HEMEN hemen her kesimin sokağa çıkma yasağı uygulanması yönünde talepleri vardı. 20 yaş altı ve 65 yaş üstüne gelen sokağa çıkma yasağının yetersiz olduğu dillendirilmekteydi.
Geçtiğimiz hafta sonu 30 büyükşehirde, 10 Nisan Cuma akşamı gece 00:00 itibarıyla başlayıp 12 Nisan Pazar gecesini Pazartesi’ye bağlayan gece 00:00’da sona eren bir sokağa çıkma yasağı ilân edildi.
Doğru bir karar mıydı, açıklanma zamanı ne kadar doğruydu, konuşmaya hiç gerek var mı? Asıl mesele, bu vatanın bir ferdi olarak kendimize dönüp bakarak, “Neyi doğru, neyi yanlış yapıyoruz?” sorusunu bir an önce sormak!
***
Sokağa çıkma yasağı kararını alan ve açıklayan karar mercilerini soru yağmuruna tutup yargılamadan önce…
Yaklaşık 63 milyon insan yasağa uyarak evde kalırken, bir kesim insan sokağa çıkma yasağına riayet etmekten bir hayli uzaktaydı. Yasağın açıklanmasıyla birlikte ne olduğuna, neler yaşandığına hepimiz, gerek canlı canlı kendi sokağımızda, gerek çeşitli iletişim kanallarıyla farklı illerden manzaraları görerek şâhit olduk. Sosyal mesafe kavramı bir anda yok edildi. Bunun sebebi bizleriz!
Cuma akşamı gözüme ilişen bir mesaj, bu durumu tarif için tam yerindeydi: “Sokağa çıkma yasağı tüm yurtta coşkuyla kutlanıyor.”
Bir anda marketlerin, fırınların, unlu mamul satıcılarının, manavların, hattâ şarküterilerin önünde kuyruklar oluştu. (İnsan iki gün sucuk salam yemese ne kaybeder?)
Tekel bayileri doldu!
Bizim Kahramanmaraş’tan, tesadüf, o sırada işinden eve dönmekte olan bir yakınımın göndermiş olduğu bir video kaydı karşısında tek söyleyebildiğim, “pes” kelimesi…
Ortam ana baba günüydü. Trafik ona keza… Akaryakıt istasyonunda bile araç kuyruğu vardı. Sokağa çıkma yasağının ilânından sonra insan niye aracının deposunu doldurma çabasına girer ki? Adı üstünde, sana “Sokağa çıkma!” deniliyor…
Yasak noktasında acil ihtiyacı olanlar istisna, eczaneden ilâç alana, çocuğuna mama ve bez alana, su alana itirazım yok. Ama şehrin İl Emniyet Müdürünün “Nereye gidiyorsunuz?” sorusuna, “Terlik almaya çıktım” veya “Komşuya gidiyorum” diyerek cevap verildiğine dair çıkan haber malzemelerine itirazım var.
Fırın önünde tekme tokat kavga, vatandaş olarak geldiğimiz nokta! Sözün bittiği yer! Oysa yasak sırasında zaten açık olacaktı…
Topu topu 48 saat için değer miydi? Bir iki paket makarna, biraz un, bir iki çeşit bakliyatınız varsa, bu iki günü paşa paşa geçirmenize yeter de artardı.
Ayrıca “bağışıklık” denilen şey iki günde eriyip gitmez. Yapardınız şehriyeli bir bulgur pilavı, yanında da turşu varsa, tamam. Mis!
***
Sadece bu iki günle kalmayıp, yasak biter bitmez sokaklara çıkanlara ne demeli? Anlaşılan, hâlâ ihtiyaç listelerinde eksikler vardı. Yasak iki gün değil de daha uzun süreli olsa hâlimiz ne olurdu, düşünesim bile yok!
Yazıyı yazarken an itibarıyla gördüğüm bir haberde, Sudan’ın başkenti Hartum’da salgınla mücadele kapsamında 18 Nisan’dan itibaren 3 hafta sokağa çıkma yasağı ilân edildiğini okudum. Şunu diyebilirsiniz: “Ama önceden haber verilmiş…”
Bizde de önümüzdeki hafta sonu için yasağın tekrarlanacağı noktasında Cumhurbaşkanımız, Pazartesi günü açıklama yaptı. Bakalım bu sefer nasıl olacak?
Özetle, yasağa rağmen ülkemizde şâhit olunan bu manzaraları mazur gösterecek hiçbir gerekçe yok aslında…
Dilerim bu hafta sonu aynı manzaralar olmaz!
***
Bizler vatandaş olarak Türkiye’deki gelişmeleri takip ederken diğer taraftan salgının yaşandığı yabancı ülkelerin mücadeledeki tutumunu gözlemlemeye çalışıyoruz. Uzak Doğu’nun salgını yönetme noktasındaki başarısını, yaptıkları test sayısının çokluğunu, testi daha arabadan indirmeden yapmalarını ve bunun benzeri haberleri hoşumuza giderek izliyoruz. Yalnız, başarının neredeyse tamamını test sayısına bağlamak, orada yaşayan insanların kurallara riayet hususundaki titizliklerini göz ardı etmek olur.
Yurtdışı seyahatlerde, özellikle Mekke-i Mükerreme’de gözlemleyenler olmuştur tavaf sırasında grubun dağılmaması için nasıl çaba sarf ettiklerini. Aynı hassasiyeti şimdi de salgın sırasında gösterdikleri aşikâr...
Yine Kosova, farklı bir uygulamayla haberlerde yer almakta. 16 yaş altının sokağa çıkmasını tamamen yasaklarken, 16 yaş üzeri için kimliklerde yer alan vatandaşlık numarasının sondan ikinci hanesine göre, belirlenen saatlerde alışveriş ve diğer işlemler için sokağa çıkabiliyorlar…
***
Yasağa uymayanlar, bir tek siz mi özlediniz sokakları, parkları, bahçeleri? Bir tek sizin mi yeme içme ihtiyacınız var? Geçen hafta “Özledik” başlıklı yazımda belirttiğim gibi, tüm Türkiye’nin ihtiyaçları, özlemleri var. Lâkin bunları önem sırasına alıp çoktan aza doğru sıralayarak çözümlemenin her anlamda daha saygın bir görüntü oluşturacağı kanaatindeyim.
Bu sürecin bizlere olduğu kadar tüm dünyaya birçok konuda öğrettikleri var. Dönüşüm belki de asıl olanadır.
Sağlıkla okuyabilmeniz dileğiyle…