S-400’ler niçin ABD’yi çılgına çevirdi?

S-400’de kullanılan radarlar sistemi B-2 ve F-117 uçaklarını takip edebilecek. ABD’nin çok yüksek maliyetli projeleri boşa çıkıverdi bu yüzden. Ayrıca S-400’ler ile bu uçakların saldırılarına da karşı konulacak. Çok sayıda ve farklı frekans aralığında çalışma sistemlerini bünyesinde entegre ile barındıracağından, S-400, tam anlamıyla bir kalkan görevi görecektir. ABD’nin bu yoldan Türkiye’ye saldırması imkânsız hâle gelmiştir.

ABD Başkanı Joe Biden, Avrupa görüşmelerini Rusya Devlet Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin ile noktalayacak.

Putin, Vladimir Lenin, Lenin’in eşi Nadejda Krupskaya ve Stalin’e yakın duran bir aile içerisinde büyüdü. Biden’in deneyimli bir siyasetçi olmasının yanında Putin de Rus siyasetinin hamuruyla yoğruldu. İkisi de kurt birer siyasetçidir.

Siyaset her ne kadar günlük hayatın içerinde soluklansa da siyasetçinin en güçlü silahı ekonomi ve teknolojidir. Elbette bunlara yön veren yetişmiş insan, sıralamanın başında yer alır. Ülkeleri yönetenler, ellerinde konusunda uzman yetişmiş kişiler, güçlü bir ekonomi ve dünya ile at başı giden bir teknoloji varsa dünyayı yönetenler sıralamasında yer alırlar. Bunlardan birisi eksik olursa patinaj yaparsınız.

Hemen her yazımızda değindiğimiz üzere, konusunda uzman yetişmiş insan, bir ülkenin yapabileceği en değerli yatırımdır. Bunun temelinde ise şüpheden vareste olarak doku ve mayaya uygun olarak doğru bir öğretim ve eğitim gelir. Burada başarılı olunursa bilim ve teknolojide de başarılı olunur. Türkiye bu noktada yeni yetişen filizlerin önünü açmakta geç kalıyor ve çürümeye yüz tutmuş ehliyetsiz ağaçlarla orman yapmaya çalışıyor. Bu nedenle de ormanı sürekli yanıyor. Eğitime dair bu kinayeli paragraftan çıkıp asıl konumuza dönelim (bu konuyu 11 Haziran 2021 tarihli Yusuf Kaplan hocanın yazısına atfedelim).

***

Biden’in Putin’le görüşmeyi sonlandırmadan önce ilk görüşeceği kişinin Kraliçe olduğunu belirtelim. Kraliçe ise dünya narko-terör ticaretini kontrol eden ülkenin başında bulunmaktadır. Narko-terörün Türkiye uzantısını ise PKK üzerinden gerçekleştirmektedirler. PKK’nın canı yandıkça birileri video çekip ülkeyi tehdit etmeye bile kalkıştı ve PKK, FETÖ, YPG’ye destek bile çıktı. Demek ki takiye yapan çok farklı grupların maşası hep dışarıda ve aynı ellerdedir. 

Suriye, Irak, Afganistan, Yunanistan, Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Karabağ ve Kırım gibi konularda Türkiye’nin karşısında masada yumruk sallayanlar olarak ABD, Fransa, Almanya, Kanada ve Çin bulunuyor. Rusya ve İngiltere ise işi sinsilikle yürütüyor. Şimdilik en azından Rusya ile belli düzeyde ilerliyoruz.

Kırım konusu olunca Rusya ve İngiltere bir tuhaf davranırlar. Çünkü bu bölgede resmî olarak Kırım’ın topraklarında görünmeyen bazı yerler narko-terörün üssü olarak kullanılıyor.

Biden Avrupa ziyareti sırasında Türkiye ile de görüşecek. Biden’in Türkiye hakkındaki duruşu net. Bu noktada takdir edilesi bir yönü var. Tam olarak düşman safında olduğunu hem ifade ediyor, hem de öyle davranıyor. Sözleriyle Türkiye’de millî iradenin üzerinde operasyon çekilmesi gerektiğini, bunu başaramadıklarını, şimdi ise seçimle başarmak istemekte olduklarını deklare ediyor. ABD’nin Türkiye düşmanlığı kelimenin tam anlamıyla CAATSA penceresindendir. CAATSA, ABD düşmanlarına yaptırımla mücadele yasası çerçevesindedir. Diğer bir ifadeyle, Rusya ile işbirliği yapanlara uyguladığı yaptırım bakışıdır (CAATSA). Yani ABD, Türkiye’yi Rusya ile işbirliği yapan bir düşman olarak görmektedir.

Düşmanlığın öne sürülen nedeni ise S-400’lerdir. Görüntü S-400’ler olsa da sadece kılıftır bu. Asıl neden, eskisi gibi kontrol edemediği Türkiye’nin ABD politikalarını yarma işlemi ve oyun bozucu rolü oluşturmaktadır. S-400’ler bu aşamada tam olarak bir bahane ve düşmanlık için tutunacak bir dalı hükmündedir. Yine de S-400’leri öne sürmesinin asıl nedenine de bakmak gerekir.

***

Boris Çeranovski, 1926’da BICH-3, 1932’de BICh-11 ve 1948’de ise BICh-26’yı tasarladı. 1937’de Oleg Antonov, Moskova’da Lem-2 uçağını tasarladı. Almanya, İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru uçan kanat Horten Ho-IX projesine (1944) girişti. 1944’te DM-1 Alexander Lippisch tasarımı olarak ortaya çıkarken, 1945’te Ho229 ise Horten Kardeşlerin bir eseri olarak gündeme geldi. İnsansız muharip hava aracı Boeing X-45 (2002) ABD’nin projesiydi. Deneysel amaçlı NASA’nın geliştirdiği NASA X-43A (2001) de bir hipersonik uçaktır.

Türkiye, Türk Hava Kurumu tarafından THK-13 isimli “uçan kanat” projesi üzerinde çalıştı. 1948 senesinde uçurulan THK-13 sonrası siyâsî müdahaleler sebebiyle Türkiye bu çalışmalardan elini çekmek durumunda kalmıştır. Türkiye’nin bu “uçan kanat” projesi, Horton Kardeşlerinkinden bir adım daha ileri ve gündemdeki uçaklara daha yakındı.

Günümüzde iki adet radara yakalanmadığı söylenen ve ticareti yapılmayan ABD uçağı var. Bunlardan birisi B-2 Spirit (Ruh) Bombardıman Uçağı (1989), diğeri ise F-117 (F-117 Nighthawk -Gece Doğanı-) Avcı Uçağı 1983). THK-13 ve Ho229, B-2’ye en yakın uçakların fikir babası…

Bu iki uçağın yeni adı “hayâlet uçak”tır. “Uçan kanatların yeni adı” dense hata olmaz. Zira hayâlet uçaklar sadece “radara” yakalanmama özelliği ile ön sıralarda yer almaktadır. Radara yakalanmama özelliğinin yanında fazla miktarda silah, uzun menzil ve havada yakıt ikmali gibi özellikler bu uçakların üstün yanlarıdır.   

ABD, üstün birkaç özelliğinden dolayı bu iki hayâlet uçağın ticaretini yapmamaktadır. Bu iki uçağın özeliklerini durduracak ve etkisiz hâle getirecek atılımlara da, S-400’lere de aynı şekilde bakmaktadır.

Irak semalarında çok uçuş yapıp Müslümanları katleden nükleer ve konvansiyonel bombalar taşıma kapasitesine sahip B-2 bombardıman uçağı, dünyanın en pahalı savaş makinası hükmündedir. Bu uçak Kosova ve Afganistan’da da Müslümanları öldürdü.

B-2, 18 bin 144 kilogram silah taşıyabiliyor. İstenilen noktaya her türlü hava şartında rahatlıkla atış yapabiliyor. B-2 ve F-117, sırasıyla yüksek hız ve kaplama sayesinde radara yakalanmama özelliğine sahiptirler. 

S-400’ler, uzun menzilli hava savunma sistemleridir. Çok sayıdaki hedefi aynı anda takip edebilir ve ileri teknoloji elektronik karşı koyma tedbirine sahiptir. Çok sayıda katmanlı bir savunma sistemine de entegre edilebilirler. S-400’ler günümüzün en iyi hava savunma sistemlerine sahiptir.

Türkiye S-400’leri alınca ABD neden çırpınmaya başladı? Türkiye, aslında ABD yapımı Patriotlara talip olup alamayınca Rus yapımı S-400’leri aldı. S-400’leri Rusya şimdiye kadar sadece Çin’e satmıştı. Bunu normal karşılayan ABD, Türkiye’ye bunun satışının olmayacağını anlayamadı. Bu da işin garip bir tarafıdır. Çünkü Yunanistan, Bulgaristan, Hırvatistan ve Slovenya gibi 20 NATO ülkesine S-300 satan Rusya’nın Türkiye’ye S-400 satacağını idrak edemedi. Bu hengâmede Türkiye’nin ABD karşısında S-400’leri aktif edeceğinden emin olan Rusya’nın 15 Temmuz’u görmüş bir ülkeye S-400 satmak işine geldi.

S-400’de kullanılan radarlar sistemi B-2 ve F-117 uçaklarını takip edebilecek. ABD’nin çok yüksek maliyetli projeleri boşa çıkıverdi bu yüzden. Ayrıca S-400’ler ile bu uçakların saldırılarına da karşı konulacak. Çok sayıda ve farklı frekans aralığında çalışma sistemlerini bünyesinde entegre ile barındıracağından, S-400, tam anlamıyla bir kalkan görevi görecektir. ABD’nin bu yoldan Türkiye’ye saldırması imkânsız hâle gelmiştir. Teknik açıdan ABD’nin Türkiye’nin S-400’leri almasına itirazı bundandır. Darbe yapmak istediğinde hava desteği sıfırlanmıştır. Özellikle Gamma-DE radarları ve diğer bileşenlerle birlikte çok hassas izleme yeteneği ile 400-600 kilometre aralığında kalkan görevi görür.

***

ABD’nin F-35 uçaklarını Türkiye’ye vermemesi ise tam anlamıyla ABD’nin çaresizliğinin bir neticesidir. B-2 ve F-117’yi Türkiye üzerinde kullanamayacak olan ABD’nin F-35 projesinde Türkiye’yi tehdit görmesi anlamsızdır.

ALP Havacılık, ASELSAN, AYESAŞ, HAVELSAN, KALE Havacılık, MIKES, TUSAŞ, Roketsan ve TÜBİTAK-SAGE gibi Türk savunma sanayi şirketleri F-35 uçaklarının yaklaşık 937 adet parçasını üretiyorken ABD’nin Türkiye’yi neden F-35 projesinden çıkardığı anlaşılıyor. Çaresiz kalan ABD, Türk savunma sanayiinden desteğini çekerken, Türkiye ise yüzde yetmiş yerli ve millî sanayiye sahip oldu bile.

Avrupa ziyaretinde bulunan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, önce Türkiye’ye gelerek nabız yoklamasında bulundu. Sherman, Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal ile 27 Mayıs 2021’de görüştü ve ön hazırlık yapmış oldu. Gerek Sherman, gerekse Biden’in hedefinde teknik açıdan “S-400’lerden vazgeçin, istediğimiz zaman sizleri bombalayalım” ve de “Size istediğimiz zaman darbe yapalım” fikri yatmaktadır. Sizce Türkiye artık buna izin verir mi?