İLK insandan başlayıp kıyamete kadar devam edecek olan
imtihanın cevap anahtarı…
İnsanın kendisini tanıması, anlaması ve kişiliğini
şekillendirebilmesi gibi birçok konu başlığının temeli…
Nedir irade?
Sözlük anlamı şöyle: “Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü, istenç.”*
Bitip tükenmek bilmeyen isteklerimizin bir ölçüsü
olmalı. Bir değeri olmalı. İsteklerimizi gerçekleştirince doyuma ulaşma hissi
olmalı. Peki, istediğimiz şeyin gerçekleşebilmesi için istemek yeterli olabilir
mi?
Filozofların vardığı nihâî sonuçta irade; eylemi
düşünceye uygun olarak gerçekleştirebilme yetisidir.
İrade varsa “zorunluluk” olmamalıdır. İrade,
zorunluluğun karşıtı olarak değerlendirilmiştir.
“Aklına gelen isteği özgür irade ile zorunluluk olmadan yapmaya veya
yapmamaya karar verebilme, tercih edebilme durumu” olarak yuvarlama bir anlam çıkarabiliriz.
Vereceğimiz kararlar zorunluluk bakımından
kısıtlanmamış olabilir mi? İsteklerimiz “Ol” deyince oluvermediğine göre, bir
şeylere bağımlıyız bu noktada.
Parmağımızı kıpırdatmak istediğimizde herhangi bir
zorunluluk görünmüyor. İrademizle, istediğimiz zaman bunu yapabiliyoruz.
Aslında böyle mi bakmalı?
Parmağımızın kıpırdayabilmesi bir dizi kas hareketine
bağlı. Kasları harekete geçirecek yeterli miktarda enerji olmalı. Ayrıca bu
hareketi yön ve zaman olarak irademize uygun tarif edecek haberleşme sistemi
olmalı.
Beynimizde bulunan 100 milyarın üzerindeki nöron (sinir
hücresi) sayesinde irademizin isteğini elektriksel sinyal olarak parmağımıza
iletmemiz gerekiyor. Saniyede 100 metre hızla iletilebilen sinyalleri doğru
yere iletebilmemiz gerekiyor.
Basitçe anlatmaya çalıştığımız üzere, bu önkoşul
sistemler, hiçbir aksaklık olmaması hâlinde, eğer irademizin isteğini yerine getirirlerse,
o anda parmağımızdaki hareket mümkün hâle gelebiliyor.
Her görev için beynimizden farklı sinyaller göndererek
irademizin isteğini gerçekleştiren kasların harekete geçmesi bizim elimizde mi,
ona bakalım.
Bir kasın kasılması için gerekli haberleşme sisteminin
küçük bir örneğini anlatmamızın asıl nedeni, “Zihinsel işlevlerin irade kaynağı
nedir, neresidir?” sorusuna cevap arama çabasıdır. Zihinsel işlevlerin iradesi…
Bir gün içerisinde beynimize hücum eden sayısız fikri
düşünelim… Belirli uyaranlar sayesinde, çağrışım yoluyla veya hormonal dengenin
ihtiyaç sinyalleriyle aklımızda aydınlanan fikirler bir yana dursun, hiçbir
uyaranın olmadığı, çağrışıma bağlı olmayan, hormonal dengenin etkisinde
bulunmayan, bir anda parlayan sinyallerden bahsediyorum…
Bir musluktan hiç durmadan akan bu fikirler, çok zaman
kendimizi dahi şaşırtacak keşifler içerebiliyor. Ve sınırsız sayıda akmaya
devam eden fikirler içerisinden hızla seçim yaparak bazılarını erteliyor,
bazılarını depoluyor, bazılarını uyguluyor ve bazılarını fark edemiyor
beynimiz. İşte bu musluğu sorgulamaktayım!
Kendi kendine akmaya devam eden musluğun nereye bağlı
olduğunu merak içerisindeyim…
Her insana ayrı akan bu musluk, fikirlerin kaynağı,
farkında olmadan gerçekleşen zihinsel işlevler ve tercih etme süreci… Yapıp
yapmamaya karar verme ya da isteğimizi ifade ederek gerçekleşmesini bekleme
süreci…
Sonuç olarak, “özgür irade”nin ne kadar “özgür”
olabileceğini anlamaya çalışıyorum. Mümkün mü? Kısmen evet… Tek yapabildiğimiz
şey istemek değil mi? Öyleyse neler oluyor? Bir şeye “Ol” dediğinde başka bir
şarta bağlı olmaksızın, o anda gerçekleşmesini sağlayabilecek bir irade
gerekiyor. Her işi, sadece dilemesiyle olduran İrade…
Her işin, oluşun O’na bağlı olduğunu anladığımızdan itibaren, isteklerimizin gerçekleşmesini dilediğimiz Yüce İrade… Küllî İrade...
----------------
*TDK Sözlüğü