Putin’in derdini anlayan beri gelsin!

Rusya’nın güttüğü siyaseti Putin üzerinden anlamlandırmak zor değil elbette. Ancak bir taraftan Müslümanları kutsallarıyla elde tutmak isterken diğer taraftan haklarını gasp etmek, anlaşmadan dönmektir. Kendisine bu kadar savaş cephesi açan bir yönetim, ne Bonapart Fransa’sında, ne Nazi Almanya’sında galibiyet görmüştür. Gördüğünü zannettiği galibiyetler birer seraptan ibaret kalmış ve tükenmiştir.

“SANAT özgürlüğü başka bir kişinin özgürlüğünü kısıtladığında, geliştirdiğimiz hedeflerle belirli çelişkiler içinde oluyor. Peygamber Muhammed’e yönelik hakaret sanat özgürlüğü mü? Bunun özgürlük olmadığını düşünüyorum. Bu, din özgürlüğünün ve Müslümanların kutsal duygularının ihlâlidir…”

Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’e ait bu sözler Müslümanlardan çok olumlu tepkiler aldı. İslâm düşmanlığının galiz bir hâl aldığı dönemde bu çıkış oldukça kıymetliydi.

Ancak aynı Putin, Tataristan’ın özerkliğini bir kararname ile kaldırarak Rusya Federasyonu’nun en büyük özerk bölgesini kendi hâkimiyetine doğrudan bağladı.

Rusya’da Tataristan gibi 85 bölge varken en büyüğü olan Tataristan ile böyle bir hamle sürecine girmesi, Putin’in SSCB sevdasını yeniden hatırlattı.

Bizimse soracağımız soru şu: Kutsal duyguların ihlâli hakkında konuşarak takdirimizi kazanan biri varlık ihlâli hususunda acaba ne düşünüyor?

Türk Devletleri Teşkilatı’nın kuruluşundan olumsuz anlamda en çok etkilenen ve nüfusu günden güne Müslümanlar lehinde değişen bir ülkenin liderinden böylesi iki kutuplu (ikiyüzlü de diyebilirdim) birer çıkış görmeyi nasıl anlamlandırmalıyız?

Karabağ’daki varlık savaşında Azerbaycan’ı durdurmak için varını yoğunu ortaya koyan ve bütün işgalin temizleneceğini anladığında Azerbaycan ile Ermenistan’ı masaya çağıran Putin’in anlamak istiyorum.

Ermenistan’ın Türk mallarına ambargoyu kaldırdığını resmen açıklayacağı ve Türkiye’nin Tataristan ile ticaretinin zirve yapması plânlanan dönemde Putin’in yaptığı bu hamle, diğer Türk devletlerine kesin bir tavır mesajı içeriyor.

GZT’den Nazgül Kenzhetay ile Emin Karaçak’ın Hakasya Cumhuriyeti’nde Rus polisleri tarafından casusluk iddiasıyla günlerce gözaltında tutulup salıverilmesi hâdisesini bangır bangır duyurmadık bile.

Kenzhetay ile Karaçak’a tekrar iyi dileklerimi sunuyorum, ancak tam da köklerini ve akrabalarını unutmaları için bir açık hava hapishanesi gibi yaşadıkları coğrafyalarda Türklerin kültür izlerini keşfe çıkmış iki genç gazetecinin böyle bir süreçte tutuklanmış olması asla tesadüf değildir ve kesinlikle hesabı sorulması gereken bir hâdisedir.

Rusya’nın güttüğü siyaseti Putin üzerinden anlamlandırmak zor değil elbette. Ancak bir taraftan Müslümanları kutsallarıyla elde tutmak isterken diğer taraftan haklarını gasp etmek, anlaşmadan dönmektir. Kendisine bu kadar savaş cephesi açan bir yönetim, ne Bonapart Fransa’sında, ne Nazi Almanya’sında galibiyet görmüştür. Gördüğünü zannettiği galibiyetler birer seraptan ibaret kalmış ve tükenmiştir.

Rusya, önce Kazakistan’da göz diktiği arazi iştahı, ardından Tataristan’da yaptığı bu hamleyle kendisi için yanlışlar yumağını dağıtıyor. Bunu toplamak imkânsız olacak!