Rabbin kanunlarına gayr-i meşru hamleler

Yıllar sonra bu sözümü hatırlayan bir arkadaşım, haklı çıktığımı söyledi. Çünkü Ömer Baba, Ak Saçlıların sır kâtibi çıkmış. Bu hikâyedeki örgüyle asıl anlatılmak istenen şu zira: Sadece soylular her zaman soyludurlar. Çünkü soylu olunmaz, soylu doğulur… Bir eski Türk düşüncesi olan Ak Budun, Kara Budun tarifinin yaklaşık 5 bin yıl sonra yeniden Türk toplumuna nasıl da kabullendirildiğini fark edebiliyor muyuz?

TARİHTE birçok hanedanın ve birçok devletin varlığına şâhit olundu. Bunlar arasında birkaçının kendisine has yürüttüğü yöntem, kendisinden sonrakilere tecrübe bakımından bilgi kaynağı oldu.

Söz konusu yöntemler, mevcût devletin yaşaması için kurgulanmış birer stratejik plâna mukabele ettiler. Ve her biri, kendilerinden sonra gelmiş nesiller ve yeni devletler için birer ilham kaynağı niteliği üstlendi.

Doğrusu, burada kullandığım “ilham kaynağı” nitelemesini, bu yazının kalemi olarak kısmen kabul ediyorum. Zira kalan kısmın asla ilham kaynağı olmadığı gibi, yanlış bir yönlendirme alanı olduğunu dahi düşünüyorum.

Giriş bölümünde lâfı oyalayarak ele aldığım konuyu dağıtmak istemediğim için doğrudan bazı hatırlatma ve misâllerle derdimi izah etmek istiyorum…

Türkiye’de “Kurtlar Vadisi” adlı dizinin seyir alanına girmesiyle beraber, toplumumuzun “devlet” olgusuna bakışı değişti. Zira dizinin gösterime girdiği tarihten sadece bir sene önce, Türkiye’nin yüzüncü yaşına erip ermeyeceği dahi konuşuluyordu.

Kurtlar Vadisi, mafyayı çökerten ve kendisine meydan okuyan organize yapıları dize getiren kudretli devleti seyrettirerek, “derin devlet” denilen fakat halktaki karşılığı illegaliteden beslenen bir ahtapot olan sığlıklar algısını perişan etti. Kurtlar Vadisi bu anlamda, toplumumuzda sağladığı algıyla mafya başta olmak üzere Masonik yapılar, organize suç örgütleri, dış istihbarat servisleri ve Türkiye düşmanı bütün yapılanmaları zihnî plânda deşifre ederek toplumun taraf olması gerektiği tek yapının devlet olmasını sağladı.

Bu plânda Kurtlar Vadisi’ni tasarlayan, yazan, çeken ve yayına sunan herkese teşekkür ederim.

Ancak Kurtlar Vadisi, başrolündeki “Polat Alemdar” karakterinin hikâyesiyle bir açmazlar dünyası da inşâ etti. Kurtlar Vadisi ile devleti tanıyan toplumda komplo teorisyeni bolluğu arttı. Tabiî bu en basiti; daha fenâsı ise bu zamana kadar hiç bahsedilmemiş bir Türk tarihi olarak içerisine bir yığın abartı ve hattâ hurâfe alan bir zemin kurulmasıydı. Dünyası gördüklerinden ibâret olanlar, Kurtlar Vadisi’ndeki her tiplemeye gerçek hayatta birer karşılık arar oldular.

Peki, bu durum kabul edilmeli ve Kurtlar Vadisi özelinden bakarak devlete o gizemli yapısıyla biat mı edilmeliydi?

Malûm, Polat Alemdar, Ali Candan adında bir diplomattır ve özel bir kamu biriminin elemanıdır. Ali Candan, yeni görevi için türlü eğitimin yanında bir de yeni hayat alır ve estetik operasyonlarla kimliğinden tamamen arındırılır. Ama bir saniye! Aslında Ali Candan da özbeöz Ali Candan değildir. O, Efe Karahanlı’dır…

Kurtlar Vadisi’nin hiçbir bölümünü izlememiş biri olarak bu bilgileri sadece magazinel verilerden edindim ve diziyi izlemeden, diziyi izleyen arkadaşlarıma bir gün şöyle dedim: “Polat’ın ‘Baba’ dediği Ömer Baba, aslında Polat’ı yetiştiren teşkilâtı da plânlayan üstlerin ya en başında ya da onlardan biri bence…”

Yıllar sonra bu sözümü hatırlayan bir arkadaşım, haklı çıktığımı söyledi. Çünkü Ömer Baba, Ak Saçlıların sır kâtibi çıkmış.

Bu hikâyedeki örgüyle asıl anlatılmak istenen şu zira: Sadece soylular her zaman soyludurlar ve soyluluar, ancak soylularla iş tutarlar. Çünkü soylu olunmaz, soylu doğulur…

Bir eski Türk düşüncesi olan Ak Budun-Kara Budun tarifinin yaklaşık 5 bin yıl sonra yeniden Türk toplumuna nasıl da kabullendirildiğini fark edebiliyor muyuz?

Ak Budun ile Kara Budun arasındaki fark, soyluluk idi. Kut sahipleri, kahramanlar, hükümdarlar ancak Ak Budun’dan çıkabilirdi. Kara Budun’dan biri bunu yapmaya, tenezzül etmeye kalkışırsa cezasını öderdi.

Peki, bu sınıf ayrımını Türklere kim dikte etmişti?

(Devamı gelecek…)