PARLAMENTER düzende yönetim yetkisi büyük ölçüde başbakanın elindedir. Bu yüzden olmalı ki, önceden siyasete hevesli olanlar, cumhurbaşkanı değil, başbakan olmayı hayâl etmişlerdir. Nitekim Meral Akşener de çocukluk/gençlik döneminin hevesiyle 15 Temmuz 2016 FETÖ darbesinden önce durup dururken “başbakan olmak istediğini” açıklamıştır (Yeni Şafak, 29 Ocak 2023).
7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinden sonra MHP’de, parti içi muhalefetin topladığı delege imzaları ile olağanüstü genel kurul toplama çalışmasına her nasılsa Kastamonu Tosya ve Sivas Gemerek Asliye Hukuk Mahkemelerinden “olağanüstü kongre çalışmalarının tedbiren durdurulması” kararı alınmıştır. Böylece mahkeme kararları ile MHP’de parti içi muhalefetin olağanüstü genel kurul toplama çabası, Gemerek ve Tosya Asliye Hukuk Mahkemeleri kararı ile hukuk önünde tartışmalı, hatta şaibeli duruma gelmiştir. Üstelik parti genel merkezlerinin çalışmaları hakkında alınan mahkeme kararlarını genellikle Ankara mahkemeleri şimdiye kadar almışken, MHP’de parti içi muhalefetin Bahçeli’ye kazan kaldırmasından sonra, alınan bu kararlarda iktidarın, dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Bahçeli’ye bir kıyağı olduğu iddiaları haber olmuştur. Böylece MHP Genel Merkezi’nin elinde tapu gibi iki ayrı mahkeme kararı olmuştur.
Buna karşılık MHP parti içi muhalefeti de boş durmamıştır. Türkiye’deki mahkemeler, Tosya ve Gemerek mahkemelerinden ibaret değildir. Ankara’da da mahkemeler ve hâkimler vardır. Nitekim muhaliflerin müracaatı üzerine Ankara 12’nci Sulh Hukuk Mahkemesi de Gemerek ve Tosya Asliye Mahkemeleri kararlarını yok sayan yeni bir karar almıştır. MHP yönetimi ise toplantı çağrısı yapanların bir kısmının delege olmadığını ileri sürmüştür.
Nihayet konu tamamen mahkemelik olmuş, Ankara 12’nci Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile 19 Haziran 2016’da Büyük Anadolu Oteli’nde MHP’nin 6’ncı Olağanüstü Genel Kurulu toplanmıştır. Toplantıya Meral Akşener, Ümit Özdağ, Sinan Oğan ve Koray Aydın, genel başkan adayı olarak katılmıştır (AA).
O tarihte Akşener, başbakan olma isteğini dosta düşmana ilân ile kendisi henüz MHP Kocaeli Milletvekili iken parti içi muhalefete öncülük ettiği için 8 Eylül 2016’da MHP’den ihraç edilmiştir. MHP’de parti içi muhalefet, büyük ölçüde Devlet Bahçeli’nin yönetim tarzının yetersiz olmasından ve partiyi “küçük parti sınırları içinde tutmasından” şikâyetçi olmuştur. Aslında bu ihraç olayından önce MHP’de parti içi muhalefet, Bahçeli’ye karşı bayrak açmış, olağanüstü genel kurul için yeterli imza topladığını açıklamıştır.
MHP’de yönetim işleri mahkemelik olmuş, tarafların lehine mahkeme kararları ortaya çıktığı bir sırada 15 Temmuz 2016 FETÖ darbesi olmuştur. Darbeyle birlikte ve darbe gecesinden başlayarak AK Parti-MHP ittifakı kurulmuş, sonradan bu ortaklık “Cumhur İttifakı” adını almıştır.
Bu ittifak, FETÖ darbesine karşı sokakta can pahasına kurulmuş ise de darbe öncesinde MHP’deki parti içi iktidar mücadelesi hakkında değinilen mahkeme kararları nedeniyle iktidarın Devlet Bahçeli ekibine yardım ederek, onu parti içi muhalefetin elinden kurtardığı iddiası her zaman taraftar bulmuştur.
MHP’deki parti içi muhalefet ve Akşener
Meral Akşener, MHP içinde iktidar mücadelesinde başarısız olmasından dolayı başbakan olma isteğinden vazgeçmemiştir. Zaten MHP de onun ilk partisi değildir. Onun için bu süreç, siyasete 1995 Genel Seçimlerinde DYP’den Kocaeli milletvekili seçilerek başlamıştır. 3 Kasım 1996 günü Susurluk’taki trafik kazasından sonra, İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın istifası üzerine DYP Genel Başkanı Tansu Çiller tarafından İçişleri Bakanı yapılmıştır.
Uzun yıllar FETÖ içinde faaliyet gösterip sonra FETÖ’den ayrılan Nurettin Veren ise Akşener’in İçişleri Bakanı yapılmasını Fethi Gülen’in temin ettiğini, atamasından sonra Gülen’in Çiller’e teşekkür mesajını bizzat kendisinin ilettiğini katıldığı televizyon programlarında ileri sürmüştür (Ülke TV, 8 Ağustos 2016).
Ancak 28 Şubat Darbesi ile iktidar ortaklığını kaybeden ve giderek küçülen DYP’deki yerini Akşener yeterli bulmamıştır. Sessiz sedasız bir şekilde DYP’den kopmuştur. 2001’de AK Parti’nin kuruluş çalışmaları için yapılan pek çok toplantıya katılmıştır. Sonra her nedense AK Parti kurucuları arasına yer almamıştır.
3 Kasım 2002’de AK Parti’nin iktidar olması, Akşener cephesinde büyük pişmanlığa yol açmıştır. Demokrasilerde çarelerin tükenmezliği formülü ise Akşener için de geçerli olmuş, nihayet 2007’de MHP’den Kocaeli milletvekili seçilmiştir. Zaten Akşener’in ağabeyi Nihat Gürer de Akşener’in MHP’ye katılmasında ve siyâsî kariyerini orada aramasında tayin edici olmuştur.
20 Ocak 2017 günü TBMM’de “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adıyla yapılan Anayasa’da madde değişikliği oylaması 339 oyla kabul edilmiş, TBMM’de öngörülen 367 oy alınamadığı için bu değişiklik 16 Nisan 2017’de yapılan halk oylamasında yüzde 48,59 “Hayır” oyuna karşılık yüzde 51,41 “Evet” oyu ile kabul edilmiştir. MHP bu değişikliğe TBMM’de ve referandum esnasında destek olurken, CHP engellemeye çalışmış, HDP ise Meclis’te boykot ederek ve referandumda “Hayır” diyerek CHP ile birlikte hareket etmiştir.
Meclis’teki oylama esnasında Ümit Özdağ da bu değişikliğe “Hayır” demiştir. İşin ilginç tarafı, TKP de bu değişikliğe karşı çıkan muhalefetin içinde yer almıştır. Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı ve CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt ise, “değişiklik referandumda yüzde 60 ‘Evet’ oyu alsa bile, Yunan’ı denize döktükleri gibi ‘Evet’ diyenleri de denize dökeceklerini” söyleyerek, referandum öncesinde halkın çoğunluğunu tehdit etmiştir.
Anayasa’daki bu değişiklikten sonra Akşener’in “Başbakan olmak istiyorum” çıkışı, artık eski düzene dönüşün yani irticanın da karşılığı olmuştur.
1876’dan 2017’ye kadar kesintilerle 141 yıl süren parlamenter düzen, bir anda Akşener’in ve CHP’nin sahiplenmesiyle kurtarıcı bir düzen gibi pazarlanmaya çalışılmıştır. Aynı yıl Akşener öncülüğünde, 25 Ekim 2017 günü İyi Parti kurulmuştur.
Akşener, İnkılap Tarihi kürsüsünde doktor öğretim üyesi olarak başladığı kariyer mücadelesini, 12 yıl değişik partilerde siyaset alanında sürdürmüş, 12 yıl sonra nihayet genel başkan olarak siyaset hevesinin bir bölümünü almıştır. Geriye ise başbakanlık kalmıştır. Bu arada 16 Nisan 2017 Referandumu ile başbakanlık makamının kalkarak tarih olması, Akşener’in başbakan olma isteğinde bir azalmaya yol açmamıştır.
Yeni sisteme rağmen mi?
24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimleri ile fiilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi uygulaması başlamıştır. Seçim öncesinde İyi Parti, seçimlere katılmak için Seçim Kanunu’nda öngörülen şartları yerine getirememiş ve bu yüzden seçime katılamama ihtimâli ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine CHP’den istifa eden 15 milletvekili, 22 Nisan 2018’de İyi Parti’ye katılmıştır. Böylece İyi Parti, seçimlere TBMM’de grubu olan bir parti olarak katılabilmiştir.
“Bahçeli, yönetim tarzı ile MHP’nin küçük parti olarak kalmasına yol açıyor” diye yola çıkanlar, CHP’nin korumasında MHP ve AK Parti’ye yani Cumhur İttifakı’na karşı mevzilenmişlerdir. Ancak 24 Haziran 2018 Genel Seçimlerinde İyi Parti, % 10 barajını aşamamıştır.
İyi Parti varlığını CHP’ye ve “Atatürk İlkeleri” denilen CHP’nin altı okuna armağan etmiştir. Akşener, İnkılap Tarihi hocalığından kalma alışkanlığını İyi Parti siyaseti hâline getirmiştir. Böyle bir siyaset için yeni bir partinin varlığına ihtiyacın olup olmadığı şüpheyle karşılanmıştır.
Akşener’in, “Medenî Bilgiler adlı kitabı ders kitabı yapacağız” gibi çıkışları, CHP’den daha çok CHP’li olmaya çalışmak ya da CHP’den daha çok Atatürkçü olmak gibi halk nezdinde asla karşılığı olmayan avare çabalar olarak kalmıştır. Geçmiş dönemlerde müflis siyasetçilerin dillerinden düşürmedikleri, “Atatürk İlke ve İnkılapları” diye tek parti döneminin Jakobenliklerini kutsama çabaları, ne kendilerine, ne de ülkeye bir fayda sağlamadığı gibi, Akşener’in partisine de bir hayır getirmemiştir.
2019 Yerel Seçimleri ile birlikte, herhangi bir kutsala bağlılığı bilinmeyen, ilkesizlikle siyaset yapılabileceğini gösteren, FETÖ’nün Samanyolu TV’sinde başladığı kariyerini CHP’de sürdüren İBB şeysini, Akşener, CHP’den daha çok sahiplenmiştir. Mahkemenin İBB şeysi hakkında verdiği iki yıllık mahkûmiyet kararını Belediye binasında dinlemiş, sevinç ve heyecanla kalkıp İBB şeysinin boynuna sarılmıştır. Muhtemelen Erdoğan örneğinin etkisiyle, o mahkûmiyetle kendisine ve İyi Parti’ye de bir iktidar yolu açıldığını zannetmiş, aynı gün İstanbul Saraçhane’de İBB şeysi ile miting yapmıştır. Böylece Akşener, hayâlindeki Türkiye’yi kurtaracak kahramanını da bulmuştur.
Akşener’in hesapları
Akşener, dindar olduğunu söylediği ablasının, İBB şeysinin yüzünde “Rabbi yessir’i gördüğünü” iddia ederek siyâsî mizaha unutulmaz bir örnek sunmuştur.
“Rabbi yessir”, “Rabbim, kolaylaştır” demektir. Ablasının hangi yazı ve işaretle bu yazıyı görüp nasıl okuduğunu maalesef açıklamamıştır Akşener. Yunanistan’ın kuruluş gününde (3 Şubat 1830) Atina’yı resmen ziyaret ederek Türkiye ve Türkler hakkındaki atıp tutmalarla dolan, PKK işbirlikçisi, Belediye’yi yağmalamakla övünen, İstanbul’daki ağaç yapraklarından alkış aldığı iddiası ile kendinden geçen İBB şeysini Akşener, Cumhurbaşkanı adayı yapmak için büyük gayret harcamıştır. Bunun için Millet İttifakı masasını terk etmiş, daha sonra İBB şeysinin “Cumhurbaşkanı Yardımcısı” yapılması şartıyla ve üç gün boyunca CHP’lilerin aralıksız hakaretlerinin sonunda masaya dönerek ne kadar geniş vicdanlı olduğunu göstermiştir.
Ancak seçim başarısı gibi başarısızlığı da her zaman tarafları yeniden düzenlemektedir. 14/28 Mayıs 2023 seçim sonuçları, Millet İttifakı’nı, özellikle CHP ve İyi Parti’yi bir kül gibi dağıtmıştır. CHP’de yönetim değişmiştir. İyi Parti’ninse Cumhur İttifakı’na kaybettirme ve CHP’ye kazandırma siyasetine kendini adaması son bulmuş gibidir.
İyi Parti’nin yerel seçimlere kendi adayları ile katılma kararı, CHP sözcülerinin kırmızı görmüş gibi İyi Parti’ye saldırmalarına neden olmuş, Akşener ile İBB şeysinin iyi ilişkileri de bozulmuştur. Akşener artık başbakan olma isteğini bırakmış, halka Medenî Bilgiler’i ders kitabı yapma vaadini unutmuş, İBB şeysinin yüzünde görüldüğünü iddia ettiği “Rabbi yessir” yazısını okuyamaz hâle gelmiştir. Muhtemelen o yazı “Rabbi tuassir” şekline dönüşmüştür. Yani “Rabbim, zorlaştır” hâlini almıştır.
Varlık nedeni tartışmalı olan İyi Parti için yolun sonu görünmüştür. İBB şeysi için 2024 Seçimleri zorlaşmıştır. O seçimlerden sonra Akşener ve İBB şeysi siyâsî alanda bir varmış bir yokmuşlar arasında anılabilirler.