önemlidir.

Her ne kadar “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” vecizesi duvarlarda yazılsa bile uygulama böyle değildir. Mustafa Kemal Paşa 10 Kasım 1938’de öldüğünde, yanında Paris Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fiessenger, Prof. Dr. Abravaya, Prof. Dr. Von Bergman ve Prof. Dr. Eppinger gibi yabancı hekimler bulunmaktaydı. Sağlık kuruluşları neredeyse bütünüyle Rockefeller Vakfı’na emanet edilmişti. Bu emanete ne ölçüde titizlik gösterdikleri ise ayrı bir konudur.

Ancak Vakfın çalışmalarının hayır ile açıklanması, inandırıcılıktan uzaktır. ABD kökenli Yahudi Rockefeller sermayesinin “bir hayırsever kapitalizm örneği” ile çalıştığını söylemek de inandırıcı değildir. Dönemin Türkiye’sinin diğer alanlarda olduğu gibi sağlık konusunda da bağımsız davranmadığı anlaşılmaktadır.

Osmanlı sağlık hizmetleri ve kurumları ile karşılaştırma yapıldığında bağımsızlık konusunda Osmanlıların çok daha ileride olduğu açıktır. Ancak yıkılış döneminde sağlık ve eğitim hizmetleri ile başlayan misyonerlik çalışmaları, Cumhuriyet döneminde “misyonerlik” kısmı örtülerek ve “seküler misyonerlik” niteliği kazandırılıp daha da artarak, neredeyse bütün sağlık hizmetlerini içine alacak şekilde bir çeşit tekel hâlinde devam etmiştir.

 

Kaynakça

Ahmet Özgiray, Atatürk Araştırmaları Merkezi Dergisi, “Türkiye ile ABD Arasındaki Siyasi ilişkiler 1923-1928”, C.XV, S.43, Mart 1999, s.53-75.

Aziz Küçük, Amme İdaresi Dergisi, “Hayırsever Kapitalizmi ve Erken Cumhuriyet Döneminde Sağlık Hizmetlerinin örgütlenmesi Rockefeller Vakfının Rolü”, S.51, Temmuz 2018, s.87-116.

Erdem Aydın, Türkiye’de Sağlık Teşkilatlanması Tarihi, Ankara 2002.

Erhan Çağrı, Türk Amerikan İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri, Ankara 2015.

Fatma Acar, Hemşirelik ve Ziyaretçi Hemşirelik Tekniği, Verem Mücadelesi Cemiyeti Yayınları, İstanbul 1950.

Gülsevim Çeviker, Amiral Bristol Hemşirelik Okulu (1920-1999), Yayına Hazırlayan: Yavuz Selim Karakışla, Vehbi Koç Vakfı Yayınları, İstanbul 2011.

Hikmet Uluğbay, İmparatorluktan Cumhuriyete Petropolitik, Türkish Daily News Yayınları, Ankara 1995.

James L. Barton, Türkiye’de Gündoğumu, Çeviren: Zekeriya Başkal, Yeditepe yayınevi, İstanbul 2010.

Murat Erdem ve Kenneth W. Rose, The Türkish Yearbook of İnternational  Relations, Reaserch Center For İnternational Political and Economic Relations, “Amerikan Philanthropy in Republican Türkey: The Case of Rockefeller and Ford Foundations”, , Ankara Üniversity, Faculty of Political Science Publications 2000, Vol.31, No.2, s.131-157.

Necati Dedeoğlu, Toplum ve Hekim, “Hıfzıssıha Okulu: Tarihçesi, Önemi”, C.16, S.6, Kasım-Aralık 2001, s.468-469.

Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar,  YKY, İstanbul 2018.

Richard E. Brown, American Jurnal of Public Health,  “Public Health in İmperialism: Early Rockefeller Programs at Home and Abroad” 1976, , Vol.66, No.9, September 1976, s.897-903.

Sadık Gören ve Mustafa Görsel, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Hıfzıssıha Okulu 25. Yıl Dönümü (2 Kasım 1936-2 Kasım 1961), Tarihçe ve Çalışmaları, Ankara 1961.

Seçil Akgün ve Murat Uluğtekin, Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a, C.2, THK Basımevi, Ankara 2001.