Parti bitmiş!

“Parti bitti” diyen beylerin işaret ettiği gibi, daha sıkıntılı günler için hazırlanan bir zemin var. Boşuna değil yeni muhaliflerin harekete geçmeleri için yapılan baskının artması da… Dün olduğu kadar bugün de, yarın daha da çok dikkatli olmak ve bir olmak zorundayız. Bizi biz ve bir yapan, bütünleştiren değerlerimizi başka her türlü değerin ve kazanımın üstünde tutmak zorundayız.

ABD senatörlerinden Jim Risch, “Parti bitti ve artık yolun sonuna gelindi” demiş. 

Biten partide neler olduğunu sormak lâzım o zaman…

Sözde müttefik olduğu hâlde yıllardır incelikle sürdürülen hukuk mücadelesinde sürekli karşımızda duranlarla bir partide olduğumuzu hissettirecek hoşluklar ne zaman yaşanmıştı, ne olmuştu acaba?

Biz hayli şeyi kaçırmış olmalıyız.

İşin kötüsü, hissetmediğimiz partinin de sonuna gelmişiz, ne acı!

Bir ülkenin bağımsızlık savunmasında bırakın desteği, bizzat mücadele ettiği teröristleri destekleyerek zora düşmesi için elinden geleni yapan ABD, parası ödenmiş uçakları dahi vermiyor ve uluslararası hukuk kılıflarına uydurmaya çalışarak eylemin gerekçesini “ABD ulusal güvenliği, DEAŞ’ın büyümesinin önlenmesi ve Orta Doğu’da silahlanmanın kontrol altına alınması” olarak ifade ediyor.

Acilen son üç yılda bölgeye satış yahut hibe yoluyla gönderdiği silah envanterini açıklaması gereken ABD, konu Türkiye olunca ikinci adımı atmakta gecikmiyor ve nükleer silahsızlanma konusunda yapılması gereken anlaşmaları hatırlatıyor.

Türkiye’yi aylardır tehdit ettikleri yaptırım uygulamalarına ilişkin Kongre tasarısı ise şu anki gündem…

Sözde DEAŞ adına verilen mücadele için Suriye’de olan ABD, DEAŞ’e karşı yapılan tek gerçek mücadele ve müdahaleyi yapan Türkiye’yi bir kez daha sıkıştırmaya çalışıyor.

Bugüne kadar içte ve dışta Türkiye aleyhine kim, hangi kurum varsa destekleyen ve sözde bizim müttefikimiz, strateji ortakları olarak adı geçen ülkeler, ülkemin demokratik geleneklerinin sağlamlaşması yahut insan hakları ile değil, plânlarında yapmak zorunda kaldıkları değişikliklere göre hareket ediyor.

Daima provoke edecek, bize güç kaybettirecek şekilde…

Söz konusu ülkelere bunca sorunlu ve kritik dönemin ardından dahi diplomatik inceliklerden vazgeçilmeden yanıt veriliyor.

İkili ilişkiler ve dış siyasette hassas dengeleri korumaya çalışırken bunca adımı atabilmek, hakikaten başarıdır!

Ekonomik olarak çok zorlandığımız, özellikle orta ve alt gelir grubunda olanların yaşadığı zorlukların arttığı bir dönemde hem içte, hem dışta sürdürülmeye çalışılan iletişimi önemsiyor ve takdir ediyorum.

Yakın markajdayız; hep olduğu gibi…

Ama “Parti bitti” diyen beylerin işaret ettiği gibi, daha sıkıntılı günler için hazırlanan bir zemin var.

Boşuna değil yeni muhaliflerin harekete geçmeleri için yapılan baskının artması da…

Dün olduğu kadar bugün de, yarın daha da çok dikkatli olmak ve bir olmak zorundayız.

Bizi biz ve bir yapan, bütünleştiren değerlerimizi başka her türlü değerin ve kazanımın üstünde tutmak zorundayız.

Özgürlüğünüz yoksa kazandığınız hiçbir şey sizin değildir!