Psikolojik ve sosyal atık olarak küfürlü sözler

Sokak serserilerinden duyulduğunda bile göze batacak bu küfürlü söz, “16 milyonun belediye başkanı”na hiç yakışmadı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, bu konuda iyi imtihan vermiyor. Konumu itibariyle şu an Türkiye’de önemli aktörlerden biri. Daha önce “Vali basitlik yapmıştır” şekline evirmeye çalıştığı sözü de unutulmadı. O mâkâma gelmiş birisinin böyle küfürler etme lüksü olamaz!

İNSAN türünü anlatmak için kullanacağımız nitelendirmelerden biri de “atık üreten bir varlık” olabilir. Bu, “tüketen bir varlık” ile de bağlantılıdır.

Tüketmeye tepki olarak bir şeyler üretiriz. Bu üretimi her zaman bir değer olarak düşünmeyelim. “Atık” da bir üretimdir, lâkin fayda vermez; kirletir, kokutur, sıkıntı verir, daraltır, başka değerli kaynakları tüketir.

“Atık üretme”, zarurî bir ihtiyaçtan doğar. Vücûdumuza yeme ve içme yoluyla giren ne varsa, o bir şekilde çıkacaktır. Tıbbî açıklamalar farklı olabilir ama “atık” dediğimizde aklımıza dışkı, idrar ve terleme gelir. Bunun yanında nefesle de dışarıya atık attığımızı solunum yoluyla bulaşan hastalıklardan biliyoruz.

Atık sistemini basit olarak vücûda giren (girdi), vücûdun işleyişi ile şekillenen (süreç) ve en son vücûttan çıkan (çıktı) üç aşamalı bir model ile açıklayabiliriz. Bu, diğer hayvanların olduğu gibi insanın da canlı bir organizma olmasından kaynaklı tabiî bir durumdur. Bu işleyiş olmadığında zaten ölmüş oluruz.

Peki, insan türü sadece yukarıda açıkladığımız minvâlde tabiî atık mı üretir? Elbette hayır!

Yaşadığımız sürece dışkı ve idrar şeklinde ortaya çıkan tabiî atıklar gibi, somut olmayan atıklar ile de çevremizi kirletmeye devam ederiz. Hâl ve hareketlerimizle, sözlerimizle ciddî şekilde dünyayı kirletmeye devam ediyoruz. Bunlara da “psikolojik ve sosyal atıklar” adını verelim. Yani insan türünün ürettiği, işe yaramadığı gibi birçok probleme sebep olan, ilişkilere zarar veren, insanların içlerini karartan, anlam dünyasını bozan atıklardır bunlar.

Bu atıklar değerleri tüketiyor, hislere zarar veriyor, gönülleri kırıyor ve zihinleri bulandırıyor.

İnsan ölüp gittiği zaman dünyaya bıraktığı tabiî atıklardan hiç kimse bahsetmez ama psikolojik ve sosyal atıklar kolay kolay unutulmaz. Bu atık türü insanı diğer canlılardan ayırır.

Bir de “atık” deyince, kullanılmış ve çevreye bırakılmış, kirliliğe sebep olan maddeler aklımıza geliyor. Konuyu dağıtmamak için o tarafa girmiyoruz…

***

İnsanın hem kendisiyle ilgili olması, hem de çevresini etkilemesi sebebiyle “psikolojik ve sosyal atıklar” olarak adlandırdığımız kirlilikler içerisinde anlam dünyasını kirleten olumsuz her türlü düşünce, yazı, söz ve davranışları sayabiliriz. Bu kategorideki atıklardan biri de küfürlü konuşmalardır.

Küfürlü lâfızları telâffuz etmenin sebebi, tıpkı tabiî atıklarda olduğu gibi birtakım dışsal uyarıcıların insanın iç dünyasındaki aklî, kalbî ve zihnî süreçler içinde dönüşmesiyle oluşan atıkları dışarıya çıkarmak zorunda kalmamız olabilir.

Aslında bu atığı üreten, kendi iç âlemimizdir. Bunları dışarı atma biçimleri ise kendi bireysel özelliklerimizden ve içinde yaşadığımız toplumun kültüründen beslenerek şekillenir.

Küfretmek, farklı biçimlerde de olsa bütün sosyal gruplarda görülür. Günlük konuşmalarımız içinde de maalesef çok fazla “küfür” sayılabilecek kelimeler geçer.

Bunun bir de dereceleri vardır. Hakaret amaçlı bu sözler bazen kötü sayılabilecek davranışları ya da durumları niteleme şeklinde olur (alçak, hâin, geri zekâlı, hasta, yalancı, üçkâğıtçı gibi), bazen insanı hayvanlaştırma (animalizasyon) ya da hayvan cinslerine benzetme şeklinde olabilir (hayvan, it, köpek, eşek, eşek oğlu eşek gibi), bazen de boşaltım sistemi ve üreme organlarını konu ederek yapılabilir. En kötüsü de bu son kategoridekilerdir. Halk arasında “sin-kaflı küfürler” olarak ifade edilenler bu kategorinin içinde önemli bir yer tutar. Bunlara “galiz küfürler” de diyebiliriz. Bunlar gerçekten etrafı kokutan ağır atıklardır.

Bu küfürlü sözlerin erkeksi dili ve kadınları aşağılama mesajı içermesinden dolayı, hanımların olduğu yerlerde söylenmesi, ağırlığını birkaç kat daha arttırmaktadır.

***

Küfürlü sözler bir tepkinin sonucu ortaya çıkan bir atıktır. Küfürlü atıklar bir insana (insan grubuna) karşı olabileceği gibi bir nesneye, olmayan bir işe, gelen bir habere ya da bir hayvana karşı da olabilir. Genellikle olumsuz durumlarla karşılaşan insanın iç dünyası hızla bu atığı üretir ve bunu dışa atınca kısa süreli bir psikolojik rahatlama olabilir. İlginçtir ki, bazen sevinç hâlinde de küfürlü sözler kullanan insanlar vardır.

İnsanın içinde biriken, genellikle olumsuz durumları dışa atış biçimi ona dair ciddî ipuçları verir. Ağzımızdan çıkan sözler bizi temsil eder. Onlar sayesinde ne olduğumuza dair fikir yürütülür. Bu sayede bir mekanizmanın içyapısı ile alâkalı bilgi edinmiş oluyoruz. Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, sosyal ve psikolojik atıklar ve bu çerçevede küfürlü sözler insan kalitesinin göstergeleridir.

Küfürlü sözler geçici ve aldatıcı bir psikolojik rahatlama sağlasa da insanın itibarını ve imajını ciddî anlamda etkiler.

***

Birkaç gün önce belediye meclis toplantısında bir meclis üyesinin “Kayak nasıldı?” sorusuna belediye başkanının tepkisi herkesi şoke etti. Muhtemelen içinden göstermek istediği tepki, kontrolsüz bir şekilde dışarıya galiz küfür olarak çıktı.

Ne dediğinin afişe olmasıyla birlikte başkanın da ne kadar zor durumda kaldığı, olayın görseli izlendiğinde anlaşılabilecektir.

Sonra özür dileme tartışmaları oldu, özel görüşmesinde küfür ettiği kişiden özür dilediği, ancak “Toplu yerde edilen küfrün tenhada özrü olmaz” diyerek muhatabın bunu kabul etmediği yazıldı. Gerçekten de sokak serserilerinden duyulduğunda bile göze batacak bu küfürlü söz, “16 milyonun belediye başkanı”na hiç yakışmadı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, bu konuda iyi imtihan vermiyor. Konumu itibariyle şu an Türkiye’de önemli aktörlerden biri. Daha önce “Vali basitlik yapmıştır” şekline evirmeye çalıştığı sözü de unutulmadı. O mâkâma gelmiş birisinin böyle küfürler etme lüksü olamaz!

***

Netîce olarak, insanın ürettiği psikolojik ve sosyal atıkları içinden çıkarma biçimleri üzerine kafa yormalıyız. Her insanın bu tür atıklarını kontrol etmesi ve kendini bu konuda yetiştirmesi gerekiyor.

Toplumun önüne çıkanlar, belli mâkâmlara gelenler, yöneticiler, liderler bu konuda daha çok dikkatli olmalı. Aksi hâlde galiz küfürler insanın itibar ve imajını bir anda yerle bir edebilir.

Ağzından hiç galiz küfür duymadığım birinin, olumsuzluklarla karşılaştığında, birçok insanın en berbat küfürlü sözler sarf ettiği durumlardaki tepkisini düşündüm de “Hay Allah”, “Tüh ya!”, “Tövbe estağfirullah”, “Allah ıslah etsin”, “Allah lâyığını versin”, “Ne yapıyorsun be adam!” gibi sözleri aklıma geldi. Keşke biz de bu olgunluğa erişebilsek...