Retorik ve ikna

En basit meselelerde bile bir söylemle muhatap olunduğunda ilk önce o söylemin retoriğin zeminine dikkat edilmeli, kanaatler o zeminin sağlamlığına göre oluşturulmalıdır. Böylece çok daha doğru ve isabetli kararlar verilmiş olur…

YAPTIKLARI, ürettikleri ya da ortaya koydukları söylemlerle kitleler ile muhatap olma durumunda olan aktörler hatta sıradan bireyler bile insanları ikna edebilmek için kendilerince yöntemler geliştirirler.
Örneğin, reklâm yapanlar, reklâm verenlerin ürünlerinin satılmasını sağlamak için bazen ürünün fiyatını öne çıkarırlar, bazen ürünün kalitesine vurgu yaparlar. Bazen ürünün kullanım kolaylığı öne çıkarılırken, bazen sadece ürünün tek bir işlevi parlatılır.  Bazen ürünün tanıtımında söylem düşkünü diye tabir edilen sıradan insanlar reklâmlarda oynarken, bazen söylem seçkinleri diye adlandırılan şöhret sahibi insanlar reklâmlarda oynatılırlar. Bazen millî değerler, bazen de manevî değerler ürüne eşlik eder. Bazı ürünler aile ile özdeşleştirilirken, bazı ürünler gençlik, bazı ürünler de çocuk masumiyeti ile sunulur. Tüm bunlar hedef kitleyi ikna edebilmek ve kitleyi satın almaya yönlendirebilmek için baş vurulan klasik yöntemlerdir.
Meselenin en temelinde ikna etme eylemi olduğu için sadece ürünün kalitesi, ürünün fiyatı ya da ürünü topluma lanse eden aktörlerin şöhreti ya da sıradanlığı önem arz etmez.
Tüm bunlar önemlidir ama önemli olan bir başka husus da retoriktir. Üstelik retorik sadece reklâmlarda önem arz etmez. Bir şekilde toplumla muhatap olan, bir şekilde toplumu ikna etmek zorunda olan her alan için retorik önemlidir. Eğer retorik iyi inşâ edilmemiş ise hedeflenen kitlenin ikna edilmesi de o denli güç olur. Bu nedenden dolayı amacın ikna etmek olduğu noktada retorik çok büyük bir önem arz eder.
Aslında hayatın kendisi de ikna üzerine kuruludur. İş hayatından sosyal hayata kadar hayatın her anında insanlar başta kendileri olmak üzere sürekli birilerini ikna etmeye çalışırlar. Bu bazen iş bağlamında olur, bazen sosyal bir mesele üzerinde olur. Ama bir şekilde mutlaka insanlar ikna süreçlerinin içerisinde var olurlar.
Öyle ya da böyle insanlarla muhatap olan siyasal, sosyal ya da ekonomik aktörler hatta sıradan bireyler bile insanları ikna edebilmek için en nihayetinde retorik sanatını kullanırlar. Retoriği güçlü olanlar, kitleleri daha çabuk ikna ederler.
Retoriğin zemini ne kadar sağlamsa retorik o kadar güçlü olur
Retoriğin etkisi, içinde barındırdığı potansiyel ve güç retoriğin göstereceği etkinin süregenliği retoriğin üzerine inşâ edildiği zeminle doğru orantılıdır.
Retoriğin zeminini oluşturan argümanlar ne denli güçlü ve gerçeğe yakın olursa, retoriğin etkisi de o denli ikna edici, güçlü ve kalıcı olur.
Aksi takdirde retoriğin üzerine inşâ edildiği zemini oluşturan argümanlar, zayıf, gerçeklikten uzak ve yanlış olursa bu durum sadece retoriğin inşâ edildiği zemini çökertmez; aynı zamanda o zemin üzerine inşâ edilen retoriğin kendisini de çökertir, böylece bütün strateji de çökmüş olur. Böyle bir durumda kitlenin ikna edilmesi imkânsız hâle gelir. Dolayısıyla bir retorik inşâ edilirken zeminin sağlamlığı ve argümanların doğruluğu ve çabuk ispat edilebilirliği son derece önemlidir.
O nedenle en basit meselelerde bile bir söylemle muhatap olunduğunda ilk önce o söylemin retoriğin zeminine dikkat edilmeli, kanaatler o zeminin sağlamlığına göre oluşturulmalıdır. Böylece çok daha doğru ve isabetli kararlar verilmiş olur…