“Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslâmiye-i Rüyet”

Demiryolu üzerinde giden tek kişilik arabalar, üç katlı ve en üst katı yayalara ayrılmış Boğaz tüneli, zemini cam döşeli ve duvarlarının içi su doldurulmuş oteller, uyku zamanını düzenleyen uyku makineleri, konuşan duvar yazıları, seyyar dükkânlar, devâsa binalar ve demiryolları, elli bin kilometrelik mesafeden görüntü veren makineler, parmakla basıldıkça hurûfatı bir araya getiren ve şifre ile çalışan yazı makinesini anlatılmaktadır kitap.

İNSAN ve teknoloji, 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde. Teknolojik gelişmeler insan hayatını hem etkiliyor, hem de yönlendiriyor. Özellikle eli kalem tutan düşünce sahibi kaç insan, on, yirmi, otuz, elli veya yüz yıl sonrasında teknolojik gelişmeleri ve bu gelişmelerin insan hayatını nasıl yönlendirdiğini tahmin edebilir ve yazıya dökebilir?

Sosyal bilimlerde buna “ütopya”, yaşayan dilde ise “rüya” denilmektedir. Günümüzden yaklaşık bir asır önce yaşamış Molladavutzâde Mustafa Nazım Erzurumî (1867-1932), “Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslâmiye-i Rüyet” adlı kitabında, yaşadığı tarihten yüz yıl sonrasını, günümüzü anlatmaktadır. Hem de okuyucuyu sıkmadan, polisiye roman tadında...

Kitap, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları’ndan, sadeleştirilmiş ve transkripsiyonu ile bir arada 366 sayfa olarak çıkmış. Türk tarihi ve edebiyatı yönünden bir ilk! Balkan Harbi’nin devam ettiği yıllarda kaleme alınmış. Osmanlı’nın çöküş döneminde...

Yazar, Erzurumlu köklü ve asil bir aileden. Hakkında ayrıntılı bir bilgiye sahip değiliz. Kederli bir gününde uyur ve bir rüya görür. Eser, bir rüya anlatımıdır. Ama gerçekleri yazıya dökmüştür. Rüyasında, kendisinden dört yüz yıl önce yaşamış dedesi Molla Davut ile karşılaşır. Dedesine devletin içinde bulunduğu zorlukları anlatır. Nazım’a göre devletin içinde bulunduğu zorlukların sebebi, dedesi zamanında yapılan hatalardır.

Aralarında başlayan sohbet devam eder. Molla Davut, Nazım’a Türklüğün ölmediğini, ancak sersemlediğini, bu durumun geçici olduğunu, nihayet zeki ve güçlü bir liderin önderliğinde Türklerin zafer elde edeceklerine dair samimî inancını ifade eder ve “Medeniyet-i İslâmiye’nin, âlem-i İslâm’ın terakkisini görmek ister misin?” diye sorar.

Kitapta dedesi Molla Davut ile Nazım arasında geçen konuşmalar yer almaktadır. Kitapta Türklük ve İslâm ideali öne çıkmaktadır. Mustafa Nazım kitabında, İslâm’ı metnin merkezine oturtmuştur. Kurulan düzenin her aşamasında İslâm’ın temel esasları dikkati çekmektedir. Düşman, Avrupa’dır. Avrupa karşısında Asya ve Afrika’da yaşayan İslâm milletlerinin ittifakının başarıya ulaşacağına vurgu yapılmaktadır.

Kitapta iki temel vurgu dikkati çekmektedir: Teknolojik gelişmişlik ve mükemmel işleyiş...

Demiryolu üzerinde giden tek kişilik arabalar, üç katlı ve en üst katı yayalara ayrılmış Boğaz tüneli, zemini cam döşeli ve duvarlarının içi su doldurulmuş oteller, uyku zamanını düzenleyen uyku makineleri, konuşan duvar yazıları, seyyar dükkânlar, devâsa binalar ve demiryolları, elli bin kilometrelik mesafeden görüntü veren makineler, parmakla basıldıkça hurûfatı bir araya getiren ve şifre ile çalışan yazı makinesini anlatılmaktadır kitap.

Kitapta bilgisayar anlatılırken “pin” tabirini kullanmaktadır Nazım. “Pin” hakkında şu bilgiyi vermektedir: “Hiçbir dilden alınma değildir. Türkçemizde mânâsı olmayıp fakat söylenmesi kolay olan kelimelerdendir. Vaktiyle Tevzin-i Hakikat Komisyonunun bulduğu kelime ve usûldür.”

Molladavutzâde’nin kitabında tasvir edilen pek çok konu, günümüzde hayata geçmiş bulunmaktadır. Ancak çok az bir miktarı gün yüzüne çıkmayı beklemektedir. Dönemine göre son derece ileri bir zihin ürünüdür. Böyle bir kitap Batı çıkışlı tercüme edilseydi, son derece ilgi göreceği muhakkaktır. İçimizden biri olunca beklenen ilgiyi gördüğü söylenemez.

Kitap rafta değil, elden ele dolaşarak meraklılarınca okunacak güzellikte. Sayın Engin Kılıç tarafından sadeleştirilmiş ve transkripte edilmiştir. Piyasada bulunmamaktadır. Ama kütüphanelere yolu düşünleri beklemektedir.