Rıza Tevfik’in pişmanlığı

Son günlerde birilerinin utanmaz manevralarla Türkiye’nin en baş makamına aday olmak girişimlerinde bulunurken ne ahlâksızca hamlelere giriştiklerini görünce, “Allah esirgesin!” diyerek Recep Tayyip Erdoğan’ın mücadelesinin kıymetini yeniden belledim.

OSMANLI Padişahı Halife İkinci Abdülhamid Han’ın verdiği mücadeleyi bugünlerde çok iyi anlıyor, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın mücadelesini ve karakteristik tavrını ona benzetiyoruz.

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin darbesiyle tahttan ve dolayısıyla mücadelesinden el çekmek zorunda kalan bir Halife Abdülhamid Han portresi var önümüzde.

Onun karşısında başlarda İTC sloganlarıyla hareket ederken, daha sonraki manzarayı görerek Halife’nin nasıl bir iş yürüttüğünü anlayanlara dair notlar da var tabiî. Mehmed Akif Ersoy da bu isimlerden…

Bu kaydı neden düştüğümü şöyle izah edeyim: Küçüklüğümde Hasan Sağındık’tan ezgi olarak dinlediğim bir şiir bugün yeniden dilimde.

O şiir, Rıza Tevfik Bölükbaşı’na ait.

Rıza Tevfik de Halife’yi sonradan anlayanlardan ve son derece pişman olanlardan biri.

Son günlerde birilerinin utanmaz manevralarla Türkiye’nin en baş makamına aday olmak girişimlerinde bulunurken ne ahlâksızca hamlelere giriştiklerini görünce, “Allah esirgesin!” diyerek Recep Tayyip Erdoğan’ın mücadelesinin kıymetini yeniden belledim.

Rıza Tevfik şöyle diyor dizelerinde:

“Felâket bağını gezdim serseri,
Feryad ü zarımı duyan kalmamış.
Aradım o şahin, yiğit erleri,
Yattıkları yerden nişan kalmamış.

Kapılar kapanmış, bacalar tütmez.
Kimsecik o çölde bir koyun gütmez.
Ağaçlar kurumuş, bülbüller ötmez.
Baykuşlarda bile figân kalmamış.

Gülleri soldurmuş elem yaşları,
Karalar bürümüş yaslı başları;
Köyleri kuşatmış mezar taşları,
Sesime ses verir bir can kalmamış.

Talihin o yaman, kanlı elleri
Eşinden ayırmış hep güzelleri.
Şehitlerle dolmuş gurbet elleri,
Kan ağlamadık bir cihan kalmamış.

Hanedan kişiler hep yoksul olmuş,
Düşman kapısında bağlı kul olmuş;
O nazlı gelinler şimdi dul olmuş,
Cemiyyet dağılmış, canan kalmamış.

Hiç anılmaz olmuş atalar adı,
Beşikte bırakmış ana evladı.
Kırılmış yetimin kolu kanadı,
Zulüm pençesinden aman kalmamış.

Düşmanın sitemi yürekler ezer,
İnsan bu kahr ile canından bezer;
Gülşende yabancı köpekler gezer,
Erler meydanında insan kalmamış.

Bende bu ye’s ile rahat uyku yok.
Hâlbuki kimsede tasa, kaygu yok.
Korku yok, umut yok, saygı, duygu yok;
Kimsede hasılı vicdan kalmamış.

Sırr-ı Hakk aşikâr her bahanede,
Gül biter mi artık bu viranede?
Şu harab olası matemhanede
Bizden özge garib mihman kalmamış.

Hey Rıza, ne acep sevdaya düştün.
Aslı faslı yok bir da’vâya düştün.
Vatan uğrunda bin belâya düştün;
Her yer mezar olmuş, vatan kalmamış!”

***

Allah esirgesin, değil mi?

Allah esirgesin!