Post-pandemi

Bazı çevreler/derin sağlıkçılar bu yaz mevsimini “turizm için riske girilen ara dönem” diye etiketleyip, Eylül ayı ile beraber yeni yasakların başlayacağını ve hatta başlamasını gerektiğini şimdiden savunmaktalar. Bizce bunu iki nedeni var: Bu süreçten iktidarın sürekli hasar alması gerektiğini savunan ve organize eden sağlıkçılar mevcut. Ve ikincisi, bu iki yıl, birçok bilim adamını geliştirmemiştir…

POST, “sonra”ya içkin… Bunu üç şekilde/şivede okuyabilirsiniz: Öncekinin postuna oturmak, öncekine posta koymak ve post kavgası...

Bir ara “post-modernite”yi böyle tanımlamıştım…

Şimdi de “post-pandemi” söylemi…

Türkiye’de özellikle Kovid-19 Salgını’nı atlatmış ve aşı olmuş herkes pandemi döneminin kapandığı psikolojisinde. Yani hayat her şeyi ile normal. Maskeler de “Biraz nostalji olsun” düşüncesiyle yüzlerde...

Bilim adamları (bazıları belli ki film adamı) ve Bilim Kurulu “tehlike sireni” butonuna basmakta ısrarlı; başından beri “dalga geçmek” tadında, birinciden başlayan ve beşlere varan dalga sirenlerini çalıyorlar.

Bilim adamlarının ilk gün kullandıkları dil ve strateji her şeyi ile aynı; sanki ilk ay canlı yayındı ve o gündür bugündür bu canlı yayın banttan dönüp duruyor!

Bilim Kurulu’nun açıklama ve analizlerinde aldığı bir mesafeyi ise hiç görmedik. Neden? Çünkü Bilim Kurulu üzerinden tıp dünyası politize olmaktan hoşlandı. Yani sağlığa bilimsel değil, politik yorum katarak “farklı açılardan okunabilir” olma özelliği olan özellikle tıp bilimini kişiselleştirmekten özel bir keyif aldı. İlk defa toplum sağlıkçılara “kamu bürokratı” muamelesi yaptı ve bilim adamları da kendilerini bürokrat vehmetmek gibi bir tuzağa düştüler.

Bilim adamlarının unuttukları bir şey vardı: Can derdi ile mal derdi arasında süre kısadır bu toplumda! Toplum, bu süreyi uzatan her şeyden şikâyet eder ve -kaba tabirle- bir müddet sonra “takmaz” moduna geçer.

Olan da budur!

Ben başından beri bir şeyin altını çizerim: Pandemi bilim ile başlar, ticaret ile kontrol altına alınır ve siyasetle sonlandırılır.

Bu sıralama bizde tersten işletilmek istendi. Bir kafa ve uygulama karışıklığı yaşandı.

Şimdi Eylül ayında, “kontrollü ikinci pandemi” dönemi hazırlığı yapan veya buna uygun ortam sağlama gayretinde olan süreçleri gözlemliyoruz.

Bunun anlamı şudur: Post-pandemi, politik bir süreçtir.

Daha ileri bir cümle kuralım: Post-pandemi, bir operasyon sürecidir. Artık bunu bilimsellik veya sağlık asayişiyle maskelemek mümkün değildir. Çünkü iki yılı aşan bir süreç, tabiatı gereği artık her şeyi ile politiktir.

Tedbirler, sosyal mesafe ve hijyen, “trafik işaretleri” gibi rutin ve kültürü olan bir olgu olmadı, asla olmayacak. Çünkü insan, makine değil!

Bazı çevreler/derin sağlıkçılar bu yaz mevsimini “turizm için riske girilen ara dönem” diye etiketleyip, Eylül ayı ile beraber yeni yasakların başlayacağını ve hatta başlamasını gerektiğini şimdiden savunmaktalar. Bizce bunu iki nedeni var: Bu süreçten iktidarın sürekli hasar alması gerektiğini savunan ve organize eden sağlıkçılar mevcut. Ve ikincisi, bu iki yıl, birçok bilim adamını geliştirmemiştir. Hatta -iddia ediyorum- bu bilim adamlarımızın çoğu bu süreçte psikoloji, sosyoloji, devlet, istihbarat ve kitle hareketleri üzerine tek bir makale bile okumamıştır.

Öyleyse “post-pandemi”den yine herkes üç şey anlayacak: Posta koymak, postuna oturmak ve post kavgası… Buna da “bilim” denilecek!