Rûhî tahribatın ilâcı nedir?

İnsan hayatı üzerinde ve toplumun şekillenmesinde etkili olan bu tahribatın önlenmesi, kesinlikle Muhammedî (sav) şuur ve Kur’ân ahlâkı ile ihya olacaktır. Bugün her toplumsal aksaklıkta hayatımıza ışık olacak Peygamber Sünneti, bizim rûhî yönümüzün yegâne ilâcıdır. Olması gereken ahlâk hakkında türlü görüşler ileri sürmeye gerek yoktur!

HER geçen gün farklı iletişim kaynakları ile edindiğimiz bilgiler bize şunu gösteriyor olmalı: İnsan bedeninde iki tür hastalık boyutu vardır. Bunun biri, her zaman diğerini azımsanamayacak boyutta tahribata uğratmaktadır. Bedenin maddî boyutunda olan tüm fiziksel rahatsızlıklar bireyin psikolojik yönünü de etkilediği gibi, özellikle insanın tarif edilemeyen tarafı olan psikolojik boyutu -ki bu, mânevî boyuta tekabül eder-, insanı tamamen hasta olma durumundan dahi öteye götürür.

İnsanı yeryüzüne halîfe yapan boyutudur “mânevî” olan tarafı. İnsanın beşer olma sınıfından alınıp eşref-i mahlûkat olabilme ayrıcalığıdır. Hayata devam etmek ve hayatı anlamlandırmadaki temel esastır mâneviyat. Birey hayattaki asıl değerin mânevî yönü olduğunu unutup sürekli maddî yönünü geliştirmeye çabalarsa, mâneviyat yoksunluğu, zaman içinde gerçek tüm hastalıkların da başlangıcı olacaktır.

Bugün yaş aralığından tutun da kullanım sıklığı ve sayısı devâsa rakamlar üzerinden bahsedilen antidepresan ilâçları ve ağrı kesici grubu, aslında bu konu üzerine bize kesin bilgiler vermektedir. Asosyal yaşantının tavan yaptığı modern zamanımızda insanlık, bırakın dinî yaşamı, mânevî değerlerin ne olduğunu bile tarif edemeyecek duruma gelmiştir. Tahammül kültürünün yok oluşu, sevgi ve saygının giderek azaldığı ve insanî birçok değerin yerle bir olduğu günümüzün insanı, çâreyi bunların düzeltilmesi için en küçük bir çaba sarf etmek yerine, hissiz olabilme adına belirli ilâç gruplarında aramaktadır.

Bu anlamda toplumumuzun geneline baktığımızda, gerek dinini yaşayanlarda, gerekse yaşa(ya)mayanlarda çoğu zaman “hastalık” diye tâbir edebileceğimiz davranışları sık sık görmek durumunda kalıyoruz. Evlâdın anne/babayı öldürmesi, kimsesiz yaşlı insanların evine girip hırsızlıktan tutun da türlü kötülüklerde bulunulması, eşlerin çocuklarının gözü önünde birbirlerini katletmesi ve daha birçok toplumsal güvensizlik, boş vermişlik, itimatsızlık ve sair davranışlar, toplumun temelini sarsmaktadır.

Dinî vecîbeleri yerine getirmek şöyle dursun, toplumsal değerleri bile karakterine nakşedememiş insanlar toplum içinde arttıkça, kaçınılmaz olan bu durumlar da gün geçtikçe artmaktadır. Dünyada ve ülkemizde korkunç bir boyuta ulaşan ahlâkî tahribat mevcûttur. Hemen her gün cinnet noktasına ulaşmış vahşetler ve cinayetlerle sarsılıyoruz. Ahlâkî ve mânevî değerler yok ediliyor, yerine ruhsuz ve hastalıklı bir toplum oluşturulmak isteniyor.

Stres, cinnet, vahşet ve cinayet gibi toplumu huzursuz eden haberlerin sıradanlaştığı şu günlerde, toplum tamamen bir kaos ortamına itiliyor. Ülkemizin mânevî tahribat eşiğinde olduğu dönemlerde dinî yaşamın ihya edilmesinin önemi giderek artmaktadır. Zira mevcût tahribatın en önemli sebepleri arasında sayılabilecek başlıcaları, insanın ana rahmine düştüğü andan itibaren verilmesi gereken dinî eğitimin olmayışından tutun da erişkin dönemlerinde ahlâkî ve dinî değerlerden uzaklaşmak ve huzuru beyhude işlerde aramaktır.

İnsan hayatı üzerinde ve toplumun şekillenmesinde etkili olan bu tahribatın önlenmesi, kesinlikle Muhammedî (sav) şuur ve Kur’ân ahlâkı ile ihya olacaktır. Bugün her toplumsal aksaklıkta hayatımıza ışık olacak Peygamber Sünneti, bizim rûhî yönümüzün yegâne ilâcıdır. Olması gereken ahlâk hakkında türlü görüşler ileri sürmeye gerek yoktur! “Din, güzel ahlâktır” hadîs-i şerifiyle insanlıkta olması gereken tüm ahlâkî özellikler, Peygamber Efendimiz (sav) ile bizlere “Yaşayan Kur’ân ahlâkı” olarak bizzat sunulduğunu hatırlatmaktadır.

Hazreti Peygamber’in (sav) yaşantısı, her saniyesi ile O’nu örnek almak isteyen tüm insanlık için toplumsal ilâç olabilecek önemde kesitlerle doludur. Kadına nasıl davranılması gerektiğinden tutun da iyi bir insanda olması gereken tüm özellikler, aile ve toplumda huzuru sağlayacak tüm davranışlar Peygamber ahlâkı ile sabittir. Çağımızda rûhî yönümüzü huzura erdirecek ilâcı eczanelerdeki raflarda, uluslararası ilâç lobilerine destek için satılan ilâçlarda aramaktan ziyâde, kendi fıtratımızda, geleneğimizde, ahlâk ve mâneviyatımızda aramalıyız.

İşte bu, Benim dosdoğru yolum! Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah, sakınasınız diye emretti.” (En’âm, 153)

Allah bizleri, emri üzere yaşayan, düşünen ve akleden kullarından eylesin! (Âmin.)