
LİTVANYA’nın başkenti Vilnius’taki NATO Zirvesi günlerinde Türkiye’nin İsveç ile yaptığı yeni mutabakat ve ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın olumlu görünen bir havada yaptığı görüşme, Türkiye’nin bütün yönünü Batı’ya döndüğü şeklinde yorumlanmıştı.
O günlerde Rusya’nın tek başına kaldığı ve artık Türkiye ile birlikte iş tutmayacağı başlıkları dillendiriliyordu.
Aklıselimle manzaraya bakanlarsa Erdoğan’ın mühim bir stratejik akılla seyrettiğini, hiçbir şeyin koparılıp atılmadığını belirtiyorlardı.
Vilnius’ta NATO üyesi olmamasına rağmen Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin de davetli olarak bulunması da ayrıca yorumlanıyor, tahıl koridoru mutabakatının yenilenmesinin zor göründüğü ifade ediliyordu.
Tahıl koridoru hususunda Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşürken olumsuz olmayan sinyaller alıyor, buna karşıysa Ukrayna Rus limanlarını vuruyor, Kocaeli’nde tahıl depolarımız patlıyordu.
NATO’nun Avrupa yapılanması ise Fransa merkezli şekilde yeniden formatlanmak üzere organize edilmeye başlanmıştı.
Ancak NATO kanadının hiç istemediği ve de zamanlama anlamında beklemediği şekilde Afrika’da, özellikle Fransa’nın sömürgesi olan ülkelerde büyük devrimler gerçekleşmeye başladı.
Mali ile başlayan zincirleme hareketlenme Nijer ve Senegal’le sürüyor. Nijer’de “Fransa defol” diye haykıran halk, enteresan bir şekilde “Rusya’ya kendilerine destek vermesi” yönünde çağrı yapıyor.
Rusya’dan destek isteyen halkın üzerindeki Türk bayraklı tişörtlerse daha da kafa karıştırıyor.
Son olarak Rusya’nın, Kıbrıs’taki Rum idaresinde yer alan büyükelçiliğine bağlı olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bir konsolosluk açacağını beyan etmesi işleri tümden değiştiriyor.
Sizce Rusya, bunları Türkiye’ye kendini beğendirmek için mi yapıyor sadece?
Türkiye’nin iki yakanın denkleminde de başat rol aldığı öyle aşikâr ki… Gelişmeleri dört gözle bekliyoruz.