Prag’da bahar

Günümüzde Çekya, Bohemya, Moravya, Slezya gibi bölgelerden oluşmaktadır. Çekya, 79 bin kilometrekaredir, 10,5 milyon nüfuslu parlamenter bir cumhuriyet idaresine sahiptir. Çekya’nın resmî dili Çekçe (Cestina)’dır. Çekçe vurgularıyla daha çok Slav dillerini hatırlatmaktadır. Çekya, AB üyesidir ancak Avro yerine Çek Korunası kullanmaktadır. 1,9 milyon nüfuslu başkent Prag’ın ortasından Vlatava nehri akmaktadır. Çeklerin çoğunluğu önceleri Hıristiyan/ Katolik iken, SSCB döneminin baskıları, eğitim politikaları sonucunda dinî yapı epeyce değişmiş, 2021 yılı verilerine göre, halkın yüzde 10’u Katolik, yüzde 10’u Deist, yüzde 47’si ise dinsizlerden oluşmaktadır.


ÇEKYA’nın tarihte bilinen eski adı, Bohemya’dır. Çekya, bir Orta Avrupa ülkesidir. Tarihte, önce Avusturya Arşidükalığı’na, sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na bağlı kalmıştır. Bohemya’nın tarihte Osmanlı Devleti ile askerî, siyâsî veya diplomatik bir ilişkisi olmamıştır. 1918’de Birinci Dünya Savaşı’ndan Avusturya’nın yenilerek çıkması üzerine, Çekya ve Slovenya birleşerek Çekoslovakya adıyla bağımsız bir ülke olmuşlardır.

Çekoslovakya 1945’te SSCB tarafından işgal edilmiştir. SSCB’nin dağılmasından sonra 1993’te Çekoslovakya, Çekya ve Slovakya adıyla ayrılıp iki farklı devlet olmuştur. Günümüzde Slovenya’nın başkenti Ljubljana, Çekya’nın başkenti ise Prag’dır. Çekoslovakya adıyla birleşmiş iken iki ayrı bölge, iki ayrı toplum olarak yaşamışlar, Çekya ve Slovakya referandum ile ayrılırken hiçbir sorun yaşamamışlardır. Hindistan ile Pakistan ayrılırken yaşanmış olan büyük insanî felaketler, Çekya ve Slovakya’nın ayrılığında yaşanmamıştır.

Prag, Çekoslovakya’nın başkenti iken SSCB’ye karşı direnmiş ve bu direniş “Prag Baharı” diye adlandırılmıştır. Dönemin Çekoslovakya Komünist Partisi lideri Alexander Dubçek (D. 1921 - Ö. 1992), savunduğu “İnsancıl sosyalizm”e bağlı olarak, köylülerin istediklerini ekmesi, televizyon ve gazetelerde tartışmaların serbest bırakılması gibi bir takım idarî reform uygulamalarını Ocak 1968’den itibaren başlatmıştır.

SSCB’nin, bu reform uygulamalarından vazgeçilmesi uyarılarına rağmen Dubçek’in, reformlarına devam etmesi “Prag Baharı” diye adlandırılmıştır. Ancak SSCB tarafından başkent Prag, 20 Ağustos 1968’de işgal edilmiştir. İşgal esnasında çok sayıda insan öldürülmüş, binlerce taraftarı ile birlikte Dubçek tutuklanmıştır. SSCB’nin bu işgaliyle “Prag Baharı” bitmiştir. Çekler ve Slovaklar sosyalizmi bir kere daha yakından ve uygulamalı bir şekilde tanımış olurlar. SSCB’nin yıkılmasından sonra, Çekoslovakya’dan ayrılan Çekya’ya, Prag’a bahar yeniden gelmiştir.

Günümüzde Çekya, Bohemya, Moravya, Slezya gibi bölgelerden oluşmaktadır. Çekya, 79 bin kilometrekaredir, 10,5 milyon nüfuslu parlamenter bir cumhuriyet idaresine sahiptir. Çekya’nın resmî dili Çekçe (Cestina)’dır. Çekçe vurgularıyla daha çok Slav dillerini hatırlatmaktadır. Çekya, AB üyesidir ancak Avro yerine Çek Korunası kullanmaktadır. 1,9 milyon nüfuslu başkent Prag’ın ortasından Vlatava nehri akmaktadır. Çeklerin çoğunluğu önceleri Hıristiyan/ Katolik iken, SSCB döneminin baskıları, eğitim politikaları sonucunda dinî yapı epeyce değişmiş, 2021 yılı verilerine göre, halkın yüzde 10’u Katolik, yüzde 10’u Deist, yüzde 47’si ise dinsizlerden oluşmaktadır. Konu hakkındaki araştırmaya, sorulara cevap vermeyenler yüzde 30 kadardır. Avrupa ülkeleri arasında dinsiz-ateist oranının en yüksek olduğu bir ülkedir. Müslüman nüfus çok azdır. Onlar da mülteci, öğrenci ve elçilik görevlilerinden oluşmaktadır.

Prag daha çok bir üniversite şehri gibidir. 26’sı devlet, 46’sı özel olmak üzere 72 üniversite bulunmaktadır. Öğrencilerin önemli bir kısmı dışarıdan gelmiştir. Kişi başına düşen yıllık ortalama gelir 43 bin dolardır. Avusturya’ya göre fiyatlar daha ucuzdur. Ancak Avusturya kadar temiz değildir. Özellikle Prag, gotik tarzı kilise mimarisi, müze, belediye ve sivil mimari eserleriyle göz kamaştıracak bir durumdadır. Türkiye’de çok bilinen kayın, kavak, kestane, çınar ve leylak gibi bitkiler, çok yaygındır.

16 Nisan 2025 Çarşamba akşama doğru dört saatti aşan uzun bir tren yolculuğundan sonra güneş henüz batmamışken Prag’a ulaştık. Yol boyunca hiçbir aramadan, denetimden geçirilmedik. Bir ülkeden (Avusturya’dan) bir ülkeye (Çekya’ya) değil de bir şehirden başka bir şehre gitmiş gibi olduk.



17 Nisan 2025 Perşembe günü öğlen vaktinde, kaldığımız evden yürüyerek Müze binasına ulaştık. Müze, Prag Ulusal Müzesi adını taşımaktadır. 11 Mart-22 Haziran tarihleri arasında Prag Müzesi’nde, Moğolistan’daki Cengiz Han Ulusal Müzesi ile Prag Ulusal Müzesi arasında yapılan iş birliği sonunda, “Chingiss Khan and His World” (Cengiz Han ve Onun Dünyası) başlığı ile bir sergi açılmıştı. Müzeye gittiğimiz gün bu sergi zamanına denk gelmiştik. Bu yüzden müze binasının önüne, neredeyse bütün bina cephesini kapatacak şekilde bir Cengiz Han Posteri asılmıştı. Cengiz Han sergisini bilmediğimiz için, Cengiz Han posterini görünce epeyce şaşırmıştık. Çekler ile Moğollar arasında nasıl bir münasebet var diye düşünürken, sonra posterin sergi münasebetiyle ve geçici olarak asıldığını öğrendik. Müzede Çekya’nın tarih öncesi ve tarih sonrasına ait çeşitli nesneler sergilenmekteydi.



Müze’den başlayarak 80 metre yüksekliğinde iki kuleye sahip olan Tyn Kilisesi’ne kadar uzanan Celetna Caddesi’ni yürüyerek geçtik. Kilisenin etrafından pek çok tarihî binanın sıralandığı alan, “Eski Şehir Meydanı” diye anılmaktadır. Meydanın ortasında Protestan Reformu’nun öncülerinden sayılan Jan Hus (D.  1372- Ö. 1415) ve yardımcılarının devâsa heykeli bulunmaktadır. Reform ya da Protestanlık hareketini 16. yüzyılın işi bilirken, Jun Hus ile ortalama yüzyıl geriye gitmesine şaşırdık. Gerçekten öyle midir, Çeklerin Jan Hus’u abartması mıdır? Meraka değer bir sorudur… 

Dünyanın her tarafı insanın egemenliğinde olduğu gibi, kuleler, kale duvarları, pencereleri ve heykeller de kuşların egemenlik alanıdır. Hiçbir insanın gücü, şanı, şöhreti bu kuşların egemenliğine kısıtlama getirememiştir. Nitekim Çek kimliğinin inşâ edicisi sayılan Rahip Jan Hus’un ölümünün 500. yılında 1915’te yapılan heykelin kafası da kuşların hâkimiyetinin eseri olarak bıraktıkları dışkıları ile değişik renklere boyanmıştır. Tyn Kilisesi’nin tam karşısı sayılacak köşede, eski Belediye Sarayı’nın duvarında Prag Astronomik Saat Kulesi bulunmaktadır. Saat, 1410 yılında yapılmış dünyanın en eski üçüncü saati sayılmaktadır. 

Prag, Vltava nehri ve yeşil alanlarının çokluğu, gotik tarzı tarihî eserleri ile oldukça güzel bir şehirdir. Nehir Prag’ı, kuzey, güney diye ikiye bölmüştür. Vlatava nehri üzerinde 3 adet yaya, 4 adet demiryolu ve 11 adet araç köprüsü bulunmaktadır. Yaya köprülerinin en tanınmış olanı, Orta Çağ’dan kalmış olan ikonik tarihî Charles Köprüsü’dür.  1357-1402 yılları arasında taştan yapılmıştır. Kral Charles tarafından yaptırıldığı için onun adını taşımaktadır. Boyu 516, eni 9,5 metredir. Charles Köprüsü ile şehrin eski semtinden Prag Kalesi’nin olduğu semtine geçilmektedir.

Vlatava nehri temiz görünümlüdür. Bu temizliğini muhtemelen çevresinde sanayi kuruluşlarının olmayışına borçludur. Çevresinde büfe, eğlence mekânları gibi küçük işyerleri de yoktur. Yaya köprülerinden geçerek nehri seyretmenin yanı sıra ücret karşılığında küçük sandallar ile nehir turu atarak nehir çevresini yakından görmek mümkündür.



Charles, taş köprü üzerinde 30 kadar (17. ve 18. yüzyıldan kalma) barok heykeli ve heykel grupları bulunmaktadır. Heykellerin en ünlüsü ise Aziz John of Nepomuk (D. 1345 – Ö. 1393) heykelidir. Nehre atılarak öldürülen bu azizin heykeline dokunmanın uğur getirdiğine inanılmaktadır. Aziz John belli ki öldükten sonra, Praglıların gözünde değerini hem artırmış, hem de bugüne kadar korumuştur. Şimdi köprüden gelene geçene cömertçe uğur dağıtmaktadır! Köprüde çok sayıda sokak müzisyenleri ve ressamları bulunmaktadır. Meraklı turistler için müzik çalıp, resim yapmaktadırlar. Müzik çalınması için bir tarife yoktur ancak resim yapmak için yazılı tarifeyi ödeyenin resmi çizilmektedir. Köprünün iki girişinde Old Town Köprü Kulesi ve Lesser Town Köprü Kulesi bulunmaktadır. Bu kuleler, köprünün güzelliğini arttırmıştır. Charles Köprüsü’nün oldukça kalabalık bir ziyaretçisi vardı. 17 Nisan 2025 Perşembe günü bulutlu serin bir havada öğleden sonra Charles Köprüsü’nü geçerek, eski şehir meydanından Prag Kalesi’nin olduğu alana gittik.

Parg Kalesi meydanında Aziz Vatus (D. 290 - Ö. 303) Katedrali bulunmaktadır. Prag’ın en görkemli yapısı muhtemelen burasıdır. Bir mimarlık şaheseridir. Viyana’daki Stephan Katedrali’nden belki daha görkemlidir. Rüzgârlı, serin bir akşam vaktinde oraya ulaştığımız için, katedralin içini görme imkânımız olmadı. Aziz Vatus Katedrali gibi yapıları görüldüğünde, Türkiye’deki Selatin Camilerinin son derece sönük, sıradan yapılar olduğu görüşü ortaya çıkmaktadır. Doğruysa Vatus Katedrali 1344-1929 arasında ancak 600 yılda tamamlanmıştır. Osmanlı padişahlarının Eyüp Sultan Camii’nde kılıç kuşanma törenleri gibi, Çek krallarının taç giyme törenleri de bu katedralde yapılırmış. Prag Kalesi bulunduğu yer itibarı ile eski şehir semtine ve Vlatova nehrine hâkim bir tepededir. Aziz Vatus Katedrali’nin çevresine çok sayıda farlı binaların yapılmasıyla ortada kalması bir talihsizlik olmuştur.

Kaleden inerken merdiven aralığında gitar çalan Ukraynalı ihtiyar bir delikanlıya rastladık. Karşılıklı nereli olduğumuzu sorduk. Türk olduğumu söyleyince yüzünü tebessüm kapladı, Türkiye’yi, Türkleri sevdiğini söyledi. Bize de “Ukrayna’yı ve Ukraynalıları biz de severiz” demek düştü.



Prag denilince akla gelen ünlülerden birisi de Kafka (D. 1883 - Ö. 1924)’dır. Charles Köprüsü’ne giderken tesadüfen Kafka Müzesi’ne rastladık. Müzede, Kafka’nın kullandığı bazı eşyalar, kitaplarının kapak fotoğrafları ve kendi fotoğrafları sergilenmektedir. Kafka, Prag’da doğmuş, sigorta memurluğu yapmış birisidir. Kitaplarını Almanca yazmış, varoluşçuluk, gerçek üstücülük anlayışını benimsemiştir. Belli başlı kitapları Dava, Dönüşüm, Şato, Amerika, Ceza Sömürgesi adıyla Türkçeye çevrilmiştir. Türkiye’de edebiyat çevrelerinde tanınmış bir isimdir.

Türkiye’de bazı yazarlar adına düzenlenmiş evler, müzeler bulunmaktadır. Ancak bu yetersizdir. İdeolojik ayırım yapmadan yazarların, doğdukları, yaşadıkları şehirlerde adlarına müzelerin düzenlenmesi bir vefa borcudur. Aynı zamanda kadir kıymet bilmenin de önemli bir işaretidir. Genç kuşaklara hemen her alanda örnek gösterilecek insanlar ancak böyle tanıtılır.

--------------------------

Çekya Hakkında Kitaplar

Hedı Margolıus Kovaly, Under A Cruel Star (A Life İn Prague 1941-1968), 1997.

Mustafa Kadir Atasoy, Kiril’den Kadife Devrime Bohemya, Çekoslovakya, Çekya, İstanbul 2023, Biyografi.Net.

Orhan Kural, Gezi Kitabı, İstanbul 2008, Carpe Diem Kitap.

Peter Demetz, Prague İn Black And Gold (The History of A City), 1998. 

Veli Özçelik, Bıyıklı Türkler Çekya, İstanbul 2024, Kalan Yayınları.