Reformlar sistemi güçlendirebilecek mi?

Teşkilâtların bizzat kendi Jakobenizmini oluşturması nedeniyle yine bizzat AK Partililer tarafından eleştirilen yapısı, ne ekonomik, ne de âdil bir reform zemini oluşturabilir. Ancak yeni bir sayfa açmakla birlikte reformun ışığı da görünebilecektir.

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şu günlerde yeniden başlayan AK Parti il kongrelerinde özenle üzerinde durduğu konu, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Modeli’ni Türkiye’de daha oturaklı ve sağlam bir zemine oturtmak üzere gerekli ekonomi ve adâlet reformları…

Sayın Cumhurbaşkanı’nın bunu okuması oldukça dikkat çekici. Okumasındansa okutmaya çalışması ise daha da dikkat çekici… Zira benim bu vurgudan anladığım şu: Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Modeli’ne geçiş öncesinde görevde bulunan AK Parti teşkilâtlarının bu işi algılamamış, hattâ istememiş olduklarının farkında. Ve yeni teşkilâtların bu sürece sadece destek olacak değil, kendisini âdeta feda edecek kimselerden oluşmasını istiyor. Teşkilâtlardan ne istediğini, kongrelerde sarf ettiği “reform” kelimesi ile vurguluyor.

Olağanda reform, Meclis ile ortaklaşa ilerletilecek ve belki de sokağın hiç müdâhil olamayacağı bir işmiş gibi görünebilir. Ancak her siyâsî parti bir sivil toplum örgütüdür ve Erdoğan, teşkilâtlar eliyle bütün toplumun AK Parti programındaki ekonomi ve adâlet vurgusunu öğrenmesini ve hattâ teşkilât üyelerinin toplumdaki kirli algıyı temizlemelerini istiyor.

Teşkilâtların bizzat kendi Jakobenizmini oluşturması nedeniyle yine bizzat AK Partililer tarafından eleştirilen yapısı, ne ekonomik, ne de âdil bir reform zemini oluşturabilir. Ancak yeni bir sayfa açmakla birlikte reformun ışığı da görünebilecektir.

Bu anlamda Erdoğan’ın tek başına kaldığını herkes kabullenmiş durumda. Ancak kendi vizyonuna katkı sağlayacak yönetimlerle büsbütün bir inkılap oluşturması da mümkün. Farkında ki, AK Parti tuhaf bir işgal altında. İnkılapsa işgal altındaki mâkâmların kurtarılması ile mümkündür. Bunun için Erdoğan’ın başlangıçta Türkiye’nin en çok üyesi bulunan AK Parti’deki kalabalığa küçük bir azınlıkla hitap edecek gibi bir görüntü doğabilir. Ancak bu görüntü, çok hızlı bir şekilde kabul görecek ve mantalite anlamında dönüşümü sağlayacaktır.

Reformlar sistemi bu durumda elbette güçlendirecektir.

Ancak sistemin reformları beslediği bir müşterek durumdan da söz etmek için, sisteme inanan ve onun için yürüyen sivil topluma ihtiyaç vardır. Görüntüde kongredeki reform vurgusunun yegâne amacı budur.

Reforma uğramış bir AK Parti, Türkiye’nin en yeni partisi olacaktır.