BENJAMİN’in sağı solu
belli olmuyor. Bizim paramızdaki Atatürk gibi değil. Her bir organı ayrı
oynuyor. Öksürükten nem kapıyor.
“Doları
nem, sarı benizliyi gam yıkar” diye boşa dememiş Kızılderili bilgeler.
Hakikaten de öyle. Kanal İstanbul da yapılınca paranın yenmeyeceğini anlayacak
Sam Amca.
Özellikle
bizim memlekette yaşanan gelişmelerle yakından alâkadar oluyor Benjamin.
“Finans çevreleri”nin yalancısıyım. Bayrampaşa, Pangaltı ve Fikirtepe çevreleri
bu konu hakkında ne düşünüyor bilmiyorum lâkin. Cahilliğime veriniz…
Finans
çevreleri, “Öyle kafamıza göre kapatma dâvâsı açarsak, İstanbul
Sözleşmesi’ni iptal edersek, Merkez Bankası başkanını görevden alırsak işte
böyle olur” diyor.
Öyle
ya, böyle hareketler çekmeden önce Benjamin’e bir danışmak lâzımdır.
Misâl,
18 Mart’ta HDP’ye kapatma dâvâsı açıldı. Önceki gün 7,50 TL civarında olan
dolar, dâvâ haberinin ertesinde 7,22 TL’ye kadar geriledi. Keyfi yerindeydi muhtemelen
Benjamin’in.
Ya
da ne bileyim, 6 milyon seçmen birden dolardan çıkmış da olabilirler. Sonuçta
ABD HDP’yi satarsa, onlar da dolarlarını satarlar.
20
Mart’ta ise iki kritik gelişme yaşandı.
Önce
İstanbul Sözleşmesi’nden çıktığımızın haberini aldık, ardından da Merkez
Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alındığı bilgisini.
Aynı
haberleri Benjamin de almış olmalı ki keyfi birden kaçtı elemanın. Dolar 7,22
TL’den 7,80 TL’lere kadar çıkıverdi.
“İstanbul
Sözleşmesi iptal edildiği için savunmasız kalan 42 milyon kadın döviz
bürolarına üşüştü” diyeceğim ama hafta sonu dolar alacak büfe de bulamazsınız
kolay kolay.
Belki
de Naci Ağbal, “Beni yakanı da ben yakarım” diye düşünüp varını yoğunu
dolara yatırmıştır, neden olmasın?
Zaten
İsveç merkezli uluslararası yatırım bankası Nordea’nın küresel strateji şefi
Andreas Steno Larsen de Erdoğan Merkez Bankası’nı yönettiği sürece TL’ye
yatırım yapmayacağını söylemedi mi?
Oysa
Larsen yakın çevresi tarafından Türk dostu olarak tanınırdı; hanımının
altınlarını, bileziklerini bozdurup, hatta böbreğini satıp Türk lirasına
yatırım yapmıştı. Böyle bir dostu kaybetmek üzüntü verici doğrusu.
Cebinde
F serisi bir dolarla dolaşan (lâfı bükmeden söylemek gerekirse ülkesini bir
dolara satan) alçaklar da pek keyifliler bu durumdan. Neticede değerleri 7,20
TL’den 8 TL’ye yükseldi. Ama unuttukları bir şey var; hâlâ bir dolarlık adamlar
onlar!
Dolar
8,50 TL’lerden 7 TL seviyesinin altına kadar inerken gıkları çıkmayan, belki de
içten içe hayıflananların da keyfi gıcır bu aralar. Gün aşırı “#dolar” etiketi
ile mesajlar üfürüyorlar. Bozmayalım keyiflerini.
Dolar
böyle yükselince Erdoğan hakkında çemkirenlerin dolar bir liraya düşecek olsa
bu sefer de “TL’yi aşırı yükselttiler, ihracatçılar mahvoldu” diye
ünleyeceklerini hepimiz biliyoruz sanırım.
Millî
Takımımız Avrupa’nın iki takımını, Hollanda ve Norveç’i iki maçta toplam yedi
gol atarak peş peşe çimlere gömdü. Pazartesi günü TL’nin avro karşısında ciddi
prim yapmasını bekliyorum. Lâkin avro üzerinde insan resmi olmadığı için pek de
emin olamıyorum.
Bakalım
Pazartesi günü piyasalar yeniden açılınca paranın seyri ne gösterecek? Haydi
hayırlısı…
Kalınız sağlıcakla efendim…