“SENİNLE doğan güldür bu
gönül./ Ah bu gönül şarkıları!../ Dilimdeki bülbüldür bu gönül./ Ah bu gönül
şarkıları!../ Dolu sevgi tasında,/ Bu gönül bir gençlik masasında,/ İkimiz
arasında bu gönül,/ Ah bu gönül şarkıları!..
Kavuşmanın
tadını,/ Ayrılık feryadını,/ Taşır senin adını bu gönül,/ Ah bu gönül şarkıları!../
Dolu sevgi tasında,/ Bu gönül bir gençlik masasında,/ İkimiz arasında bu gönül,/
Ah bu gönül şarkıları!..”
Saray
kalfalarından Seyyide Hanım ve Hicacizade Abdullah Bey’in kızı olarak14 Temmuz
1917 tarihinde, İstanbul’da, ailenin biricik kızı olarak dünyaya geldi. Üç
yaşındayken annesi vefat ettiği için öksüz büyümüştür. Sütanne olarak kendisini
büyüten kişi ise Çerkez asıllı Edadil Kalfa’dır. Darüleytam denilen öksüzler
yurdunda, dört yaşında iken ilkokula başlamıştır. Altı yaşındayken ise Cumhuriyet
ilan edilmiştir. Dokuz yaşına geldiğinde öksüzler yurdu kapatılmış, bu nedenle
kendisini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Bursa milletvekili olan Şeyh Servet
Efendi evlatlık almıştır. Böylece Bursa’da yaşamaya başlayan Safiye Ayla, Bursa
Kız Muallim Mektebi’ne başlamıştır.
13
yaşında -üçüncü sınıftayken- okuldan ayrılmıştır. Öksüzler yurdunda çok iyi
eğitim görmüş olduğundan, kendisini tanıyan Maarif Müdürü kurslara devam etmesi
şartı ile Safiye Ayla’yı muallim muavini yapmıştır. Gevher isminde bir tanıdığı
aracılığıyla bestekâr Mustafa Sunar ile tanıştıktan sonra, ayrıca Fahri Kopuz
ve Cevdet Çağla’dan da dersler almıştır.
Polidor,
Colombia ve Sahibinin Sesi adlı plak şirketlerine pek çok şarkı okuyan sanatçı,
Colombia Plak Şirketi’ne okuduğu Yesari Asım Arsoy’un “Sevda yaratan gözlerini
her zaman öpsem” isimli şarkısı ile tanınmaya başlamıştır.
İlk
defa 1931 yılında, Moulin Rouge adlı gazinoda sahneye çıkan Safiye Ayla, 1944
yılında, İstanbul Tepebaşı Bahçesi’nde, Cemal Reşit Rey’in Alabanda Operet
Revüsü’nde “Kraliçe Mimoza” rolü ile başrol oynamıştır.
8
Nisan 1953 tarihinde ud virtüözü ve bestekâr olan Şerif Muhittin Targan ile
evlenen Safiye Ayla, 15 Eylül 1967 tarihinde eşini kaybetmiş, 1998 yılının 14 Ocak’ında
ise vefat etmiştir.
En
çok bilinen ve yıllardır sevilerek dinlenen eseri “Gönül Şarkıları”, hâlâ
dillerde söylenegelmektedir. Cumhuriyet tarihimizin 75 yılına Türk Sanat Musikisi
dalında damgasını vuran Safiye Ayla, 90 yıllık yaşamında yapayalnızlığın acısını
yüreğinin orta yerinde sürekli taşımasına karşın acıyı bal eylemeyi hep başarmıştır.
Kendinden
önceki ve kendi dönemindeki diğer kadın ses sanatçılarından ayrı ve kendine
özgü bir okuyuş tarzı vardı Ayla’nın. Onun yorumuna yansıyan Batı müziği
beğenisi, bu tavrın belirgin bir özelliğiydi. Ölçüye uyarak, iyi bir
diksiyonla, düzgün ve aynı zamanda coşkun ve de çekici bir tavırla okurdu.
Sesindeki pürüzsüz akış, en tiz perdelerde bile kaybolmazdı. Zamanın gözde
şarkılarıyla fantezilerde olduğu kadar, Rumeli türküleriyle klasik örnekleri de
içine alan repertuarıyla geniş bir dinleyici kesimince çok sevilmiş,
beğenilmiştir.
Mustafa
Kemal Atatürk ise sesini pek beğenir, sık sık toplantılarında sevdiği şarkıları
söyletir, onu büyük bir hayranlıkla dinlerdi. Özellikle “Yanık Ömer” türküsünü
sık sık kendisinden özellikle isterdi. “Bir gün bu şarkıyı operada söylemeni
çok isterim” demesine karşın ise birçok girişimde bulunmuş olsa da muvaffak
olamamıştır.
Diğer
bestelerinden bazıları ise şöyledir: Saba makamındaki “Bu akşam ay ışığında
seninle buluşalım”... Hicaz makamındaki “Ey zalim beni dinle, aşkımla eğlenme
öyle!”... Uşşak makamındaki “Seninle doğan gülüdür (Gönül Şarkıları)”...