GEÇTİĞİMİZ Perşembe, yatırım
ile tasarruf arasındaki sığ anlayışın ülkemizdeki yansımalarına getirdiğimiz
eleştiriye yer vermiş, paraya yapılan yatırımın aslında yatırım olmadığını
ifade ederek bir şekilde Kârûn’a atıfta bulunmuştuk…
Öyle
ya, Kârûn da yitip gitti, hazînelerinden hiçbirini yanında götüremedi. Götürse
ne olacak? Sonsuz hazînelerin Sahibine rüşvet mi teklif edecek, kabul mü
ettirebilecek?
***
Kapitalizm,
dünyaya en kolay biçimde zengin olmak hayâllerini kurdurmaktan başka bir işe
yaramadı hiçbir zaman.
Bir
koyup beş almanın dayanılmaz iştahıyla yandırdı geniş mideleri…
Bu
anlamda aklıma daima saâdet zincirleri gelir.
Nedir
saâdet zinciri?
Sizden
aldığını büyük yatırımlarda kullanacağı vaadiyle kendi hesabına kullanan bir
organizasyon…
Bakınız,
sonuyla alâkalı herhangi bir yüklem kullanmadım, zira sadece organizasyonun
tanımını yaptım.
Bu
organizasyon mutlaka kazandırır. Kazandırmasa, zincirine yeni halkalar
ekleyemez.
Kazandırdığını
gören yeni aday, birikimini buraya aktarır.
Hattâ
birikimi yok ise, borç/kredi bulup aktarır.
Yatırım
yapmak risk barındırır. Fakat saâdet zincirinde yatırım yoktur. Dolayısıyla borçla
yapılan bu katılım, özünde yatırım olmadığı için risk değil, ahmaklık
barındırır.
Kapitalist
sistemde, altın ve menkul değer fiyatlandırmasında, devletlerin değil, altının
ve menkul değerlerin sahiplerinin sözü geçer. Devletler, işlettikleri
politikalarla bu varlıkların sahiplerine karşı yönettikleri halkların gücünü
öne sürerler. Zira devlet, halksız hâliyle hiçbir şeydir!
Devlet
mekanizmasının altın ve menkul değer sahiplerine karşı güçlü ve olabildiği en
avantajlı yönetim sistemi monarşidir bu anlamda. Fakat monarşik rejimin en
önemli dezavantajı, sahibi olduğu varlığı nasıl yöneteceğini yani yatırım
plânını doğru şekilde ayarlayamamak durumudur. Hattâ daha yerinde bir ifadeyle,
tarihte gücünü kabul ettirmiş ve devrinin süper gücü olarak tanınmış devletler,
yatırımlarını doğru yönetebilmiş monarşilerdir.
Kusura
bakılmasın, ama böyle bir yönetim cumhuriyet tipi ülkelerde maalesef mümkün
olmamıştır. Belki de olacaktı fakat buna imkân tanınmamıştır. Bu tek durum,
Emevî yönetimiyle kesilen İslâmî yönetim tarihinde yaşanmıştır.
***
Güncel
kapitalist akış, tam da saâdet zincirlerinin işleyişi gibi… Ah, bir saniye! Bu
cümle tamamen yanlış! Zira saâdet zinciri, kapitalist bir mekanizmadır. Yani
kapitalist akışı, küçük bir saâdet zincirinden hareketle düşünmek mümkün.
Bu
bakımdan son iki haftada yükselen altın ve döviz fiyatlarının, altın ve menkul
kıymetleri ellerinde bulunduranlar tarafından piyasa sürülmeyen varlıklar
nedeniyle arttığı ve altın ile dövize yapılan sözde yatırımların tıpkı bir
saâdet zinciri mantığıyla doğrudan paranın hâkimlerine aktarıldığı, sonrasında
bu egemenler tarafından yapılacak altın ve menkul kıymet arzıyla yükselen
fiyatların bir anda düşeceği, bunun piyasaya bir kamikaze etkisi vuracağı çok
ortadadır.
Geçtiğimiz
hafta belki de fazla ileri giderek çok küçük bir zamanda altın fiyatlarının dip
yapacağını söylemiştik.
Öngörümüzün
arkasındayız, sadece sürede mübalağaya giriştik.
Bizim
o yazıyı yazdığımız günlerde iktisat çevrelerinin altına yönlendirdiği birikim
sahipleri, bugünlerde uyarılıyorlar.
Deniliyor
ki, “Altına çok fazla yönelim büyük risk taşıyor”. Yahu, altın kendi kendine
madeninde yatıp da “Dur şu insanlara bir
oyun oynayayım” demiyor ya!
***
Vaktiyle
Türkiye’de büyük saâdet zincirleri dümen çevirdi. En sahtekâr bilineni “Titan”
idi.
Bir
koyup beş alma iştahındakiler, kaybettikleri paralar için Titancılara ancak
belâ okuyabildiler.
Bir
de bu işi Titan gibi değil de güya legal yollarla yapanlar vardı. Biliyorsunuz,
onlar 2001 Krizi’nin hortumlanan bankaları olarak meşhur oldular.
TMSF
adlı kurumun kuruluşuyla Devlet yani vatandaşın vergileriyle kurulu mekanizma,
o paragöz iştah manyaklarının bir koyup da beş kazanmak isteklerini yerine
getirmek üzere tedbirler aldı.
Ve
TMSF, o günlerden bugünlere Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kurumlarından
biri olarak müthiş bir kurtarıcı oldu.
Bugün
TMSF’nin de üzerine ölü toprağı atacak bir ahlâksızlıkla karşı karşıya şekilde,
kendi millî parasını ezerek, yurdundaki para akışını engelleyen milyonlarca
kişi var.
Fakat her günün yarını, her oluşun hesabı var!