Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve Holodomor

Ukrayna halkı, Stalin’in talimatını harfiyen uygulayan dönemin Ukrayna Valisi Kruşçev tarafından açlığa ve açlıktan ölüme mahkûm edilir. Ufak tefek bir açlık değildir yaşanan; 6 milyondan fazla insan açlıktan ölür! İşte Ukrayna dilinde “açlıktan öldürmek” anlamına gelen “Holodomor” budur! Daha doğrusu, Rusya’nın Ukrayna’ya değişmez bakış açısı budur.

ULUSLARARASI camianın bütün baskı ve yaptırım ifadelerine rağmen Ocak 2022’de dillendirilmeye başlanan Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, nihayet Şubat 2022 sonunda başlamış oldu.

Öyle görünüyor ki Rusya, bu işgali çok önceden belirlemiş olduğu bir plân ve strateji dâhilinde uyguluyor.

Aslında işgal ve savaş, Volga ile Dinyester nehirleri arasında yani eski Türk topraklarında yaşanıyor. Bu toprakların en eski sahibi Türkler. Timur’un Altın Orda Türk Devleti’ni zayıflatıp Kırım, Kazan ve Astarhan Devletleri kurulmuş, bunun ardından Moskova ötesindeki Rus knezlikleri ortaya çıkmıştır. Rusların kuruluşlarını 882 yılında Ukrayna’nın başkenti Kiev’deki Rurik Hanedanının kurduğu Kiev Prensliği ile başlatmaları da tarihî gerçeklerle örtüşmez. Çünkü Rurik Hanedanlığı, Slav ve Rus değil, Fin-Ogurlardandır.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, askerî alanda olduğu sosyal medya alanında da sürüyor. Rusya, daha önce olduğu gibi bu savaşta da gövde gösterisi kısmını oldukça önemsiyor. Kiev’e doğru ilerleyen 60 kilometrelik askerî konvoy, aslında böyle bir hesabın uygulaması. Konvoy, gözdağı vere vere, adım adım ilerliyor. İnsanî koridorla birleştirilip Ukrayna’dan göçü hızlandırma ve göç kargaşası meydana getirmeye yönelik bir hamle olarak değerlendirilebilir.

Bunun yanında Rusya’nın fiilen yaptığı saldırılar da var. Rusya füzelerle Ukrayna’nın stratejik hedeflerini vuruyor. Sosyal medya alanında da Rusya’nın ciddî çalışmalar yaptığı göze çarpıyor.

Rusya’nın bu işgali haklı gösterme çabaları var. Ayrıca, “2014 yılında işgal ve ilhak ettiği Kırım’ın Rusya toprağı olarak tanınması, Donbass bölgesindeki ayrılıkçılara kurdurduğu kâğıt üstündeki iki devletçiğin bağımsızlığının tanınması, Ukrayna’nın anayasasını değiştirip Rusya’nın hükümranlığı kabul etmesi ve Ukrayna’nın NATO ve AB gibi bloklara katılmaması” şeklinde özetlenebilecek son derece masum (!) ve son derece makul (!) teklifleri de var.

Vladimir Putin’in Ukrayna ordusuna darbe çağrısı yapması da ayrı bir masumiyet (!) ve makuliyet (!) örneği olarak tarihe geçti. Putin’in Ukrayna’yı işgal ederek “neo-Nazilerle savaştığı” iddiası da bir o kadar masum(!).

Rusya’nın bir başka makul (!) davranışı da müzakere süreci ile ilgili. Uluslararası bir müzakereye başlanırken taraflardan biri “Karşı taraf tüm şartlarımızı kabul etsin, anlaşalım” diyorsa, bunu söyleyen tarafın antlaşma yapmakla ilgisinin olmadığı anlaşılır. Rusya tam olarak bunu yaptı, yapıyor. Bu şartlar altında müzakerelerin nerede yapıldığının ve yapılacağının bir anlamı yok.

Rusya’nın bir diğer savunması da AB ve ABD’nin uygulayacağını açıkladığı yaptırımlarla ilgili. Yaptırımların sadece Rusya’yı değil, AB ve ABD’yi de etkileyeceğini ileri sürüyor. Petrol ve gaz fiyatlarındaki artış bunun işareti.

Yarım asır önce, hem de en güçlü olduğu dönemde, SSCB’nin Afganistan işgali yaşanmıştı. Afgan lider Babrak Karmal’ın sözüm ona daveti üzerine SSCB ordusu Afganistan’a girmişti. O dönemdeki konsepte göre SSCB’nin bir kere girdiği ülkeden çıkması mümkün değildi. Ama öyle olmadı. SSCB, Afganistan’dan rezil bir şekilde çıktı. Şimdi Ukrayna’nın işgali var. Askerî güçlere göre, Rusya, Ukrayna’dan çok güçlü. O da zaten buna güveniyor. Ancak Calut ve Tâlût gerçeğini gözden uzak tutmamak lâzım.

Bilindiği üzere Tâlût’un ordusunda 18 yaşında bir genç olan Dâvûd, Calut’a karşı savaşmak üzere çıktığında, çok güçlü ve mağrur olan Calut onu küçümsemişti. Ancak Dâvûd, sapanına taş koymuş ve onu Calut’a fırlatmıştı. Taş, Calut’un tam alnına isabet etmiş ve Calut, atından düşerek ölmüştü. Benzer bir şekilde, Nemrut’un ölümüne nihayet bir sineğin yettiği gerçeğini de unutmamak lâzım.

Bu süreçte, ülkemizde de Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle ilgili garip anlayış ve yorumlar yapıldığına şahit oluyoruz. Rusya, işgalci bir güç olarak Ukrayna’da bulunuyor. Bu işgali haklı göstermek adına Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky üzerinden Ukrayna’ya saldırma çabaları gibi nafile uğraşlara şahit oluyoruz. Bunun için Zelensky’nin komedyen olduğundan tutun da yine Zelensky’nin bu krizde ABD’ye ve AB’ye güvendiğine, bu nedenle de Ukrayna’nın başına belâ olduğuna ve hatta Zelensky’nin Yahudi asıllı olduğuna varana kadar birçok şey yazılıp çiziliyor. “Zulüm nereden gelirse gelsin, kime yapılırsa yapılsın, zulümdür!” gerçeği göz ardı ediliyor.

Rusya, bir yandan Donbass’ta bulunan iki yapay devletin bağımsızlığını tanırken, diğer yandan egemen bir devlet olan Ukrayna’yı işgal ediyor ve tarih sahnesinden silmek istiyor. Kaldı ki Rusya, bu zalimliği ilk defa yapmıyor. Yakın geçmişte Afganistan, Gürcistan ve Kafkasya’da yaptıkları ortada. Suriye’de yaşananlar hâlâ hafızalarda. Asıl unutulmuş olan bir zulüm daha var Rusya’nın karnesinde; hem de yine Ukrayna’ya karşı işlenmiş bir soykırımı bu: “Holodomor”...

Holodomor nedir, gelin, birlikte yazalım. Yazalım da Rusya’nın nasıl bir geçmişe sahip olduğu anlaşılsın…

Kelime anlamı olarak Holodomor, “açlığa mahkûm ederek, aç bırakarak öldürmek” anlamına geliyor. 1932-1933 yılları arasında, o zamanki adıyla SSCB tarafından, egemenliği altındaki Ukrayna’ya yapılmış bir zulüm bu. Stalin’in 1929 yılında tarımın kolektifleştirilmesi için çıkarttığı kanun sonrasında, Ukrayna’da verimli topraklar ve tarlalar devletleştirilir. Bir anda eskiden bu toprakların sahibi olan insanlar, bu topraklarda devletin işçisi hâline getirilir. Devlet, Ukrayna köylülerine bir kilo dahi vermeden bütün buğdayı ellerinden alır ve Avrupa’ya satarak fabrikalar kurar. Buna karşı çıkan herkes sürgün ya da ölüm cezalarına çarptırılır.

Ukrayna halkı, Stalin’in talimatını harfiyen uygulayan dönemin Ukrayna Valisi Kruşçev tarafından açlığa ve açlıktan ölüme mahkûm edilir. Ufak tefek bir açlık değildir yaşanan; 6 milyondan fazla insan açlıktan ölür! İşte Ukrayna dilinde “açlıktan öldürmek” anlamına gelen “Holodomor” budur! Daha doğrusu, Rusya’nın Ukrayna’ya değişmez bakış açısı budur.

Görünen o ki, Ukrayna bu işgale topyekûn olarak direnecek. Volodimir Zelensky, bu birlikteliği ve ortak savunma düşüncesini oluşturmuş görünüyor. 2014 yılında Kırım’ın fiilî işgalinde yaşananlardan farklı bir süreç yaşanıyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline ekonomik sebeplerle karşı çıkmamak ve siyâsî sebeplerle makuliyet kılıfı uydurmak, en basit ifade ile bir savaş suçudur. Ve bu savaşın galibi olmaz. Ama en az kaybedeni Ukrayna olacaktır.